Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6362 E. 2024/7736 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, boşanmaya sebep olan olaylar ve buna bağlı olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Cinsel birlikteliğin olmamasının tek başına kadının kusuru olarak değerlendirilemeyeceği, davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu ve bu sebeple kadının maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının kusur belirleme ve tazminat konularında bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/588 E., 2023/1416 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/550 E., 2021/511 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin müvekkilini baskı altına aldığını, müvekkilinin hiç bir yere çıkamadığını, yaptığı pazar alışverişlerinin bile sorun olduğunu, erkeğin ekonomik baskı kurduğunu, erkeğin müvekkiline iftira attığını, erkeğin eşine karşı ilgi göstermediğini, erkeğin eşini ittirdiğini ve yere düşürdüğünü, erkeğin eşyaları internet üzerinden satarak evi terk ettiğini, erkeğin şiddet uyguladığını, cinsel birliktelik kuramadıklarını bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının asılsız olduğunu, kadının savurgan olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini, kadının komşuları bir birine düşürdüğünü, apartmanda kadının sevilmediğini, cinsel ilişkiye girmemenin kadının kusuru olduğunu, kadının Isparta'ya taşınma konusunda baskı kurduğunu, gereksiz yere tartışmalar çıkardığını, kadının gizli gizli sigara içtiğini, evdeki üzerine düşen görevleri yerine getirmediğini, kadının müvekkilinin ailesi ile görüşmek istemediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların dilekçelerin teatisi aşamasında karşılıklı olarak ileri sürdükleri vakıalardan cinsel birleşmenin sağlanamaması vakıası dışında kalan diğer vakıaların karşılıklı olarak affedildiği veya en azından hoş görüyle karşılandığının anlaşıldığı, zira tarafların Kocaeli İli Darıca İlçesinde bulunan müşterek konutlarında yaşadıkları son tartışmadan sonra davacı-davalı kadının ailesinin Isparta'dan Darıca'ya gittikleri sonra hep birlikte Isparta'ya döndükleri, bir süre Isparta'da kalan tarafların birlikte tekrar müşterek konutlarına döndüğü, daha sonra davacı-davalı kadının "kafa dinlemek" amacıyla Isparta'ya ailesinin yanına geldiği, burada bir evlilik terapistiyle iletişime geçtiği, terapistin eşinin de terapiye iştirak etmesi gerektiğini belirtmesi üzerine davalı-davacı erkeğin Darıca'dan Isparta'ya gelip terapiye katıldığı, sonraki tekrar Darıca'ya döndüğü, bu süreçte kadına bir kaç kez hediye gönderdiği ancak sonrasında tarafların bir daha bir araya gelemediklerinin anlaşıldığı; tarafların cinsel birliktelik kuramadıklarının ise her ikisinin de kabulünde olduğu ancak bu konuda birbirlerini suçladıkları, davalı-davacı erkek hakkında alınan sağlık raporunda her ne kadar "hafif arteryel yetmezlik" olduğu tespit edilmiş ise de bunun tama yakın ereksiyon anlamına geldiğinin belirtildiği, kadın hakkında alınan sağlık raporunda da cinsel birleşmeye engel bir rahatsızlığının bulunmadığının bildirildiği, buradan olarak cinsel birleşmenin gerçekleşmemesinin kusurunun kimde olduğunun taraflarca usulünce ispatlanamadığı ancak cinsel birleşmenin gerçekleşmediği tarafların kabulünde olduğundan bu konuda her ikisinin de eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile dava ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tarafların karşılıklı maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davacı-davalı kadın yararına bir defaya mahsus olmak üzere toptan 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadın eşin tam kusurlu olduğunu, tanık anlatımlarının tamamen soyut, duyuma dayalı iddialar olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve yoksulluk nafakası, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadın eşin tam kusurlu olduğunu, tanık anlatımlarının tamamen soyut, duyuma dayalı iddialar olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve yoksulluk nafakası, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadının boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince tarafların tartıştıkları daha sonra barışıp bir araya geldikleri, birlikte yaşadıkları, sonrasında kadının ziyaret amaçlı ailesinin yanına gittiği, tarafların bir daha bir araya gelemediklerinin anlaşıldığı; tarafların cinsel birliktelik kuramadıklarının ise her ikisinin de kabulünde olduğu ancak bu konuda birbirlerini suçladıkları, davalı-davacı erkek hakkında alınan sağlık raporunda her ne kadar "hafif arteryel yetmezlik" olduğu tespit edilmiş ise de bunun tama yakın ereksiyon anlamına geldiğinin belirtildiği, kadın hakkında alınan sağlık raporunda da cinsel birleşmeye engel bir rahatsızlığının bulunmadığının bildirildiği, buradan olarak cinsel birleşmenin gerçekleşmemesinin kusurunun kimde olduğunun taraflarca usulünce ispatlanamadığı ancak cinsel birleşmenin gerçekleşmediği tarafların kabulünde olduğundan bu konuda her ikisinin de eşit kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği değerlendirilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların yaklaşık 2 yıldır birlikte oldukları, kadının cinsel birliktelikten kaçındığı ispat edilemediği gibi kadının cinsel birlikteliğinin gerçekleşmesine engel bir rahatsızlığının da tespit edilemediği anlaşılmış olup cinsel birlikteliğin gerçekleşmemesinin kadına kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. Davalı-davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken hatalı değerlendirme ile tarafların eşit kusurlu olduklarına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönlerinden KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadının maddî ve manevî tazminat talebi yönlerinden BOZULMASINA,

3.Davalı-davacı erkek vekilnin tüm; davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.