Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6623 E. 2023/4946 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, yerel mahkemenin boşanmaya, velayetin anneye verilmesine, nafaka ve tazminata hükmeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/454 E., 2023/788 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının boşanma davaları yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, erkeğin davasının ise reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevap dilekçesinde; tarafların 2011 yılında kadının önceki erkeğin önceki evliliğinden olan çocuklarıyla yaşayacağını bilerek evlendiklerini, davalının, müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocuklarını istemediğini her fırsatta dile getirdiğini, onlara psikolojik şiddet uyguladığını, memnuniyetsiz, anlayışsız ve ilgisiz davrandığını, her fırsatta aşağıladığını, tarafların ortak evinin Kocaelinde olduğunu, kadının ailesinin Adıyamanda köyde yaşadıklarını, erkeğin kadının ailesinin de baskısı ve iknaları ile kadının ailesinin yanına iki aylığına gitmesine izin verse de kadının bunu suistimal ederek yılın altı ayını ailesinin yanında onların tarla işlerinde çalışarak geçirdiğini, ortak çocuklarından bu nedenle mahrum kaldığını, en son haziran 2018 tarihinde eşini ve çocuğunu almak üzere Adıyaman'a geçtiğini, ancak davalının annesinin tarlada hasat olacağını, kızının biraz daha kalmasını istediğini, okullar açılmadan önce kızını ve torununu göndereceğini söylemesi üzerine müvekkilinin bu duruma ses çıkaramadığını ve tek başına eve geri döndüğünü, eylül ayının sonuna gelindiğinde müvekkilinin davalıyı dönmesi için aradığını, araya ailesini soktuğunu ancak kadının ise istediğim zaman dönerim, gelip de sana mı hizmet edeceğim şeklinde sözler söylediğini, kadının yine dönmediğini, müvekkilinin bu şekilde haksız bir şekilde terk edildiğini, mevcut şartlarda evliliğin devamının mümkün olmadığını, bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili için yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacının önceki evliliğinden olan çocuklarının kendisine kötü davrandıklarını, saygı göstermediklerini, itaat etmediklerini, davacının buna müdahale etmediği gibi idare et dediğini, erkeğin bir sefer tartışmada kendisine sen eşek gibisin bir şey anlamıyorsun diyerek küçümsediğini, hakaret ettiğini, her fırsatta alkol aldığını, gereksiz harcamalarının olduğunu, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, çocukları ile yaşamayı dayattığını, evliliğin devamının mümkün olmadığını, bu nedenle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, küçüğün velâyetinin tarafına verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir - iştirak nafakası, kendisi için aylık 1.000,00 TL tedbir - yoksulluk nafakası ve 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminat ile ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde; kadının erkeğin çocuklarından sürekli hakaret işittiğini, defalarca fiziksel şiddet ve hakarete maruz kaldığını, en son erkeğin Adıyaman'da bir düğüne beraber gitmek istediği, kadının kabul etmeyince kadının babasını arayarak gebertirim dönmesin dediğini, bu nedenle kadının geri dönemediğini, o günden beri erkeğin maddî yardımda bulunmadığını ve babasının yardımları ile geçindiğini beyanla davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.04.2021 tarihli ve 2019/292 Esas, 2021/290 Karar sayılı kararıyla; kadının erkeğin önceki evliliğinden olan çocuklarını istemediği, onlara kötü davrandığı, onların kitap ve kıyafetlerini kestiği, ortak çocukla görüşmelerini engellediği, yılın yarısını Adıyaman'da bulunan ailesinin yanında geçirdiği, eşinin buna razı olmadığı, "sana hizmet edeceğime aileme hizmet ederim, sen kelsin, adam mısın" şeklinde sözler söylediği, en son Adıyaman'a ailesinin yanına gittiği, bir daha da dönmediği gerekçesiyle boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu; kadının tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğundan hükme esas alınamayacağı, yine kadının bir kısım tanık beyanlarında geçen vakıalara kadının dayanmadığı gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 250,00 TL tedbir ve 350,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata ve kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı erkek vekili, kadının ziynet davasının kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi velâyetin anneye verilmesinin de doğru olmadığını, takdir edilen tazminat tutarlarının da yetersiz olduğunu beyan etmek suretiyle belirtilen yönlerden, kadın vekili ise erkeğin davasının reddine, müvekkilinin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmek suretiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.07.2022 tarihli ve 2021/1243 Esas, 2022/1163 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafça usulüne uygun şekilde düzenlenmiş başvuru, maktu ve nispi harcı yatırılmış boşanma ve ziynet talepli karşı dava dilekçesinin ibraz edilmediği, 05.07.2019 havale tarihli dilekçenin cevap dilekçesi mahiyetinde olduğu, kadın vekilinin cevaba cevap dilekçesindeki ibareler ile kadının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesinin kadın talebini karşı dava haline getirmeyeceği, mevcut durumda ortada davalı tarafça usulüne uygun şekilde açılmış bir karşı dava bulunmadığı halde cevap dilekçesinin karşı dava dilekçesi olarak kabul edilip yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu, Mahkemece her ne kadar kadının erkeğin önceki evliliğinden olan çocuklarını istemediği, onlara kötü davrandığı, yılın yarısını Adıyaman'da bulunan ailesinin yanında geçirdiği, eşinin buna razı olmadığı, "sana hizmet edeceğime aileme hizmet ederim, sen kelsin, adam mısın" şeklinde sözler söylediği, en son Adıyaman'a ailesinin yanına gittiği, bir daha da dönmediği gerekçesiyle boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; davacı tarafça ibraz edilen dava ve istinaf dilekçesinde de belirtildiği üzere, kadının en son 2018 yılı Haziran ayında ailesinin yanına gittiği, erkeğin bu süreçte eşiyle telefonda iletişim kurduğu, 2018 Ağustos ayında da yeğeninin düğünü için Malatya'ya gittiği, oradan da eşini ve çocuğunu alıp ortak haneye götürmek amacıyla eşinin yanına Adıyaman'a gittiği, ancak eşinin ailesinin ısrarı üzerine tek başına geri döndüğü, eşinin Eylül ayında da geri dönmemesi üzerine eşini ikna etmek için akrabalarını aracı olarak gönderdiğini beyan ettiği, bu şekilde en son 2018 yılı Ağustos ayında eşini ve çocuğunu alıp ortak haneye getirmek amacıyla onlarına yanına giden, 2018 Eylül ayında eşinin geri dönmesi için araya aracılar koyan davacının, bu tarihten önceki olayları boşanma nedeni olarak ileri sürmesine yasal olanak bulunmadığı gibi, ortada terk hukuki nedenine dayalı bir davanın da bulunmadığı gerekçesiyle erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine, kadının ziynet talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı erkek tarafından boşanma davasının reddi ve kadının ziynet alacağı talebi hakkında tesis edilen karar yönünden; kadın tarafından ise boşanma ve ziynet alacağı talepleri hakkında tesis edilen karar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 26.12.2022 tarihli ve 2022/8070 Esas, 2022/10754 Karar sayılı kararı ile; ziynet alacağı miktarı karar tarihindeki kesinlik sınırını aşmadığı, temyiz sınırı altında kaldığından kadının ziynet alacağı talebi hakkında tesis edilen kararın kesin nitelikte olduğu, tarafların, kadının ziynet alacağı talebi hakkında tesis edilen karara yönelik temyiz dilekçelerinin reddine, tarafların boşanma davaları yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince kadının adli yardım talebinin kabulüne karar verildiği, kadın vekilinin sunduğu 10.09.2019 tarihli dilekçe, karşı dava dilekçesinin niteliğinde olduğu, kural olarak karşı davanın, esas davaya cevap süresi içinde açılması gerektiği, cevap süresi içinde açılmayan karşı davanın ayrılmasına karar verileceği, ancak, boşanma davalarında; tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki, maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası, velâyet gibi taleplerin sağlıklı olarak değerlendirilip isabetli karar verilebilmesi, bir kısım taleplerin de incelenmez hale gelmemesi için kural olarak, boşanma konusunda birden çok dava varsa, bunların birlikte görülmesi hem adaletli bir karar için, hem de usul ekonomisi bakımından gerekli olduğu, süresinde açılmayan karşı boşanma davasının ayrılmasına karar verilse bile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tekrar birleştirilmesine karar verilmesi gerekeceğinden, davanın ayrılmasında da usul ekonomisi ilkesi gereğince, bir yarar bulunmadığı, bu sebeplerle süresinde açılmamış olsa bile İlk Derece Mahkemesinin karşı boşanma davası hakkında tesis ettiği hükme yönelik kadının istinaf talebinin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle temyiz edilen hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre kadının diğer temyiz itirazlarıyla erkeğin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının tam kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; davacı tarafça ibraz edilen dava ve istinaf dilekçesinde de belirtildiği üzere, kadının en son 2018 yılı Haziran ayında ziyaret amacıyla ailesinin yanına gittiği, erkeğin bu süreçte eşiyle telefonda iletişim kurduğu, 2018 Ağustos ayında da yeğeninin düğünü için Malatya'ya gittiği, oradan da eşini ve çocuğunu alıp ortak haneye götürmek amacıyla eşinin yanına Adıyaman'a gittiği, ancak eşinin ailesinin ısrarı üzerine tek başına geri döndüğü, eşinin Eylül ayında da geri dönmemesi üzerine eşini ikna etmek için akrabalarını aracı olarak gönderdiğini beyan ettiği, bu şekilde en son 2018 yılı Ağustos ayında eşini ve çocuğunu alıp ortak haneye getirmek amacıyla onlarına yanına giden, 2018 Eylül ayında eşinin geri dönmesi için araya aracılar koyan erkeğin, bu tarihten önceki olayları boşanma nedeni olarak ileri sürmesine yasal olanak bulunmadığı gibi, ortada terk hukuki nedenine dayalı bir davanın da bulunmadığı, mevcut durumda, erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği halde, kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, toplanan delillerden tarafların en son Adıyaman'da bulundukları sırada aralarında çıkan tartışma sırasında erkeğin kadına hakaret ettiği, "ortak eve bir daha gelmesin, baba evinde kalsın, böyle iyiyiz" şeklinde sözlerle eşini istemediğini beyan ettiği, mevcut durumda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda evliliğin devamı sırasında eşine hakaret eden ve eşinin ortak haneye dönmesini istemediğini beyan eden erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaç bulunması, yargılama sırasındaki beyanları dikkate alınmak suretiyle çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmesine, ortak çocuğun yaşı itibariyle ihtiyaçları, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle takdir edilen tedbir nafakasının işbu karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye çıkarılmasına, karar kesinleştiğinde takdir edilen nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, boşanmaya neden olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, aynı zamanda düzenli ve yeterli geliri bulunmayan, bu anlamda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın için takdir edilen takdir edilen tedbir nafakasının işbu karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye çıkarılmasına, karar kesinleştiğinde takdir edilen nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın için 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata; ziynet talebine yönelik önceki verilen karar kesinleşmiş olduğundan kadının ziynet talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili; söz konusu gerekçenin kabul edilebilir olmadığını, tarafların bu süreçte aile birliğini yeniden tesis edemediği, bir araya dahi gelemedikleri, bu sürecin müvekkilin yaşananları affetmesi olarak değerlendirilemeyeceği, bu süreç evlilik birliğinin devamının müvekkil tarafından çekilmez hale geldiğini ortaya koyar nitelikte olduğunu, velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, kadının yaşam koşullarının çocuk ile ilgilenmesi için uygun olmadığını, köyde yaşadığını ve tarlada çalıştığını, defalarca gitmesine rağmen çocuğunun gösterilmediğini, raporun yetersiz olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, velâyet, nafaka ve tazminatlar ile reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davaların kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı-karşı davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.