Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6398 E. 2024/3868 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının yeterliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/218 E., 2023/576 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/599 E., 2023/7 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davacı- davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı- davacı erkek vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, davalı- davacı erkek vekilinin adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

6100 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci karara karşı sadece davacı- davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş, istinaf başvurusu da kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle kadın yararına daha uygun miktarda tazminat ve çocuklar yararına daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı- davacının, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı kendi davasının reddi ile kadının davasının kabulü, velâyet düzenlemesi, kusur belirlemesi ile kadın yararına tazminat verilmesi ve nafaka verilmesi şartları yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı- davacının bu yönlere ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı- davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilen yönler dışında kalan ve davacı- davalı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli psikolojik baskı ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına aylık 750,00 TL, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının evin temizliğine önem vermediğini, sürekli gezmeye gittiğini, aşırı sigara içtiğini, psikolojik şiddete ve tahriklere maruz kaldığını, son gün kardeşleriyle gelip olay çıkarıp altın dolu çantasıyla evi terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, erkek yararına 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin 19.10.2021 tarih ve 2020/401 Esas, 2021/627 Karar sayılı kararı ile erkeğin evliliğin kendisine verdiği yükümlülükleri yerine getirmediği, ortak çocuklarının ve eşinin bakımıyla ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, baskıcı bir tutum sergilediği, erkeğin tanıklarının sözlerinin ise bir kısmı maddî hadiselere isnat etmediği gibi, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan, zamandan ari ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı yarı aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 300,00 TL (350,00 TL) yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar vreilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili tarafından tazminat ve nafaka miktarları yönünden; davalı- davacı erkek vekili tarafından ise, her iki dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15.09.2022 tarih ve 2022/120 Esas, 2022/746 Karar sayılı kararı ile Mahkemece hüküm fıkrasında kadın yararına 300,00 TL tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği halde gerekçede yoksulluk nafakası miktarının 350,00 TL olarak yazılmasının çelişki yarattığı ve bu haliyle denetime elverişli olmayan şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu; kabule göre de; sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunda davacı - davalı kadının ev hanımı olduğunun belirtildiği, buna karşılık kadının sosyal inceleme raporunda bir temizlik şirketinde çalıştığını beyan ettiği, yine TAKBİS kaydında adına birden fazla kayıtlı taşınmaz bulunduğunun anlaşıldığı, kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise ne kadar gelir elde ettiği, gelirinin yeterli ve düzenli olup olmadığı, kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmadığı, adına kayıtlı taşınmazların gelir getirip getirmediği araştırılarak sonucu uyarınca yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesinin gerektiği; kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında analık veya babalık duygularını tatminin de önemli olduğu, ortak çocuklarla baba arasında yarı yıl tatillerinde de kişisel ilişki tesisi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin üç numaralı alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, tarafların sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evliliğin kendisine verdiği yükümlülükleri yerine getirmediği, çocuklarının ve eşinin bakımıyla ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, kız çocuk doğurduğu için karısına baskı uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, baskıcı bir tutum sergilediği, bu sebeple kadının evden ayrılmak zorunda kaldığı, erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmı maddî hadiselere isnat etmediği gibi, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan, zamandan ari ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, kadına yüklenecek kusur bulunmadığı, erkeğin kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir, iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı- davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte, belirlenen kusurlara göre hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek karar tazminat ve nafaka yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf edilmeyerek kesinleşen kusur belirlemesine göre, davalı- davacı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, baskıcı bir tutum sergilediği buna karşılık kadının ise kusurlu bir davranışının ispat edilemediği; belirlenen kusurlara göre kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları ile çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarının az olduğu gerekçesiyle gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, 2008 doğumlu Merve, 2012 doğumlu Rabia, 2014 doğumlu Sümeyye yararına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvurusundaki itirazlarını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafakalar ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kendi davasının reddi, velâyet, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 175 nci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-davacı erkek vekilinin kadının davasının kabulüne ve kendi davasının reddine, kusur belirlemesine, tazminat ve nafakaya hükmedilme koşulları ile velâyete yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Davacı- davalı kadın vekilinin tüm, davalı- davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.