Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6200 E. 2024/4484 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki karşılıklı iddia ve savunmalar, toplanan deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları dikkate alınarak, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2108 E., 2023/1005 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Seydişehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/201 E., 2021/138 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle arar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının olumsuz davranışları olduğunu, küçük problemleri büyütüp kavga çıkarttığını, ev içinde gerekli olan hiçbir şeyi yapmadığını, ev işlerinde müvekkiline yardım etmediğini, davalının ailesinin evine gidip geri gelmeyeceğini söylediğini, yine 2016 yılındaki bir tartışmada evi terk ederek ailesinin evine gittiğini, müvekkili ile davalının yaklaşık olarak 3 yıldır ayrı ayrı yattıklarını, cinsel anlamla taraflar arasında son çocuktan sonra bir daha bir şey yaşanmamış olduğunu, tarafların cinsel ve manevi anlamda hiçbir şey paylaşmadıklarını, erkeğe hitaben senden tiksiniyorum, senden nefret ediyorum, yanında değil yatmak, bir saniye bile durmak istemiyorum, seni beğenmiyorum havyan şeklinde sözler söylediğini, son ayrılmadan sonra 1 yıldır ortak haneye dönmediğini, sürekli sms ile müvekkiline yönelik hakaretlerde bulunduğunu beyan ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık toplam 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ayrıca müvekkili için 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; isnat edilen ithamların asılsız olduğunu, elinden gelen tüm gayreti gösterdiğini, bu durumun en büyük göstergesinin 4 yılı aşkın bir süre davacının anne ve babasıyla yaşamayı kabul etmesi ve küçük bir evde onlarla birlikte yaşamaya devam etmesi olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman evden giden taraf olmadığını, aksine evin tüm kapılarının erkek tarafından üzerine kilitlenmesi suretiyle dışarı kovulduğunun, bu nedenle evden ayrılmak zorunda bırakıldığının, boşanma davasında affedilmiş veya hoşgörüyle karşılaşılmış olaylara boşanma nedeni olarak dayanılamayacağını, bir dönem tarafların müvekkilinin anne ve babasının maddî destekleri ile yaşamlarını ikame ettirmeye başladıklarını, karşı tarafın evi ve çocuklarına bakmak yerine sürekli arkadaşları ile alkol almış ve neredeyse tüm kazancını bu tür alışkanlıklara yatırdığını, jandarmaya sirayet eden fiziksel şiddet olayı ile ilgili de müvekkilinin sabır ve gayreti neticesinde müvekkilinin karşı taraftan şikayetçi olmadığını, karşı tarafın alkol almaya gittiği mekanlardaki kadınlarla gönül ilişkisi yaşadığını, hatta müşterek haneye bu bayanları getirecek kadar ileriye gittiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece iki taraf vekilinin de bulunduğu ön inceleme duruşmasında erkek vekiline 4 numaralı ara kararı ile tanıklarını bildirmesi için kesin süre verildiği, erkek vekilinin verilen kesin süreye rağmen tanık listesi sunmadığı ve tanıklarını bir sonraki celse hazır etmediği, her ne kadar erkek vekili 27.01.2021 tarihli dilekçesinde 03.12.2020 tarihinde e-imzanın atıldığını, sistemdeki hatadan dolayı tanık listesinin Mahkemeye ulaşmadığını bildirmişse de UYAP sisteminde herhangi bir tanık listesinin bulunmadığı, teknik bir aksaklığın tespit edilemediği anlaşıldığından erkeğin tanık deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı sonucuna varıldığı, kadının göstermiş olduğu tanıkların dinlendiği, tarafların en son 2018 yılında barıştıkları, ancak bu tarihten sonra erkeğin karşı dava tarihinden sonraki tarihli yazışmalar ve fotoğraflar ile ispatlandığı üzere sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, tanık beyanları ile sabit olduğu üzere müşterek evin kapılarını kilitleyerek eşini içeri almadığı, eşini arabadan kolundan asılarak indirdiği, hakaret ettiği, her ne kadar erkek içki kullanıyor ise de sürekli ve aşırı kullandığının yine borçları sebebiyle müşterek eve alacaklıların geldiği hususlarının ispatlanamadığı, nitekim icra dosyaları incelendiğinde takip tarihlerinin farklı tarihler olduğu, hatta bir takım takiplerin Sulama Birlikleri tarafından başlatıldığı, bu bakımdan erkeğin çiftçi olması da gözetilerek söz konusu husus kusur olarak yüklenmediği, kadının 22 ağustos 2019 tarihine kadar atmış olduğu mesajlar gözetilerek kadının erkeğe hakaretlerinin sabit olduğu, diğer dayanılan maddi vakıaların ise ispat edilemediği, dayanılan vakıalardan izah edildiği şekilde gerçekeşen olaylarda, erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, her ne kadar kadın zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinde bulunmuşsa da; dosya kapsamındaki delillerin zina vakıasını ispatlayacak nitelikte olmadığı kanaatine varıldığı, uzman bilirkişi tarafından hazırlanan 01.02.2021 tarihli kök rapor ve 15.04.2021 tarihli ek rapor birlikte değerlendirildiğinde ortak çocuk ...'ın yaşı gözetilerek velayetinin annesine verilmesinin uygun olacağı, ortak çocuklar ... ve ...'in Mahkemece alınan beyanları ile velayetlerinin babalarına verilmesi gerektiği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadının zinaya dayalı davasının reddine, ortak çocuklardan ... ve ...'in velâyetlerinin babaya verilmesine anneleri ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin iştirak nafakası talebinin reddine, ortak çocuk ... için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, geçimini sağlamaya yetecek derecede herhangi bir sabit ve düzenli geliri bulunmayan kadın için ara kararla hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının iş bu karar tarihinden itibaren 200,00 TL artırılarak aylık 500,00 TL olarak karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın için 8.000,00 TL maddî ve 6.500,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar, kendi tazminat taleplerinin reddini, karşı davanın kabulünü, kadın ve ortak çocuk ... için hükmedilen tedbir nafakası ile iştirak nafakasını, ortak çocuklar ... ve ... için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, tedbir-yoksulluk nafakası miktarı, çocuk için verilen tedbir- iştirak nafakası miktarı, tazminat miktarı, asıl davanın kabulü yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurların yerinde olduğu, erkeğin ayrıca sosyal inceleme raporundaki beyanı, tanık ....'nin beyanı, kadının dosyaya sunduğu fotoğraflar ile alkol ve gazino alışkanlığının bulunduğu, erkeğin eve haciz gelmesine sebebiyet vermesi yönüyle kusurlu görülmemesinin çiftçilik yapması, takibin sulama birliği tarafından başlatılması ve takip miktarının düşük olması dikkate alınarak yerinde olduğu, kadına verilen kusurun yerinde olduğu zira erkeğin dosyaya sunduğu mesaj kayıtlarındaki telefon numarasının HTS kaydına göre kadına ait olduğunun anlaşıldığı, aksinin kadın tarafından ispat edilemediği, kadına verilecek başkaca bir kusur bulunmadığı, kadın ve ortak çocuk ... lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu, kadının geliri bulunmamakla velâyeti babaya verilen çocuklar lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesinin isabetli olduğu, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ... için iştirak nafakası takdirinde bir isabetsizlik yok ise de hükmedilen nafakanın çocuğun ihtiyaçlarına, tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, günün ekonomik şartlarına, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine göre düşük olduğu, kadının yapılan yargılama neticesinde az kusurlu bulunmasına göre yoksulluk nafakası takdirinde bir isabetsizlik yok ise de hükmedilen nafakanın tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, günün ekonomik şartlarına, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine göre düşük olduğu gibi kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının da düşük olduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk ... için, boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın için boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının çalışmaya başladığını, düzenli geliri olduğunu, sosyal ekonomik durumların yeterince araştırılmadığını, alacaklısının kadın olduğu bir çok halen açık icra dosyasının bulunduğunu, tazminatların miktarının da çok fahiş olduğunu, velâyeti babaya bırakılan iki çocuğun giderlerinin de çok olduğunu, kararın boşanma kararı dışında bozulması gerektiğini ileri sürerek, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakasının miktarı ile tazminatların miktarı yönlerinden bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; asgari ücret düzeyinde gelire sahip olmanın nafakaya engel olmayacağını, erkeğin gelirinin yüksek olduğunu, kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, nafaka ve tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.