Logo

2. Hukuk Dairesi2023/620 E. 2024/2821 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın edinme tarihi itibarıyla hangi mal rejiminin uygulanacağı ve davacı kadının taşınmaz üzerinde katılma alacağı veya katkı payı alacağı hakkının olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın arsasının tapuda davalı adına tescil edildiği tarih (11.03.2003) edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı dönemde gerçekleştiğinden ve arsa bedelinin davalının kişisel malından ödendiği ispatlanamadığından, yerel mahkemenin taşınmazın tamamı için mal ayrılığı rejimi hükümlerini uygulayarak davanın reddine karar vermesi hatalı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/112 E., 2022/2190 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/186 E., 2020/351 K.

Taraflar arasındaki katılma alacağı, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde edinilen davalı adına edinilen taşınmazın arsası ve binanın yapılmasına müvekkilinin katkılarının olduğunu, müvekkiline ait takıların taşınmazın edinilmesinde satıldığını, taşınmazın arsasının 1997 yılında alındığını, binanında bir yıl içerisinde yapıldığını, 1998 yılından beri işbu taşınmazda oturmaya başladıklarını, taşınmazın tapuda edinme tarihi itibariyle edinilmiş mal olduğunu, taşınmazın mal ayrılığı rejimi döneminde edinildiği kabul edilmesi halinde de müvekkilinin kişisel malları ile taşınmazın edinilmesine katkısının olduğunu belirterek; öncelikle edinilmiş mallara katılma rejimine göre davalı adına kayıtlı malvarlığının tasfiyesi ile katılma alacağının kabulünü, Mahkeme aksi kanaatte ise mal ayrılığı rejimi doğrultusunda katkı payı alacağının kabulünü talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının taşınmazın edinilmesinde hiçbir katkısının olmadığını, müvekkilinin babasının 1996 yılında kendisine ait ticari taksi plakasını satıp geliri ile iki oğluna söz konusu taşınmazı alarak arsa üzerine ev yaptığını, arsa üzerindeki beş dairenin yarısının müvekkiline, diğer yarısının abisine ait olduğunu, binanın arsanın alınmasından bir yıl içinde yapıldığını ve 1998 yılından beri binada oturmaya başlandığını, taşınmazın 2002 tarihinden önce edinildiği gibi müvekkilinin karşılığını vererek elde etmediğini, davacının takılarının da kullanılmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın yapımına 1996 yılı sonunda başlandığı ve 1997 yılı sonunda bittiği, bu haliyle taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalının taşınmazı edindiği, taşınmazın imar affına uğradığı ve yasa gereğince hak sahiplerine tapu kaydının verilmesine dair karar verildiği, bu nedenle her ne kadar tapu kaydı edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde elde edilmişse de iktisabın mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde gerçekleştiği, bu kapsamda taşınmaz davalının kişisel malı olup davacının katkı payı talebine yönelik değerlendirme yapıldığı, dinlenen davacı tanıklarının ziynet eşyalarının evin alımında kullanıldığına yönelik duyuma dayalı bilgilerde bulunduğu, davalı tanıkları ise davacının evden ayrılırken ziynetleri de yanında götürdüğünü, taşınmazın alımı sırasında davalının ziynetlerinin kullanılmadığını beyan ettiği, ziynetlerin bozdurularak taşınmazların alımında davacının katkıda bulunduğunun tanık beyanları ile ispatlanamadığı, davacı tarafa yemin delili hatırlatıldığı, davacı tarafın yemin deliline başvurmayacağını bildirdiği, davacının resmi olarak çalıştığına dair delilin de bulunmadığı, taraf beyanlarından da davacı kadının çalıştığına yönelik bir beyanın bulunmadığı, katkı payı alacağına yönelik davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın 14.01.1997 tarihinde satın alınmış olup taşınmazın satış bedelinin bir kısmı nakit, kalan kısımlarının taksitler şeklinde ödendiğini, arsa üzerine inşa edilen binanın (5 daire) ise taşınmazın satın alınmasından sonra bir yıl içinde yapıldığını, tarafların binanın inşasından (1998 yılı) sonra belli bir süre bu binanın bir dairesinde ikamet ettiklerini, söz konusu taşınmazın edinme tarihinin tapu kayıtlarında görüleceği üzere 11.03.2003 olduğunu, dolayısıyla 01.01.2002 tarihinden sonra taraflar arasında herhangi bir mal rejimi seçilmediğinden bahse konu taşınmazın yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiye edileceğini, evlilik birliği içersinde edinilen taşınmaz üzerinde müvekkilinin katılma alacağı hakkı olduğunu, kaldı ki Mahkeme aksi yönde ise yani söz konusu taşınmazın paylaşımı 01.01.2002 tarihinden önceki dönem esas alınarak tasfiyesi gerçekleştirilmesi halinde; söz konusu taşınmazın 14.01.1997 tarihinde satın alındığını, bu durumda da arsanın alındığı tarih itibarıyla eşler arasındaki mal rejimi, yasal rejim olan mal ayrılığı olduğunu, mal ayrılığı rejimine göre ise bu dönemde edinilmiş mallara diğer eşin kişisel malları ile katkısı söz konusu ise katkı oranında katkı payı alacağı hakkı olacağını, müvekkilinin ev hanımı olup evlilik süresince çocuklarıyla ilgilendiğini ve evlilikten doğan ailevi yükümlülüklerini yerine getirdiğini, söz konusu arsanın alımında ve arsa üzerine yapı yapılmasında müvekkili ziynet eşyalarını bozdurup destekte bulunduğunu, tanık beyanlarının beyanlarını doğrular nitelikte olduğunu, müvekkili ile davalının evlendikten sonra davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını, müvekkilinin de ayrı eve çıkmak arzusuyla ziynet eşyalarını bozdurup davalıya verdiğini, davalı tarafın tanık beyanlarının çelişki olduğunu, Mahkemenin davayı aydınlatma görevi yerine getirilmediğini, tanık beyanlarının dahi değerlendirilmediğini, davalının babasına ait olan taksi plakasının satıldığı tarih itibariyle ne kadar bedelle satıldığını ve satımdan elde edilen bedelin (kabul anlamına gelmemek kaydıyla) hem arsa, daire hem de araç satın almak için yeterli miktarda olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, eksik inceleme ve araştırma ile hukuka aykırı hüküm tesis edildiğini, karşı taraf tanıklarının yanlı ve gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, müvekkilinin arsa alımı ve bina yapımı için ziynet eşyalarını bozdurup verdiğinin aşikar olduğunu, müvekkilinin katılma alacağı veya katkı payı alacağına ilişkin bilirkişi raporu alınması gerekirken bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar taşınmaz 11.03.2003 tarihinde, yani taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı adına tescil edilmiş ise de, taşınmaz üzerindeki binanın yapımına 1996 yılında başlandığı ve inşaatın 1997 yılı sonunda bittiği, arsasının ise 1997 yılında alındığı, dolayısıyla taşınmazın 01.01.2002 öncesi alınıp üzerine binanın yapılması nedeniyle davalının kişisel malı olduğu, mal ayrılığı dönemi içinde edinildiği, buna göre davacının arsanın alımına ve binanın yapılmasına katkısının ispatlanması gerektiği, ancak toplanan delillere göre davacının katkısı ispat edilemediği anlaşılmakla Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın 14.01.1997 tarihinde satın alınmış olup taşınmazın satış bedelinin bir kısmı nakit, kalan kısımlarının taksitler şeklinde ödendiğini, arsa üzerine inşa edilen binanın (5 daire) ise taşınmazın satın alınmasından sonra bir yıl içinde yapıldığını, tarafların binanın inşasından (1998 yılı) sonra belli bir süre bu binanın bir dairesinde ikamet ettiklerini, söz konusu taşınmazın edinme tarihinin tapu kayıtlarında görüleceği üzere 11.03.2003 olduğunu, dolayısıyla 01.01.2002 tarihinden sonra taraflar arasında herhangi bir mal rejimi seçilmediğinden bahse konu taşınmazın yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiye edileceğini, evlilik birliği içersinde edinilen taşınmaz üzerinde müvekkilinin katılma alacağı hakkı olduğunu, kaldı ki Mahkeme aksi yönde ise yani söz konusu taşınmazın paylaşımı 01.01.2002 tarihinden önceki dönem esas alınarak tasfiyesi gerçekleştirilmesi halinde; söz konusu taşınmazın 14.01.1997 tarihinde satın alındığını, bu durumda da arsanın alındığı tarih itibarıyla eşler arasındaki mal rejimi, yasal rejim olan mal ayrılığı olduğunu, mal ayrılığı rejimine göre ise bu dönemde edinilmiş mallara diğer eşin kişisel malları ile katkısı söz konusu ise katkı oranında katkı payı alacağı hakkı olacağını, müvekkilinin ev hanımı olup evlilik süresince çocuklarıyla ilgilendiğini ve evlilikten doğan ailevi yükümlülüklerini yerine getirdiğini, söz konusu arsanın alımında ve arsa üzerine yapı yapılmasında müvekkili ziynet eşyalarını bozdurup destekte bulunduğunu, tanık beyanlarının beyanlarını doğrular nitelikte olduğunu, müvekkili ile davalının evlendikten sonra davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını, müvekkilinin de ayrı eve çıkmak arzusuyla ziynet eşyalarını bozdurup davalıya verdiğini, davalı tarafın tanık beyanlarının çelişki olduğunu, Mahkemenin davayı aydınlatma görevi yerine getirilmediğini, tanık beyanlarının dahi değerlendirilmediğini, davalının babasına ait olan taksi plakasının satıldığı tarih itibariyle ne kadar bedelle satıldığını ve satımdan elde edilen bedelin (kabul anlamına gelmemek kaydıyla) hem arsa, daire hem de araç satın almak için yeterli miktarda olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, eksik inceleme ve araştırma ile hukuka aykırı hüküm tesis edildiğini, karşı taraf tanıklarının yanlı ve gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, müvekkilinin arsa alımı ve bina yapımı için ziynet eşyalarını bozdurup verdiğinin aşikar olduğunu, müvekkilinin katılma alacağı veya katkı payı alacağına ilişkin bilirkişi raporu alınması gerekirken bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taşınmazın edinme tarihi, hangi mal rejiminin uygulanması gerektiği, katkının ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 203 üncü maddesi, 204 üncü maddesi, 205 inci maddesi, 218 ve devamı maddeleri, 256 ve devamı maddeleri, 716 ncı maddesi;4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 646 ncı maddesi

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (4721 sayılı Kanun md. 229) ve denkleştirmeden (4721 sayılı Kanun md. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (4721 sayılı Kanun md. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (4721 sayılı Kanun md. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (4721 sayılı Kanun md. 236/1). Katılma alacağı, Kanun'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

3.Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (4721 sayılı Kanun md. 222)

4. Davacı kadın vekilinin katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece, taşınmazın arsanın ve üzerine yapılan binanın mal ayrılığı rejimi döneminde edinildiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, taşınmazın arsası yönünden Mahkemenin kabulü dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Şöyle ki, taşınmazın arsasının mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde zilyetlik sözleşmesi ile davalı erkek tapusuz olarak satın alınmış ise de, 01.03.2003 tarihli Belediye Encümen kararı ile taşınmazların gecekondu hak sahiplerine arsaların satışlarının yapılmasına karar verildiği, işbu karar üzerine davalı erkeğin Belediye'ye 31.200,00 TL ödeme yaparak 11.03.2003 tarihinde taşınmazın tapuda adına satış nedeniyle tescil edildiği anlaşılmaktadır. Belediye'ye ödenen 31.200,00 TL'nin davalı tarafından kişisel malla karşılandığı iddia ve ispat da edilemediğine göre, edinilmiş maldan karşılandığının kabulü gerekir. O halde, Mahkeme, taşınmazın arsasının tapuda edinme tarihindeki (11.03.2003) değeri belirlenerek taşınmazın arsası için Belediye'ye yapılan ödemenin oranı bulunarak Belediye'ye yapılan ödeme yönünden taşınmazın arsası yönünden davacının katılma alacağının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının katılma alacağı yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.