Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6499 E. 2023/5307 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan boşanma davasında, boşanma koşullarının oluşup oluşmadığı, tarafların kusur durumu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği, çocukların velayeti ve nafakaları konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin karar gerekçesinde tedbir ve iştirak nafakası dışında davalı vekilinin diğer istinaf istemlerinin reddine dair hüküm bulunmasına rağmen, hüküm kısmında yalnızca nafakaya ilişkin hükmün kaldırıldığı ve diğer konularda bir hüküm kurulmadığı, bu durumun gerekçe-hüküm çelişkisi yarattığı ve davalının diğer istinaf başvurularına ilişkin bir karar verilmediği gözetilerek temyiz edilen karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/6 E., 2023/792 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ardahan 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/245 E., 2022/512 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının müvekkiline karşı aşırı güvensizlik, sürekli sorgulayıcı ve negatif düşünce ve yaklaşım alışkanlıklarının taraflar arasındaki geçimsizliğin asıl sebebini oluşturduğunu, geçen süre içerisinde özellikle davacı çocukların daha rahat ve huzurlu bir aile ortamında büyümelerini istemesinden kaynaklı olarak davalıya karşı sürekli özverili ve anlayışlı davranarak olumsuzlukların ortadan kalkması için çaba gösterdiğini, ancak davalı kadının, evlilik birliğine en az sorunla devam ettirme konusunda olumsuz tutum ve davranışlarından asla ödün vermediğini, zamanla taraflar arasındaki diyalog ve iletişim, davalı kadının olumsuz tutum ve sözleri nedeniyle tamamen koptuğunu, evlilik birliği temelinden sarsıldığını, evlilik birliğinin bu aşamadan sonra devam etmesinin hem taraflar açısından hem de huzursuz ortamda büyüyecek çocuklar açısından telafisi imkansız sonuçlar doğuracağını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklardan ...nın velâyetinin babaya verilmesini, ... ve...in velâyetlerinin anneye verilmesini, annenin velâyet talep etmemesi halinde ise ortak 3 çocuğun da velâyetlerinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile 3 çocuklarının olduğunu, eşini sevdiğini, çocukların küçük olduğunu, anne ve babanın birlikte ilgi göstermesine ihtiyaçlarının olduğunu, evliliğin sonlandırılmasını gerektirecek bir anlaşmazlık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin dava dilekçesi ile dayandığı vakıalardan, olumsuz tutum ve davranışların dinlenen tanık beyanlarıyla sabit olduğu, özellikle tanık ...un beyanına göre davalının, davacının annesine karşı hakaret içerikli sözler söylemesi ile tanık ...ın beyanına göre davalının evlilik birliği içerisindeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve davacının teyzesiyle alakalı söylemleri davalının kusur durumuna esas teşkil ettiği, davalının gelinen noktada davacıya istinaden daha fazla kusurlu olduğu, buna karşılık davalı tanıklarının beyanlarından anlaşıldığı üzere davacının ailesine sürekli para göndermesi sebebiyle huzursuzluklar meydana geldiği, bu sebepten ötürü davacının da kusurlu olduğu ancak davalıya göre daha az kusurlu olduğu, tarafların uzunca bir süredir ayrı yaşadıkları, mevcut durumda bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, açılan dava davanın kabulü ile tarafların boşanmaların karar verildiği, velâyet konusunda, çocukların yaşları, anne sevgisine daha çok muhtaç olmaları, annenin velâyet görevini yerine getirmediğine ilişkin dosya arasında bir olgunun bulunmaması ve sosyal inceleme raporunda da velâyetlerin davalı anneye verilmesinin uygun olduğu yönünde görüş bildirilmesi sebebiyle çocukların velâyetleri davalı anneye verildiği, davalı kadının daha fazla kusurlu bulunduğu, bu nedenle yoksulluk nafakasına hükmedilmediği, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocukların yaşı, muhtemel eğitim giderleri, temel ihtiyaçları nazara alındığında aylık 2.000,00'er TL iştirak nafakasının dosya kapsamına, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu değerlendirilerek, iştirak nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar...... lehine 10.02.2021 tarihli ara karar ile hükmolunan 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 750,00 TL artırılarak ayrı ayrı 2.000,00 TL tedbir nafakası olarak karar kesinleşinceye kadar ödenmesine, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, ortak çocuk ... yararına 10.02.2021 tarihli ara karar ile hükmolunan 850,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 650,00 TL artırılarak 2.000,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davalı kadın lehine karar tarihinden itibaren 2.500,00 TL tedbir nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, karar kesinleştikten sonra davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren eylemlerden daha fazla kusurlu olması sebebi ile tedbir nafakasının kaldırılmasına, yoksulluk nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tanıklarının beyanlarının soyut olduğunu, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, davasının reddedilmesi gerektiğini, tarafların bir araya gelemeyeceği şeklindeki mahkemenin kabulünün de doğru olmadığını, tam kusurlu olan erkeğin yoksulluk nafakası ile de sorumlu olduğunu belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ileri sürülen istinaf nedenlerine, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre, davalı vekilinin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı, ancak velâyetleri anneye tevdi edilen ortak çocuklar...... lehine 10.02.2021 tarihli ara karar ile hükmolunan 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 750,00 TL artırılarak ayrı ayrı 2000,00 TL tedbir nafakası olarak karar kesinleşinceye kadar ödenmesine, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, ortak çocuk ... lehine 10.02.2021 tarihli ara karar ile hükmolunan 850,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 650,00 TL artırılarak 2.000,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına şeklinde hüküm kurulduğu, nafaka miktarlarında yapılan arttırım miktarına göre belirtilen toplam nafaka miktarı arasında çelişki olduğu, bu çelişkinin hükmün infaz edilebilmesini mümkün kılmadığı, bu nedenle, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün iştirak nafakasına ilişkin olarak kaldırılması ve bunun yeniden yargılamayı gerektirmediğinden uyuşmazlığın esasına ilişkin olarak yeniden hüküm kurulurken tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, günümüz ekonomik koşulları ile hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle yeniden hüküm tesis edildiği gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın 4 numaralı bendinin kaldırılmasına, yerine ortak çocuklar...... lehine 10.02.2021 tarihli ara karar ile hükmolunan 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 1.250,00 TL artırılarak ayrı ayrı 2.000,00 TL tedbir nafakası olarak karar kesinleşinceye kadar ödenmesine, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, ortak çocuk ... lehine 10.02.2021 tarihli ara karar ile hükmolunan 850,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 1.150,00 TL artırılarak 2.000,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiş, sair istinaf istemleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin çalışmadığını, davacının ise uzman doktor olduğunu, müvekkili yönünden yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğunu, ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların da yetersiz olduğunu, müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, tanık beyanlarının soyut olduğunu, davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, boşanma davasının reddi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçe-hüküm çelişkisi yaratılıp yaratılmadığı, istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapılarak, incelenen istinaf sebepleri ile ilgili hüküm kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 355 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Taraflar arasında görülen boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiş, İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında, hükmün münhasıran tedbir ve iştirak nafakası yönünden usule aykırı olduğu, sair yönlerin usul ve kanuna uygun olduğu, bu kapsamda davalı vekilinin sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin yerinde olmadığının belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne yazıldıktan sonra, İlk Derece Mahkemesi kararının yalnızca 4 numaralı bendinin kaldırılarak yeniden hüküm tesisi cihetine gidilmiş, sair istinaf başvurularına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Bu şekilde Bölge Adliye Mahkemesince gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı gibi davalı tarafın tedbir ve iştirak nafakası dışındaki sair istinaf başvurusuna ilişkin hüküm de kurulmamıştır. Bu husus tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.