"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/162 E., 2023/771 K.
DAVA TARİHİ : 08.02.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Anamur 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/63 E., 2022/465 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının 22.12.2021 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin davalının kendisini aldattığını daha sonra öğrendiğini, buna ilişkin tanıklarının olduğunu, telefon görüşme ve mesaj kayıtlarının da kadının müvekkilini aldattığını gösterdiğini iddia ederek yargılamanın iadesine, erkek tarafından ödenen tazminatın ödenmesine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 161 incı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkek yararına, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yargılamanın iadesi koşulları oluşmadığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının tek amacının müvekkilinin tazminatını almasına engel olmak olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının zina sebebine dayalı boşanma ve feri niteliğindeki maddî ve manevî tazminata yönelik talebinin iş bu davadan tefrik edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesinde yargılamanın iadesi sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığı, bunlar dışındaki bir sebepten dolayı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamayacağı, yargılamanın iadesi sebeplerinin kıyas yoluyla genişletilemeyeceği, yargılamanın iadesi isteğinin olağanüstü bir yasa yolu olduğu, bu sebeplerin artırılmasının mümkün olmadığı, hilenin gerçekte var olan olayların gizlenmesi veya gerçek dışı olaylarla mal etmek suretiyle diğer tarafın aldatılması, hükmü etkileyen hile ve hud'anın anlamı her olayın gelişim biçimine göre takdiri tamamen hakime ait olduğu, olayların gösterdiği gelişmelere göre, hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı, maddedeki hilenin diğer kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamı da hükme etki eden pek çok fiil ve hareketlerin hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edebileceğinin hakim tarafından takdiri gerektiği, yapılan yargılama, toplanan bütün bilgi ve belgeler, görgüye dayalı tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; davacının, elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması ve davalının sadakatsizlik eylemini saklaması neticesinde hileli davranışları ile anlaşmalı olarak boşandığını, yine aynı nedenlerle boşanma kararının kesinleştirildiğini belirterek yargılamanın iadesi talebinde bulunmuş ise de, yargılamanın iadesini talep eden davacı aleyhine öncesinde çekişmeli boşanma davası açılması ardından anlaşmalı boşanma davasına ıslah edilerek, tarafların müşterek imzalı protokol sunmaları üzerine yapılan duruşmada asillerin ve vekillerin hakim huzurunda bizzat boşanmanın mali ve kişisel sonuçlarına ilişkin uzlaşma sağladıklarının beyanları ve imzalarıyla tasdik ettirilerek karar verildiği, tarafların kanun yoluna başvurmaktan vazgeçmeleri sebebiyle kararın 22.12.2021 tarihinde kesinleştiği, böylece anlaşmalı boşanma davasının niteliği gereğince tarafların kusur tespiti yapılmadığı gibi davalının sonradan elde ettiğini beyan ettiği (tanık ve gsm operatör kayıtları) delilinin ise anlaşmalı boşanma davasına yönelik delil olmasının mümkün olmadığı, ayrıca, 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde açıkça "Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan sebeple elde edilemeyen belgeden" söz edildiği, yargılamanın iadesi davasına konu olan davada davalının aleyhine bir karar verilmediği, aksine talebi ve tarafların iradelerine göre 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre davanın kabulü ile boşanmaya karar verildiği, bunun haricinde davacının "Bu durumu bilseydik anlaşmalı boşanmayı kabul etmezdik" şeklindeki iddiasının bu davada dinlenme ve yargılamanın iadesi sebebi olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının ileri sürdüğü sebebin yargılamanın iadesi sebeplerinden olmadığı, öte yandan davacının anlaşmalı boşanma protokolünü kendi rızası ile değil, baskı ve hile altında imzaladığına ilişkin bir iddiasının da bulunmadığı, davacı tarafından öne sürülen olguların hileli bir davranış olarak kabul edilmesinin de mümkün olmadığı, bir an için davalı kadının anlaşmalı boşanmadan önce evlilik devam ederken başka bir erkekle sadakat yükümlülüğüne aykırı ilişkisinin olması, hatta boşanmadan sonra da birlikte yaşamayı düşünmesi ve bu durumu eşinden gizlemesi, en sonunda da anlaşmalı boşanmayı sağlaması hileli davranış sayılsa bile, bu hileli davranışın karara tesir ettiğinden bahsedilemeyceği, çünkü anlaşmalı boşanma, tarafların bizzat hakim huzurunda serbest iradelerini açıkladıkları, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususundaki taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi hakimin onaylaması ile gerçekleşmekte olduğu, öte yandan Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2022/118 soruşturma sayılı dosyasında ki davacının 27.11.2021 tarihli ifade beyanında ise; "ben de ona konuştuğun kişiye söyle, sana söz veriyorum, kimseye zarar vermeden senin ile anlaşmalı boşanalım dedim" şeklinde beyanı bulunduğu, dolayısıyla davacı tarafından, anlaşmalı boşanma davası ikame edilmeden önce sadakatsizlik eylemine yönelik şüphesi bulunduğu halde sonrasında davalı ile anlaşmalı olarak boşanma protokolü düzenlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dosyaya sunulan bilgi ve belgelere ileri sürülen vakıalara göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesini tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yargılamanın iadesi davası olup. Uyuşmazlık, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesinde düzenlenen yasal koşulların oluşup oluşmadığı, yargılamanın iadesi sebeplerinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci, 371 inci, 374 üncü ve 375 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.