"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/904 E., 2023/885 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Develi 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/3 E., 2023/30 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve fer'îleri talepli davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; evlendikten sonra davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını, davalı davacıya evlilik birliğinin sıhhatini sağlayacak müstakil bir hayat sağlamadığını, evlendikten bir hafta sona davalı borçlarının olduğunu söyleyerek davacı- karşı davalıdan altınlarını istediğini, davacı- karşı davalının hamilelik sürecinde hiç alışveriş yapmadığını, davalı- karşı davacının temel gıda ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu ihtiyaçları davacı- karşı davalının ailesinin karşıladığını, davalı- karşı davacının ailesinin davacı- karşı davalıya hamilelik sürecinde psikolojik şiddet uyguladığı ,hayvanlara bakması konusunda baskı oluşturduğu, hamileliğinin son günlerinde bunları yapamayacağını söylemesi üzerine davalının davacıyı evden kovduğunu, davacının tüm hamilelik dönemindeki doktor masraflarını davacının tarafından ailesi karşıladığını, davacının davalının hastaneye dahi gitmediğini, davacı ile hiç ilgilenmediğini, davalının çocuğuna bakmadığını, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamadığını, davacının dayanamayarak ailesinin yanına döndüğünü, davacının bu ailesinin yanında yedi ay kadar kaldığını, davalının bu dönemde davacıyı ve çocuğun hiç arayıp sormadığını, yedi ay sonunda davalının ailesiyle birlikte gelerek davacıya ve ailesine yalvararak özürler dilediklerini, düzeleceği konusunda söz vermesi üzerine davacının bir kez daha denemek adına evine döndüğünü, ancak davacı döner dönmez davalının hiç değişmediğini, davacının parasını harcayamadığı için davacının dönmesini istediğini anladığını, davalının davacıya çıkar tartışma üzerine tokat attığını, fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiği, davalının eski hayatına devam etmesi, alkol kullanması, gece hayatı ve bar pavyon gibi sürekli kadınlarla eğlenmeye devam ettiğini, dava açmaması konusunda tehdit ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetnin anneye verilmesini, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesine aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedelinin iadesine, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinde; davacı karşı davalının öne sürdüğü hususların kabulünün mümkün olmadığını, davalının imkanları doğrultusunda davacı karşı davalının ve ortak çocuklarının tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, ancak davacı karşı davalı lüks yaşamak istediğini, davalının bitmek tükenmek bilmeyen isteklerinin olduğunu, tarafların sahip olduğu tüm eşyalar davalı tarafından beğenilmediği için yeniden alındığını, davalının geçirmiş olduğu kaza nedeniyle her işte çalışamadığını, hayvancılık ile ilgilendiğini, davalının bu durumdan rahatsız olması nedeniyle müvekkilinin Kayseri'de işe girdiğini ancak geçirdiği kaza sonrasında ki vücudundaki platinler nedeniyle çalışamayarak işten ayrılmak zorunda kaldığını, müvekkilinin hayvancılık işi ile uğraştığından dönemin belli zamanlarında saza göç ettiklerini, davacı karşı davalının da çocuğunun doğduğu zaman bu döneme denk geldiğini, müvekkilinin ailesinin saza gitmek zorunda kaldığını, davalının yanında kalamadıklarını, davacı karşı davalının ailesi gelerek bir çok hakaret ve tehditlerde bulunarak davalıyı kendi ikametlerine götürdüğünü, müvekkili davalının hastalığı döneminde tüm ihtiyaçlarını karşıladığını tedavisi için gereken her şeyi yaptığını, davalı taraflar arasında yaşanan her olayı ailesine anlattığını, en ufak fikir uyuşmazlıklarda dahi eşyalarını toplayarak evi terk ettiğini, davalı müvekkiline sürekli yalanlar söyleyerek müvekkilinin güvenini sarstığını, sosyal medya üzerinden sürekli başka erkeklerle iletişime geçtiğini, davalı müvekkiline babası hakkında o deli babanın ağzına sıçarım şeklinde hakaretlerde bulunduğunu savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetnin babaya verilmesine, lehine 150.000,00 TL maddî tazminat ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadının parasını zorla aldığı, alkol kullandığı, kahve alışkanlığının olduğu, sorumsuz olduğu, erkeğin ailesinin evinin üstüne ev yapıldığı yani erkeğin tam ayrı konut tahsisi sağlayamadığı, erkeğin kadını kastederek "gelin yeğeninizi götürün" dediği, kadından para isteyerek telefon aldığı, tekrar ödeyeceğini söylediği, erkeğin kadını kast ederek maaşını bana getirecek, benim maaşımda kimseyi ilgilendirmez dediği, küfür ettiği dikkate alındığında erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının ise erkeğin ailesine hakaret ettiği, üzerilerine halı sirkelediği, kadının ailesinin evliliğe müdahale etmesine müsaade ettiği, küfür ettiği hususları dikkate alındığında kadının ise az kusurlu olduğu, asıl ve karşı dava yönünden tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, kadının sigortalı olarak çalışıyor olması, erkeğin sosyal ekonomik durumu, tarafların yaşları, yeniden evlenme durumları dikkate alındığında yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği, dosya içerisinde mevcut SİR, ortak çocuğun yaşı gereği velâyetin anneye verilmesi gerektiği, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu, kadının az kusurlu olduğu, boşanma nedeni ile kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın kadın olduğu, ayrıca kadının mevcut ve beklenen menfaatlerinin tehlikeye düştüğü, erkeğin kadının elinden parasını alması, küfretmesi hususları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davacı karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu gerekçesi ile asıl davanın karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetnin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine aylık 650,00 TL tedbir nafakasına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ziynet ve çeyiz eşyası yönünden dosyanın tefrikine, erkeğin maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte kadının kusurlu olduğunu, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ve çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi , gereği isabetsizlik bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı gereği 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince maddî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında her hangi bir isabetsizlik görülmediği, erkeğin evlilikte ağır kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile istinaf istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte kadının kusurlu olduğunu, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden Mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile kadın yararına maddî tazminat ve manevî tazminata hükmedilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile erkeğin tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.