Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6348 E. 2024/3184 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddeleri hükümleri nazara alınarak, kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu kısımlarının kaldırılıp, İlk Derece Mahkemesi kararının da bu kısımları yönünden bozulmasına, diğer konularda ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/779 E., 2023/1503 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/200 E., 2022/8 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davalı erkeğin otelde çalıştığı dönemlerde personel lojmanında kaldığını, servis olmasına rağmen eve haftada bir veya iki haftada bir geldiğini, Alanya'daki otele gittiğinde ise ayda bir kez bir günlüğüne gelmeye başladığını, haftalık izinleri olduğu halde 3 hafta boyunca haftalık izinlerinde dahi eve gelmeyip lojmanda kaldığını, davacı bu durumdan rahatsızlığını belirtip Alanya'ya taşınmayı teklif etse de bu teklifini kabul etmediğini, maddi olarak da ailesinin yanında olmadığını, tartışmaların çoğunda davacıyı dövdüğünü, davalının anormal cinsel isteklerinin olduğunu, evliliklerinin ilk yılından sonra davalının bu taleplerini ilettiğini, davacı kabul etmeyince önce cinsel olarak reddettiğini, başka türlü ilişkiye girmek istemediğini belirttiğini, en sonunda da evliliklerinin 8.yıl dönümünde davalının anormal yoldan zorla birlikte olduğunu, bir kaç kez bunu zorla tekrarladığını, davacının yaşadığı bu travmaların ve sürekli olarak eşinden duyduğu psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddetin etkisiyle anksiyete ve kaygı durum bozukluğu yaşamaya başladığını, davalının ise bu durumu kullanıp delisin sen, ailen de deli diye aşağılayıp hakaret edip yalnız bıraktığını, kızlarının ameliyatlarında ya da tedavilerinde dahi ailesinin yanına gelmediğini, davalının 01.11.2020 tarihinde Alanya'da geçirdiği kaza nedeniyle bacağının kırıldığını ve ameliyat olduğunu, hastane sürecinde davalı eşine baktığını, daha tam iyileşmeden 11.03.2021 tarihinde ailesinin evine gittiğini, sonrasında kardeşleriyle birlikte gelip özel eşyalarını da alıp evi terk ettiğini, bir daha da gelmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı annelerine verilmesini, maddî taleplerinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili karşı dava ve cevap dilekçelerinde özetle; davalının halen çalışamadığını, işsizlik parası aldığını, davalının çalıştığı otellerin lojmanında kalma nedeninin evine ekmek götürebilmek olduğunu, hastanede kaldığı süreçte de kendisi yerine sürekli telefonla konuştuğunu, ben sana beddua ettiğim için kaza yaptım dahi dediğini, hastane odasının tuvaletine kendisini kilitleyerek sanki intihar ediyormuş gibi bir izlenim dahi yarattığını, hastaneden çıktıktan sonra da iyi beslenmesi gerekirken sürekli kahvaltı verdiğini, ayağın iyileştikten sonra seni boşayacağım, donuna kadar alacağım, zaten kanunlar kadınlardan yara şeklinde sözler sarf ettiğini, telefonunun da bu tartışma sırasında kırıldığını, davalının davacıya ve çocuklara şiddet uygulaması iddiasının da gerçek dışı olup ayağı kırık halde yatarken bunu yapmasına imkan olamayacağını, davacının kendisi ile ilgilenmemesi, gururuna dokunan ağır laflar etmesi ve kendisini öldürmeye kalkışması sebebiyle 11.03.2021 tarihinde evi terk ederek anne-babasının evine taşındığını, davacının küçüklüklerinden bu yana ortak çocuklara şiddet uyguladığını, küçük kızı 3 aylıkken dahi tokatladığını, komşularının bunu kendisine ilettiğini, davacıya söylediğinde de psikolojisinin bozuk olduğu yanıtını aldığını, ayağı kırık yatarken davacının çocukları döverkenki sesleri kayda aldığını, davacının bir kaç kez davalıya bıçak çektiğini, gece uyurken yastıkla bastırdığının dahi olduğunu beyanla, davacının davasının reddi ile, karşı davalarının kabulüne, ortak çocukların davalı iyileşinceye kadar devlet korumasına alınmasına, maddî-manevî tazminat taleplerinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin davalıya şiddet uyguladığı, vücudundaki darp izlerinin bir kısım tanıklar tarafından görüldüğü, davacının davalının çalıştığı otelin olduğu ilçeye taşınma fikrinin davalı tarafından kabul edilmediği, son zamanlarda davalının haftalık izinlerinde de müşterek konuta gelmediği eve gelişlerini azalttığı, çocuklarla kendi hallerine bırakıldığı, davalının geçirdiği trafik kazasından sonra her ne kadar davacının kocasına bakmak için hastanede yanında kalsa da bir süre sonra çocuklarına bakmak için evine döndüğü, hastane çıkışında kendi evlerinde kalırken davalının iyi bakılmadığından bahisle ve son yaşanan tartışmada davacı kadının davalı karşı davacı kocaya karşı sen benim kocam değilsin istediğimle gezerim istediğim yere giderim şeklinde ağır söylemde bulunduğu bunlar üzerine davalı karşı davacı kocanın kendi anne-babasının evine gittiği, o tarihten sonra bir araya gelmedikleri anlaşılmakla, taraflardan devamı beklenemeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve geçimsizliğin meydana gelmesinde davalı-karşı davacı kocanın daha kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına kadın lehine 17.000,00 TL maddî ve17.000,00 TL manevî tazminata, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 550,00 TL yoksulluk nafakasına, çocukların ikisi de fiili ayrılık sürecinde anne yanında yaşamakta olup sosyal inceleme raporundaki tespitler dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar lehine 500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, lehine hükmolunan nafaka ve tazminatların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, velâyet, aleyhine hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarfların istinaf itirazının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, lehine hükmolunan nafaka ve tazminatların miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, velayet, aleyhine hükmolunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı ve mevcutsa miktarlarının hakkaniyete uygun takdir edilip edilmediği, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 inci, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,

3.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacı-davalıya iadesine,

Aşağıda yazılı onama harcının davalı-davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.