Logo

2. Hukuk Dairesi2023/658 E. 2023/3083 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği, iştirak nafakasının miktarı, tazminat miktarı ve ziynet alacağının hüküm altına alınıp alınmayacağı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, davalı erkeğin kusurlu davranışlarının evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte olduğu ve ziynet alacağı talebinin ispatlanamadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/976 E., 2022/1711 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/606 E., 2021/150 K.

Taraflar arasındaki boşanma davası ile kadının ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve kadının ziynet alacağı davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından ortak çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, tazminat miktarları ile kısmen kabul edilen ziynet alacağı davası yönlerinden, davalı erkek vekili tarafından kadının kabul edilen boşanma ve ziynet alacağı davaları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından ortak çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, tazminat miktarları ile reddedilen ziynet alacağı davası yönünden, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, boşanma ve tazminatlar yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Dosya içeriğine göre temyize konu kadının reddedilen ziynet alacağı davasının değeri 78.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı kadın vekilinin ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden, davalı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların davalının işsiz olması sebebiyle 8 ay süreyle erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıklarını, daha sonra müvekkilinin işe girmesiyle ayrı bir ev kiralandığını, erkeğin sürekli işe girip çıkması, sabit bir işinin olmaması sebebiyle maddî sıkıntılar yaşadıklarını, evlendikleri günden beri erkeğin ortak hanenin ihtiyaçları için babasından destek aldığını, erkeğin babasının müvekkilinin yanında erkeği azarlayıp hakaret ettiğini, erkeğin kendisini savunamadığını, annesine sormadan hiç bir karar alamadığını, erkeğin ödeme vaadiyle tanıdıklarına kredi çektirip bu kredileri ödemeyerek sorunlar yaşadığını, tarafların evlilik sürecinde oturdukları üç evden de kira ve aidat borçları sebebiyle ayrıldıklarını, erkeğin çalıştığı iş yerinde müvekkilini kastederek eşinin hasta olduğunu söyleyerek arkadaşlarından para topladığını, müvekkilinin para toplanmasını gerektiren bir rahatsızlığının olmadığını, bu olaydan, sonradan haberinin olduğunu, erkeğin haftada 3-4 kez iddia oynadığını, evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, düğünde takılan takıların müvekkilinin kayınpederi tarafından alındığını ve iade edilmediğini, sadece müvekkilinin ailesinin ve yakınlarının taktığı takılar (12 küçük altın, toplam ağırlığı 32 gram olan üç bilezik) ile kayınpederinin taktığı bileklik, kayınvalidesinin taktığı kolye, yüzük, küpe takımının müvekkilinde kaldığını, bu ziynet eşyalarının erkek tarafından paraya çevrilerek harcandığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müvekkili için 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata ve müvekkiline ait 3 bilezik (toplam 32 gram), 12 çeyrek altının, bileklik, kolye, yüzük ve küpe takımının (toplam 23 gram) iadesine, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin evliliklerinin ilk zamanında düzenli iş sahibi olmadığını, bu durumun kadın tarafından bilindiğini ve kabul edilerek evlendiğini, daha sonra müvekkilinin Paşabahçe isimli fabrikada çalıştığını, fabrikanın aldığı kararla 6 ay ile 9 ay arasında sözleşmeli olarak 3-4 dönem çalıştıklarını, müvekkilinin tüm kazancını eşi ve çocuğu için kullandığını, müvekkilinin kadını sosyal medya üzerinden Kerem isimli bir kişi ile konuşurken gördüğünü, telefonunu müvekkilinden gizlediğini, şifre koyduğunu, talep edilen ziynetlerin davacı ve ailesinde olduğunu, kadının annesinin müvekkilini sürekli olarak aşağıladığını, kadını da müvekkiline karşı doldurduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının doğum yaptığı sırada tarafların annelerinin de bulundukları ortamda erkeğin kadının annesinin üzerine yürüdüğü, ancak bu sırada asansöre binilmesi nedeniyle müdahale edemediği, erkeğin işsiz kalması nedeniyle maddî problemler doğup eve icra gelmesi, ayrıca kiranın ve aidatların ödenememesi nedeniyle sık sık ev değiştirme durumlarının söz konusu olduğu, hatta tanıkların kredi çekerek yardımcı olmaya çalıştıkları halde sorunun çözülemediği, erkeğin borçlarını ödemediği anlaşılmış olup her ne kadar erkek tanıkları kadının annesinin etkisinde kalarak sorun doğduğunu, borç ve icra durumu olmadığını, kadının telefonuna başka bir erkekten gelen bir mesaj olsa da sonrasında tarafların bir arada yaşamaya devam edip kadının erkeğin gitme demesine rağmen kız kardeşinin evliliğinde çekim yapılacağından şehir dışına gitmesi sonrası sorun doğup ayrı yaşamaya başladıklarını belirttikleri, her ne kadar kadının erkeğin cep telefonuna 17.01.2021 tarihinde "yaşadığım hayatı inkar edemem, güzeldi, ama olmayınca olmuyor, bu saatten sonra pek sanmıyorum" şeklinde mesaj yolladığı, erkeğin bu mesaj içeriği ile taraflar arasında bir sorun olmadığını ortaya koyduğu iddiasında bulunmuş ise de söz konusu mesaj içeriğinde dahi olmayınca olmuyor denilmek suretiyle beyanda bulunulduğu ve taraflar arasında yaşanan problemlerin affedildiğine yönelik bir beyan ve niyet söz konusu olmayıp veda niteliğinde düşünülebileceği, kadının eşini affettiği veya hoş görü ile karşıladığına dair bir durumun söz konusu olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve kadının yeniden bir araya gelerek evliliği devam ettirme imkanının kalmadığı, kadının kusurunun ispat edilemediği, erkeğin ekonomik şiddet uygulaması ve evlilik birliğinde maddî problemler doğmasına neden olarak ağır kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı nedeniyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması, fiili ayrılık döneminde anne yanında kalıyor olduğu, kadının çalıştığı, somut ve düzenli bir gelir sahibi olduğu, boşanma sonrasında yoksulluğa düşmeyeceği, erkeğin gerek eşinin annesine yönelik eylemi gerekse eşinin ekonomik şiddetle karşılaşmasına neden olacak eylemleri nedeni ile bu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylemler olduğu gerekçesiyle kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının nafaka talebinin reddine, kadın için 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, kadının ziynet alacağı talebi yönünden ise; düğün takılarının düğün anında kadının annesine teslim edilse de hemen sonrasında düğün sabahı ondan geri alındığının tanık beyanları ile net olarak ortaya konulduğu, dosyaya ibraz edilen bu noktada takıların mevcudiyetinin dosyaya ibraz edilen fotoğraf ve cd içerikleri ile ortaya konulduğu ve bilirkişi tarafından bu konuda rapor hazırlandığı, rapor içeriğinde damada takılan takıların ayrıca gösterildiği, kadına özgü ziynet eşyaları ile düğünde bizzat kadına takılan ve mevcudiyeti belirlenen takılar hakkında düzenlenen rapor içeriği denetlendiğinde oluşa uygunluğu kabul edilerek takı talebinin kısmen kabulü ile 1 adet 22 ayar 15 gram bileziğin aynen olmadığı takdirde bedeli 4.095 TL, 1 adet 22 ayar 10 gram bileziğin aynen olmadığı takdirde bedeli 2.730,00 TL, 1 adet 22 ayar 7 gram bileziğin aynen olmadığı takdirde bedeli 1.911,00 TL, 12 adet çeyrek altının aynen olmadığı takdirde bedeli 5.736,00 TL olmak üzere toplam 14.472,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; düğün görüntülerinde gözükmediği gerekçesiyle takı seti yönünden davanın kısmen reddine ve karşı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kadının işçi olarak çalışmakta olup uzun süreli bir çalışması olmadığını, her zaman işsiz kalma riski olduğu, bu itibarla her ne kadar müvekkil asgari ücret seviyesinde gelir elde etmekte ise de boşanmada kusurlu olan halihazırda sigortalı olarak çalışmaya başlayan erkek aleyhine hakkaniyete uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, ortak çocuk için hükmedilen nafaka miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, tazminat miktarı ile ziynetlerin reddedilen kısmı yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek hükmün tümü yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının boşanmaya neden olan olaylarda ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı, erkeğe kadının doğum yaptığı sırada tarafların annelerinin de bulundukları ortamda erkeğin kadının annesinin üzerine yürüdüğü, ancak bu sırada asansöre binilmesi nedeniyle müdahale edemediği şeklinde yüklenen kusura, kadının usulüne uygun şekilde dayanmadığı gibi tarafların ortak çocuklarının doğumu sırasında meydana gelen olay sonrası evlilik birliğini devam ettirdikleri dolayısıyla söz konusu davranışın kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiğinden, söz konusu eylemin erkeğe kusur olarak yüklenilmesinin hatalı olduğu, erkeğe yüklenen diğer kusurlu davranışların gerçekleştiği, evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile sarsıldığı ve kadının şartları oluşan boşanma davasının kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin söz konusu davranışları nedeni ile kadının toplum ve erkeğin kadının yakınlarından aldığı borçları ödememesi nedeni ile yakınları nezdinde küçük düştüğü ve kişilik haklarının saldırıya uğradığı, kadının SGK kayıtlarına göre çalıştığı, sürekli ve düzenle gelir getiren bir işinin bulunduğu, erkeğin ise sürekli ve düzenli bir işinin bulunmadığı ancak tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu gibi kadın için hükmedilen tazminat miktarlarının da az olduğu; yine ziynet alacağı davası yönünden ise; kadın vekili, takılan takıların müvekkilinin kayınpederi tarafından alındığını ve iade edilmediğini, sadece müvekkilinin ailesinin ve yakınlarının taktığı takılar (12 küçük altın, toplam ağırlığı 32 gram olan üç bilezik) ile kayınpederinin taktığı bileklik, kayınvalidesinin taktığı kolye, yüzük, küpe takımının müvekkilinde kaldığını, bu ziynet eşyalarının erkek tarafından paraya çevrilerek harcandığını belirterek, müvekkiline ait 3 bilezik (toplam 32 gram), 12 çeyrek altının, bileklik, kolye, yüzük ve küpe takımının iadesine, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi talebinde bulunduğunu, Mahkemece de bu talebin kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak ziynetlerin varlığı ve düğün günü kadının annesi tarafından alınıp sonra taraflara teslim edildiği ispatlanmış ise de; taraflara teslim edilen ziynet eşyalarının erkek tarafından harcandığı iddiasının ispatlanamadığı, tanıkların ziynetlerin teslimden sonra erkek tarafından harcandığına ilişkin beyanlarının bulunmadığı, kadının ziynet eşyaları alacağı davası ispat edilemediğinden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile istinaf başvurularının kusur belirlemesi, iştirak nafakasının ve tazminat miktarları ile kadının kabul edilen ziynet alacağı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk için 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata ve kadının ispatlanamayan ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; ayrıca ortak çocuk için hükmedilen nafaka miktarının ve tazminat miktarlarlarının da az olduğunu ve kesin nitelikte karar verildiği Bölge Adliye Mahkemesince belirtilse de reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesini kabul etmediklerini, boşanma davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kadının kabul edilen boşanma davası ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği, iştirak nafakasının miktarı ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

İstek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.