Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6506 E. 2024/2841 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldı ise kusurun kimde olduğu, boşanmaya karar verilip verilmeyeceği, yoksulluk nafakası ve maddi manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı ve miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki tam kusuru, davacı kadının boşanma sonucu yoksulluğa düşeceği, tazminat şartlarının gerçekleştiği ve hükmedilen nafaka ile tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu gözetilerek, davalı erkeğin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/456 E., 2023/800 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/333 E., 2021/69 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacının, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesi ile özetle; erkeğin ailesinin üst katında oturduklarını ve hanenin işlerinin kadın tarafından görüldüğünü, 11 sene felçli olan kayınpederinin tüm bakımını yaptığını, kadının eşini zorlaması ile kasap dükkanında çalışmaya başladığını, erkeğin dükkanla ve eviyle ilgilenmediğini, dükkanda işler kötü gidince kredi çekerek kadını borçlandığını, dükkanı mecburen kapattığını, dükkan kapandıktan sonra da bu borcu ödemek için işe girdiğini, paraya çok ihtiyacı olduğu için sigortasız çalışmayı dahi kabul ettiğini, en son 2017 yılının kasım ayında aldattığını, son gelen mesaj ile bu kadının davalıdan bir çocuk sahibi olacağını öğrendiğini ve bu mesaj sonrasında davalının evi terk ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına iş bu nafakaların karar kesinleştikten sonra iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına, 400.000,00 TL maddî, 400.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, ortak haneyi davacının tutumu nedeniyle terk ettiğini, davacının her akşam alkol aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin eşi ve çocuğuna karşı ilgisiz olduğu, başka bir kadınla ilişki yaşadığı, bu hususun dosyaya sunulan fotoğraf ve video kayıtlarından, bilirkişi tarafından hazırlanan rapordan ve dinlenen tanık anlatımları ile sabit olduğu, davalı erkeğin sadakat yükümlüğüne aykırı davrandığı, davacı kadına atfı kabil bir kusur bulunmadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalının kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle onarılmayacak derecede temelinden sarsıldığı, gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu ... 08.05.2020 tarihi itibariyle reşit olmakla velâyeti yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... için ara kararı ile bağlanmış olan tedbir nafakasının reşit olduğu 08.05.2020 tarihi itibariyle kaldırılmasına, iştirak nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadın için ara kararı ile bağlanmış olan aylık 250,00 TL tedbir nafakasının bu celse tarihi itibariyle aylık 500,00 TL'ye yükseltilmesine karar kesinleşinceye kadar devamına, nafakanın karar kesinleştikten sonra da aynı miktarda yoksulluk nafakası davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf sebepleri olarak; davanın kabulü, kusur tespiti, boşanma, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespiti doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, diğer yandan tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının ihtiyaçları, boşanmakla yoksulluğa düşmesi, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, erkeğin belirtilen kusurlu davranışlarından ötürü kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, yine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarları da tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alındığında hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili katılma yoluyla; erkeğin zina yaptığını, tazminatların miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, davanın kabulü, maddî-manevî tazminat, yoksulluk nafakası, tazminatlar yönünden vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, tazminatlar yönünden vekâlet ücretinin verilmemesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.