"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1674 E., 2023/798 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/52 E., 2022/406 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili ve davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davalının tutum ve davranışlarından dolayı tarafların evliliklerinin birinci ayından sonra cinsel birliktelik yaşadıklarını, müvekkiline onur kırıcı beyanlarda bulunduğunu, müvekkiline psikolojik baskı uyguladığını, sürekli maddî beklentilerini dile getirdiğini, davalının, çalışmakta olduğu işinden ayrılmasına davalının sebep olduğunu, davalının maddîyata büyük önem verdiğini, müvekkilinin ailesini ortak konuta kabul etmediğini, müvekkilinin ailesi ile kız kardeşinin evinde görüştüğünü, ailesi ile birlikte eve döndüklerinde kapının göbek kilidinin değiştirildiğini gördüğünü, müvekkilinin ailesini misafir edemediğini, müvekkilinin eve girmesine izin verilmediğini, taraflar arasında sevgi ve saygının kalmadığını, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî tazminat ile 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinde; davacının dava dilekçesinde belirttiği tüm hususların asılsız olduğunu, somut delillere dayanmadıklarını, tarafların 2019 yılında evlendiklerini, karşı tarafın ailesinin müvekkilini ilk günden beri istemediğini, müvekkiline türlü eziyetler yaptıklarını, asıl davacının bu durumu kayıtsız kaldığını, müvekkilinin yanında olmadığını, müvekkilini aşağılanmasına müsaade ettiğini, müvekkilinin karşı tarafa ihtiyaçları olduğunu ilettiğinde karşı tarafın babasının "ne bitmek bilmez ihtiyacın varmış git kendin al" dediğini, düğün sırasında karşı tarafın ailesinin surat asıp oturduklarını, müvekkilinin takı seti haricinde diğer takıların karşı tarafın ailesi tarafından alındığını, bir daha geri verilmediğini, karşı tarafın düğünden bir ay önce ortak evde kalmaya başladıklarını, ancak kira ve aidatı ödemediklerini, müvekkilinin kira ve aidat parası olarak asıl davacı yana 2.000,00 TL verdiğini, asıl davacının kirayı ödediğini ancak aidatı ödemediğini, asıl davacının evlendiği ilk günden itibaren hiç bir geliri olmayan birisi olduğunu, işten ayrıldığını, kredi kartı borcunu ve el harçlıklarını müvekkilinin verdiğini, müvekkilinin ve babasının bulduğu işlere karşı asıl davacının kayıtsız kaldığını, asıl davacının sürekli para istemesinden kaynaklı müvekkilinin işlerini yürütemeyecek duruma geldiğini, babasından sürekli borç istediğini, müvekkilinin cüzdanından paraların eksildiğini, müvekkiline karşı fiziksel şiddet uyguladığını, savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir nafakasının davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini, 100.000,00 TL maddî tazminat ve 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen karşı davacı tanıklarının beyanlarından karşı davacı kadının, erkek eşin ailesi ile görüşmek istemediği, erkek eşin ailesini görmek için kız kardeşinin evine gittiği, daha sonra ailesini ortak haneye getirmek istediği, ortak haneye geldiğinde kapı kilidinin değişmiş olduğu, kadın eşin ortak hanenin kilidini değiştirmekle eşini eve almadığı, eşini evden uzak tutmak amacıyla gerçekleştirdiği bu kusurlu hareketiyle tarafların evlilik birliklerinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, erkeğin herhangi bir işte keyfi olarak çalışmadığı, hatta karşı davacı kadın eş ve kadın eşin babasının bulmuş olduğu maddî değeri yüksek olan çeşitli işlere ilişkin bir görüşme sağlamadığı, karşı davacı kadın eşin, eşi adına tutmuş olduğu ofis kirasını ve ofis giderlerinin kadın eş tarafından karşılandığı, erkeğin eşinden sürekli olarak para istediği, kadın eşin babasından borç almak zorunda kaldığı, bu durum tarafların evlilik birliklerinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, kadının şiddet iddiasının ispat edilmediği, asıl ve karşı dava açısından iddia edilen diğer tüm hususlarda tarafların gerçekleştiğini iddia ettikleri kusurlu eylem ve hareketler düğün öncesi ve nişanlılık döneminde olduğu, tarafların bu eylemlerden sonra evlilik birliklerini kurmaya yönelik iradelerinin devam ettiği ve beraberce aynı konutta yaşamaya başladıkları nazara alınarak af kapsamında kaldığı, düğünden sonra evlilik birlikteliklerinin devamı esnasında tarafların aile bireyleriyle görüştürülmemesine yönelik itham ve eylemlerin evlilik birliğinin bir ay ve daha kısa sürdüğü nazara alınarak tanık beyanlarındaki çelişkiler nedeniyle buna yönelik iddialara itibar edilmediği, asıl davacı erkeğin, karşı davacı kadın eşe ilişkin evliliklerinin ilk döneminde cinsel ilişkiye girmediğine dair iddiası olmuş ise de karşı davacı kadın eşin dosyaya sunmuş olduğu taraflar arasındaki Whatsap mesaj içeriklerinden tarafların evliliklerinin ilk döneminden itibaren cinsel ilişkiye girdikleri anlaşılmakla bu hususta karşı davacı kadın eşe bir kusur atfedilmediği, tarafların eşit kusurlu oldukları, kadın yararına yoksulluk nafakasının şartları oluşmadığı gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, karafların maddî tazminat ve manevî tazminat ve kadının nafaka taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek ve davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaların esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usulü işlemlerin 6100 sayılı kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre asıl ve karşı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde, koşulları oluşmadığından davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesinde, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi kapsamındaki maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile istinaf istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul edilen karşı dava, kusur belirlemesi, reddedilen maddî tazminat ve manevî tazminat talepleri bakımından kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak nitelikte ve birliğin devamına imkan vermeyecek derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, erkek yararına maddî tazminat ve manevî tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.