"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/408 E., 2023/1026 K.
DAVA TARİHİ : 03.10.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/671 E., 2022/534 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, kadının karşı boşanma ve ziynet alacağı davalarının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadının boşanma davasının kabulüne ve kadın lehine tedbir nafakasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların görücü usulü olarak 2019 yılı mart ayında evlendiklerini, davalı tarafın Adana' da müvekkilinin Çorum Uğurludağ İlçesinde yaşadığını, tarafların evlendikten sonra Uğurludağ' da yaşamaya başladıklarını, müvekkilinin evlenirken, hem Uğurludağ' da hem de Adana' da düğün yaptığını, düğünlerin tüm masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, davalı tarafın müvekkilini aldattığını, müvekkiline karşı hakaretlerde bulunduğunu, davalı tarafın müvekkiline ait hattan tanımadığı insanlarla konuştuğunu, sonrasında konuştuğu kişinin Niğde' de patates tüccarlığı yapan Seçkin isminde bir şahıs olduğunu, müvekkilinin kişi ile görüştüğünde, ben Fehmiye isminde birisiyle konuşuyorum, kendisine bekar olduğunu boşanmak üzere olduğunu söylediğini, sonrasında yine Niğde ilinde oturan İhsan isminde birisiyle de konuştuğunu tespit ettiğini, davalı tarafın Niğde' ye gitmek istediğini, izin vermek istemeyince kendisine hakaretlerde bulunduğunu, sonrasında davalının babasını aradığını, babasının söylemesi ile Adana' ya gittiğini, davalı tarafların evli kaldıkları süre içerisinde davalı tarafın müvekkilinin ailesine de çok kötü davrandığını, ortak evle ilgilenmediğini, müvekkiline yemek ve kahvaltı dahi hazırlamadığını, tarafların ortak bir evde yaşamasının taraflar için çekilmez bir hale geldiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı erkek vekili karşı davaya verdiği cevap dilekçesinde; kadının ksuurlu olduğunu, iddiaların asılsız olduğunu, kadının sadakatsizliğini çok sonra öğrendiğini, her ne kadar kendi ailesi tarafından düğünde takılan tüm takılar müvekkilin ailesi tarafından takıldığını, davalının ailesi tarafından bir adet dahi takı veya para takılmadığını, bırakın takıyı davalının ailesi veya yakınları tarafından davalıya veya müvekkile para dahi takılmadığını, bu durumun düğün CD sinin incelenmesinden de görüleceğini, kaldı ki davalının ailesi takı takmadığı gibi, davalı müvekkilin ailesinin taktığı takıları da evden giderken yanında götürdüğünü, müvekkilimzde hiçbir altın kalmadığını ileri sürerek kadının davalarının reddini talep etti.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, erkeğin müvekkiline karşı kusurlu davrandığını, erkek ve ailesi tarafından fiziksel şiddete, psikolojik şiddete ve ekonomik şiddete maruz kaldığını, eve kapatıldığını, baskı altında olduğunu, müvekkiline karşı uygulamış olduğu fiziksel şiddet nedeniyle Adana'ya ailesinin yanına döndüğünü, fiilen ayrı yaşamaya başladığını, erkeğin ve babasının kadına fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin ziynet eşyalarının da alınarak müvekkilinin Adana' ya üç kez gönderildiğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, aylık 1.010,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının ailesi tarafından takılan 4 adet 30' ar gramlık bilezik, 10 adet çeyrek altın, 8.000,00 TL değerinde gerdanlık, 3 adet toplam 4.500,00 TL değerinde yüzükler, 1 adet 1.500,00 TL değerindeki küpenin müvekkiline iadesini, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının evliliği sırasında sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıp başka bir erkekle arkadaşlık ettiği ve kendisini bu kişiye evli değilim diyerek tanıttığı, ev hanımı olarak birliğin üzerine yüklediği görev olarak evine karşı ilgisizlik göstererek birliğin sorumluluğunu da ihmal edici davranışları olduğu, evliliği sırasında eşinin ailesine karşı saygı içermeyen sözlerde bulunduğu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığına dair ise tanık Saadet beyanının kızından duyuma dayandığı, doğrudan görgüsü olmadığı, diğer tanık Yasemin beyanında geçen şiddet olayının ise geçmişe dair olup olaydan sonra ise evliliğin kadın tarafından devam ettirilmiş olması karşısında bu durumun kadın tarafından af edilmiş, en azından hoşgörü ile karşılanmış kabul edilmesi gerekiği, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu, bunun dışında kadının bu olay dışında sürekli şiddet gördüğüne ve şiddetin devamlılık içerdiğine dair ispatı olmadığı anlaşılmış olmakla bu çerçevede erkeğin ispat edilmiş bir kusuru dosya kapsamında görülemediği, kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, kadının boşanma davasının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek lehine 5.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine, daha önce kadın için takdir edilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının ziynet talebi yönünden ise; kadının ziynetlerin kendisinde olmadığını ispat yükü altında bulunup bunu ispat etmesi gerektiği, erkeğin ziynetlerin kadında olduğunu savunduğu, buna göre toplanan soyut ve çelişkili taraf tanıklarının beyanları dışında bu konuda altınların akıbetine dair yeterli kanaate varılamadığından kadın ziynetlerin kendisinde olmadığını veya daha önce elden çıkarılmış olduğunu her tür şüpheden uzak biçimde ispat edemediği gerekçesiyle ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kusurlu olduğunu, tanıklarının beyanlarına itibar edilmediğini, tanıklarının ziynet eşyasının kadından olmadığını ve karşı tarafın sattığını beyan etmiş olsa da işbu beyanların göz ardı edildiğini ve ziynet yönünden davanın ispatlanamadığından bahisle reddolunduğunu, oysa ki tanık beyanları ve delillere bakıldığında ziynet eşyalarının müvekkilde bulunmadığının sabit olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen davası ve fer'î talepleri, erkek lehine hükmedilen tazminat ve reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur yüklenmemiş ise de dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre erkeğin tartışmalar sonrası kadını birkaç kez baba evine gönderdiği anlaşılmakla bu kusurlu davranışın erkeğe yüklenmesi gerektiği bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu, hükmün kusura ilişkin gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadının davasının reddi ve tedbir nafakası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının ağır ve tam kusurlu bulunmasına rağmen evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusursuz olan müvekkilin, hafif kusurlu kabul edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ve tedbir nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen fer'î talepleri, erkek lehine hükmedilen tazminat ve reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve tazminatlar ile kadının reddedilen ziynet alacağı davası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 220 nci, 222 nci, 226 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kadına yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.