Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5898 E. 2024/5696 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki tam kusuru, davacı kadının düzenli bir işinin olmaması ve boşanma ile yoksulluğa düşecek olması, davacı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi ve davalı erkeğin şiddet eylemleri gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/206 E., 2023/405 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/414 E., 2020/668 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sürekli evlilik birliği içerisinde kavga çıkardığını ve müvekkiline şiddet uyguladığını, davalının ev içerisinde hiçbir masrafa karışmadığını, davalının pek kötü muamele ve onur kırıcı davranışları, zina etmesi ve tamamen ağır kusurlu olması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereğince zina ve 162 nci maddesi gereğince pek kötü ve onur kırıcı davranış ile 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, her bir çocuk aylık 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, müvekkiline aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası hükmedilmesine boşanmadan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl % 20 oranında artış yapılmasına, müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminat hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalının muhtelif kereler davacıya şiddet uyguladığı davacının yüzünde ve vücudunda morlukların meydana geldiği, 6-7 yıldır fiilen ayrı yaşadıkları bu süre zarfında maddî ve manevî olarak davacıya destek olmadığı, evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediği, davalının tam kusurlu olduğu 4721 sayılı Kanun’un166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocukları 10.03.2005 doğumlu Ehline ile 31.10.2006 doğumlu Yiğit'in velâyetinin davalı babaya verilmesine, velâyeti babaya verilen ortak çocuk ile anne arasında; kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ayrılık süresinin uzunluğu, davacının yaşı ve çalışma kabiliyetinin olması nazara alınarak davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davacının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının maddî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki gerekçesine yer verilmeksizin davacının maddî tazminat talebinin reddine karar verildiğini, davalının şiddet eylemleri nedeniyle evini terk etmek zorunda kalan davacının kendi ailesinin evine sığınmak zorunda kaldığını, hükmedilen manevî tazminatın düşük olduğunu, yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiğini belirterek kararı; kusur tespiti, davacının tedbir, yoksulluk nafakası talebi ile maddî tazminat talebinin reddi, davacı lehine hükmedilen manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının davacıyı kasti olarak darp etmediğini, aralarında çıkan tartışmaların sonucunda karşılıklı birbirlerine vurmaları sonucu olduğunu, bunun sonucunda davalının kasten yaralamadan hüküm giymediğini, davalının darp ettiği konusunda tanık beyanlarının dışında bir delil bulunmadığını belirterek kararı; kusur tespiti, tedbir nafakası ile davacı lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince zina sebebine, 162 nci maddesi gereğince pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma ve fer'îlerine ilişkin olduğu, tarafların boşanma, velâyet, kişisel ilişki kararları bakımından istinaf yoluna başvurmadığından karar bu yönleri ile kesinleştiği,her ne kadar davacının zina ve pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma talebi hakkında karar verilmemiş ise de tarafların bu konuda istinaf talebi bulunmadığından bu husustaki yanılgıya değinilmekle yetinildiği,yine davalı süresinde cevap dilekçesi sunmadığı halde davalı tanıklarının beyanlarının alınması hatalı ise esasa etkili olmadığından hataya değinilmekle yetinildiği, İlk Derece Mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespitinin doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, davacı kadının düzenli çalışması bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile tedbir ve yoksulluk nafakasının kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili hükümlerin kaldırılmasına, davacı lehine hükmedilen 600,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devamına, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan yıllık ÜFE oranında arttırılmasına karar vermek gerektiği, davacı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi karşısında maddî tazminat talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin yanlış olduğu, kadın lehine hükmedilen manevî tazminatın az olduğu, bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili hükümlerin kaldırılmasına, davacı lehine 10.000,00 TL maddî tazminata, davacı lehine 25.000,00 TL manevî tazminata, davacının diğer istinaf taleplerinin, davalının tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; davalının davacıyı kasti olarak darp etmediğini, aralarında çıkan tartışmaların sonucunda karşılıklı birbirlerine vurmaları sonucu olduğunu, davalının darp ettiği konusunda tanık beyanlarının dışında bir delil bulunmadığını, nafakanın haksız olduğunu, kaldırılması gerektiğini, tazminatların hatalı ve fahiş olduğunu belirterek kararı; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen maddî-manevî tazminat ve nafakalar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.