"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/610 E., 2023/942 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/915 E., 2020/541 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 17.03.2018 tarihinde evlendiklerini, ortak çocuklarının olmadığını, erkeğin bağımlılık derecesinde alkol problemi olduğunu, aldığı alkolün etkisi nedeni ile koridorlarda uyuduğunu, yemek masalarında kustuğunu, çişini evin herhangi bir yerine yaptığını, çocuk olması için hastane kontrolünü kabul etmediğini, sabıkalı olduğunu daha sonra öğrendiğini, darp ettiğini, annesine gittiğinde dönmemesini istediğini, sağlığının etkilendiğini ve zona olduğunu, takıları vermediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının erkek için "neyi var ki onun bir kuru maaşı var ben onu zengin sanıyordum,..ben onu kafamda bitirdim, onunla işim bitti, istemiyorum" dediği, kadının birlik görevlerinden kaçınmak ve haksız maddî taleplerde bulunmak için evi terk ettiğini, evliliğin 3. haftasında çocuk için baskı yaptığını ve aceleye getirmeye çalıştığını, kadının ikinci, erkeğin ise ilk evliliği olduğunu, kadına karşı yanlış hareketi olmadığını, kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunarak yaşadıkları küçük yerde dedikoduya sebep olarak erkeği zor durumda bıraktığını, toplum içinde hakaret ettiğini, ailesine kötü davranarak hakaret ettiğini, ev işi yapmadığını, lüks taleplerinin olduğunu, gelirini gizlediğini, evliliğe ne maddî ne de manevî bir katkısının olmadığı gibi erkeği ve erkeğin ailesini de evin yükümlülükleri için kullandığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına ve erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin aşırı derecede alkol aldığı, bu alkolün etkisi ile evde ve kadının olduğu ortamlarda irade dışı davranışlarda bulunduğu, tanıkların yanında kadına hitaben, "aptal mısın, mal mısın" sözleriyle kadına hakaret ettiği, kadının evlilik kurumunun önemle parçalarından olan çocuk istemesine rağmen, erkeğin çocuk istemediği ve erkeğin ekonomik koşullar nedeni ile işten çıkartıldığı, kadının ise alınacak aracı beğenmediği, kafasında evliliği sildiğini söylediği, evlilikte yaşadığı sıkıntılar nedeni ile zona geçirdiği, çalıştığı hususunun kanıtlanamadığı, toplanan deliller ışığında evlilik birliği temelinden sarsılmasında kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, tarafların sosyal ekonomik durumları, gelir durumları ve mal varlıkları nazara alınarak kadının yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadına ait bir iş yeri yolmadığı, uzun yıllar ağır şartlarda ablasının yanında kuaför olarak çalıştığı, kadının kendine ait bir evi olmadığı, adına olduğu iddia edilen ev de üç kız kardeşin babalarından kalan birikimlerle ortak aldıkları ev olduğu, erkeğin kusur durumu ve mal varlığı dikkate alındığında takdir edilen tazminat ve nafaka miktarlarının çok düşük olduğu, karşı dava reddedildiği halde erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları ile vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; karşı tarafın iddialarını ispat edemediğini, delillerin takdirinde hataya düşülerek hatalı kusur belirlemesinin sonucu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, erkeğin alkolün etkisi ile irade dışı davranışlarda bulunduğu iddiasının ispat edilemediğini, kadının yeminsiz dinlenen öz kardeşinin beyanı ile erkeğe hakaret vakıasının yüklenmesinin doğru olmadığını, asıl hakaret edenin kadın olduğunu, dosyadaki deliller, tanık beyanları, karşı taraf adına kayıtlı taşınmazları dikkate alarak taşınmazları ve geliri olan yoksul konumunda olmayan karşı tarafın nafaka taleplerinin reddine karar vermesi gerekirken kabul etmesi hatalı olduğu, tam kusurlu kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığı ileri sürerek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece erkek aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "aşırı derecede alkol aldığı, çocuk istemediği" maddî vakıalarının sabit olduğu, ancak erkek aleyhine belirlenen "alkolün de etkisiyle evde ve kadının bulunduğu ortamlarda irade dışı davranışlarda bulunduğu" maddî vakıasının somut deliller ile ispat edilemediği, bu hususta dinlenen kadın tanık beyanlarının duyumlardan ibaret oldukları ve bu sebeple erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, yine usulünce dayanılmadığı halde kadına "aptal mısın, mal mısın" şeklindeki hakaretlerin erkeğe kusur olarak yüklenmesi de doğru görülmediği, buna rağmen Mahkemece kadın aleyhine belirlenen "alınacak aracı beğenmediği, kafasında evliliği sildiğini söylediği" maddî vakıalarının sabit olduğu, kadının bu belirlemeler dışında, "o kim ki ben geleceğim, asla yüzünü görmek istemiyorum, onun bana verebileceği bir şey yok, iş yerinde bunu kandırıyorlar, her şeyi kendi yaptı zannediyor, ondan alacak bir şeyim kalmadı, kuru maaşı dışında neyi var, her şey babasına aitmiş, evliliğe ne biçeceğini görmek istiyorum" diyerek küçümsediği, evliliğe maddîyatçı baktığı, ayrıca eşinin ailesini de köylü oldukları için küçümsediği maddî vakıalarının bizzat görgüye dayalı erkek tanık beyanları ile ispat edildiği halde kadına kusur olarak yüklenmemelerinin doğru görülmediği, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek kardeşleri ile uzun yıllardır bayan kuaförlüğü yapan, ailesi ile birlikte yaşayan, biri kardeşleri ile hisseli, diğeri tamamen kendisine ait iki dairesi bulunan kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarında usulsüzlük görülmemiş ise de kadının, erkeğin geliri de düşünüldüğünde boşandıktan sonra yoksulluğa düşmeyeceği, bu durumda Mahkemece, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetli görülmediği, erkek lehine maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediği gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiş, kadının tüm, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin kadının kimliğini ve eşyalarını vermeden evden atması akabinde söylediği basit kızgınlık ifadelerinin kusur olarak değerlendirmesinin hatalı olduğunu, aslında arttırılması gereken bu miktarların kaldırılmasının hatalı olduğunu, erkeğin iddialarını ispatlayamadığını, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, yoksulluk nafakası şartlarının kadın için oluşup oluşmadığı, tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.