Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6400 E. 2024/3123 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kadına dava dilekçesinin tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı ve davalı kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı kadının evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği, aşağılayıcı ve tehditkar davranışlarda bulunduğu ve evi terk ettiği hususlarının delillerle sabit olduğu değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/451 E., 2023/794 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mut 2. Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/138 E., 2022/454 K.

Taraflar arasındaki Boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evlenmeden önce ve sonrasında sürekli Nazilli ilçesinde bulunan kız kardeşi ile uzun süre telefonda konuştuğunu, ortak konutun temizlik yemek gibi işleri ile ilgilenmediğini, davacıya yardımda bulunmadığını, davalının gece dahi kız kardeşi ile telefonda konuştuğunu, davacının sesten dolayı uyuyamadığı için salonda yattığını, davalının bir çok kez davacıya haber dahi vermeden Nazilli'ye kız kardeşinin yanına gittiğini, uzun süre dönmediğini, bu gibi durumların evliliği çekilmez hale getirdiğini, davalının Nazilli ilçesine giderken müşterek çocuğu da yanında götürdüğünü, çocuğun babaya düşkün olduğunu, bu nedenle psikolojik olarak etkilendiğini, davalının, davacının önceki evliliğinden olan çocuklar ile ilgilenmediğini, onlara karşı umursamaz ve soğuk tavırlar sergilediğini, aile bağı kurmadığını, davacının önceki evliliğinden oğlu .... nin tarafların müşterek konutunun üst katında ayrı bir evde ikamet ettiğini ancak davalının soğuk ve bazen agresif tavırları nedeniyle başka bir adrese taşındığını, aynı zamanda davacının ailesi ile de karışmak istemediğini, davalının ortak çocuğa karşı ilgisiz ve umursamaz tavırlar sergilediğini, ortak çocuğa sözlü şiddet uyguladığını, ona bağırdığını, komşuların davacıya haber verdiğini, evde yemek yapmadığı için davacının ortak çocuğu alarak dışarıda yemek yemeye götürdüğünü, davalının bu ortamdan dahi uzak durduğunu, davalının müşterek konutun temizliği ve düzeni ile ilgilenmediğini, misafir geldiğinde dahi salonda kendisine ait yastık ve yorganı kaldırmadığını, davacının birçok defa misafirlere mahcup olduğunu, davalının misafirlerin yanında davacıya sinirlenince "seni bıçaklayıp tekerlekli sandalyeye muhtaç edeceğim" şeklinde söylemlerde bulunduğunu, davalının "firavun, ayırdımcı baba bozuntusu, s. git nankör köpek" şeklinde mesajlar attığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak konutun davacıya tahsisine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi davalıya 26.05.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının davaya cevap vermediği, duruşmalara katılmadığı, toplanan deliler ve davacı taraf tanık beyanlarına göre kadının ev hanımı olduğu halde evlilik birliği içerisinde evde yemek, temizlik gibi işleri yapmayarak birlik görevinin gereklerini yerine getirmediği, davacının işten geldikten sonra yemek yaptığı yada dışardan yemek yedikleri, aynı şekilde davalının ne kendisinin ne de diğer aile bireylerinin kıyafetlerini yıkamadığı, davacının bu işleri yapmak durumunda kaldığı, sürekli davacıya hitaben "salak, aptal, o..pu çocuğu, firavun, ayırdımcı baba bozuntusu, s... git nankör köpek" şeklinde aşağılayıcı ve küçük düşürücü söylemler ile "seni bıçaklayıp tekerlekli sandalyeye muhtaç edeceğim, seni öldürürüm" şeklinde tehdit edici söylemlerde bulunduğu, davacının eski eşi ve ondan olan çocuklarına karşı da hakaret ve aşağılayıcı söylemlerde bulunduğu, davacının önceki evliliğinden olan ve taraflarla beraber yaşayan çocuğu ...'e karşı kötü muamelede bulunduğu, davacının önceki evliliğinden olan çocukları ile akrabalarını müşterek konutta istemediği, geldiklerinde nezaketsiz ve soğuk tavırlar sergilediği, ortak çocuğa bağırdığı ve azarladığı, davacı ve çocukla ilgilenmediği, onları ihmal ettiği, davalı kadının, ailesinden birileriyle sürekli telefonda konuştuğu, bu konuşmaların sıklığı ve uzunluğunun davacı ve müşterek çocuğu ihmal etmesine neden olacak düzeyde olduğu, sık sık davacıdan habersiz Nazillideki kardeşinin yanına gidip geldiği, en son davacıdan habersiz kardeşinin yanına gitmek üzere evden ayrıldığı, daha sonra dönmediği, tarafların o zamandan beri fiilen ayrı yaşadıkları, ispatlanan mevcut olaylara göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin sabit olduğu, davalı kadın davayı cevap vermediğinden ve delil sunmadığından açıklanan vakıalarından dolayı ispatlanan ve davacı erkeğe atfedilebilecek kusur bulunmadığı, meydan gelen olaylarda evlilik birliğinin bozulmasında davalı kadının tam kusurlu olduğu, tarafların ortak çocukları ...'nun halen anne yanında olduğu, çocuğun yaşı ve cinsiyeti, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, sosyal inceleme raporları dikkate alınarak çocuğun anne yanında alıştığı düzen içerisinde yaşamalarının uygun olduğu sebepleriyle velâyeti anneye verildiği, baba ile kişisel ilişki kurulduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, bu giderlere babanın da katlanma yükümlülüğü, ülkenin geçim şartları, paranın satın alma gücü, son dönemdeki ekonomik göstergelerdeki önemli değişiklikler ve hakkaniyet ilkesi gereğince davacı babanın ekonomik gücü oranında çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasında destek olma gereği gözetilerek hakkaniyet çerçevesinde karar kesinleşinceye kadar makul miktarda tedbir nafakasına karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki kurulmasına , müşterek çocuk için aylık 1000,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, tebligatın usulsüz yapıldığı, kadının savunma hakkının kısıtlandığı, hak kaybına uğratıldığı belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkek tarafından davalı kadının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenlerine dayalı 4721 sayılı kanunun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma davası açıldığı, dava dilekçesinin usul ve yasaya uygun olarak davalı kadına tebliğ edildiği, tebligatın usulüne uygun olduğu, yapılan tebligatta (tebliğ mazbatasının tebliğ tarihine yakın zamanda UYAP ortamına taranması da dikkate alındığında) herhangi bir usulsüzlük olmadığı, usulüne uygun tebligatlara rağmen davalı tarafın açılan davayı takip etmediği, bulunduğu yerde düzenlenen SİR raporunda beyanın alındığı, beyanına göre aleyhine ileri sürülen iddiaları kabul edilmediği, davacı tarafından usulüne uygun olarak gösterilen ve İlk Derece Mahkemesince usulüne uygun olarak toplanan tüm delillere göre evlilik birliği içerisinde davalı kadının; evlilik birliğinin üzerine yüklediği, görev ve sorumlulukları yerine getirmediği, yemek, temizlik gibi işleri tam olarak ve zamanında yapmadığı, aşağılayıcı, küçük düşürücü, tehdit edici, hakaret içerikli sözler söylediği, davacının yakınlarını ve önceki evliliğinden olan çocuklarını konutta istemediği, geldiklerinde ilgi göstermediği, ihmal ettiği, ailesi ile sürekli telefonda konuştuğu, davacı erkekten habersiz il dışına yakınlarının yanına gittiği, en son evi terk ettiği, geri dönmediği, davalı kadının kusurlu bu davranışlarıyla taraflar arasındaki evlilik birliğinin davacı için temelinden sarsıldığı, İlk Derce Mahkemesince yapılan yargılamanın, belirlenen kusur durumunun davacı erkek tarafından 4721 sayılı kanunun 166/1-2 maddesince açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin karar ve karar gerekçesinin, toplanan tüm delillere, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz başvurusunda özetle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, tebligatın usulsüz yapıldığı, kadının savunma hakkının kısıtlandığı, hak kaybına uğratıldığı ileri sürüp kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalıya dava dilekçesinin tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı, taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.