Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6631 E. 2023/5136 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, kusur belirlemesinin ve hükmedilen tazminat miktarının doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin zina eylemine dair delillerin yeterliliği ve taraflar arasındaki kusur belirlemesinin usul ve yasaya uygun olduğu, hükmedilen tazminat miktarının da hukuka aykırılık teşkil etmediği değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/888 E., 2023/840 K.

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin belirli bir işi olmadığından huzursuzlukların baş gösterdiğini, kadının böbrek rahatsızlığına yakalandığını ve yıllarca tedavi gördüğünü, 23.06.2017 tarihinde nakil ameliyatı olduğunu, bu süreçte davalı erkek ve ailesinin kadın ile ilgilenmediğini, hiç destek de olmadıklarını, davalı erkeğin kadını aldattığını; aldattığı kadın tarafından mesajlar, fotoğraflar ve videolar gönderildiğini; davalı erkeğin bu kadının facebookta paylaştığı fotoğraflarına ve durum güncellemelerine iltifatlı yorumlar yaptığını, bu kadınla yan yana olan bir fotoğrafını facebookta profil fotoğrafı yaptığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesine göre olmadığı takdirde 166 ncı maddesi boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına,kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, davacı kadının topograf mesleğini öğrenmesinde destek olmadığını, işinden dolayı erkeği aşağıladığını, erkeğin ailesinin davacı kadının sürekli yanında olmak istediğini ancak davacı kadının onları kovarak yardımını geri çevirdiğini, facebook hesapları, fotoğraf ve videoların erkeğe ait olmadığını, fotoğraf veya videolarda olduğu belirtilen kişilerin de davalı erkek olmadığını, tarafların mutlu giden evliliğindeki en büyük sorunun erkeğin yurt dışından gönderdiği paraları davacı kadının kendi ailesine vermesi olduğunu iddia ederek ve savunarak tarafların boşanmalarına karar verilmesini ve erkek yararına 25.000,00 TL maddî tazminat ile 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.09.2020 tarih ve 2018/180 Esas, 2020/370 Karar sayılı kararı ile davalı erkeğin evlilik birliği içinde yurt dışında olduğu dönemde başka bir kadınla aldattığı, erkeğin bahsi geçen kadınla sosyal medya yazışmalarının bulunduğu, yine aynı kadınla yatakta, öpüşürken ve günlük hayatta çekilmiş fotoğrafların bulunduğu; bu fotografların tanıklarca da görüldüğünü, davalı erkeğin birlikte olduğu kadının davacıya hem mesaj attığına hem de davalı erkek ile fotoğraflarını attığına şahit olduklarını belirttiklerini, davalı erkeğin evlilik birliği içinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı;davalı erkeğin dava süresince çalıştığının ancak 2019 Kasım ayı itibariyle çalışmadığının ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, zina eyleminin sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca zina sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası ile aylık 550,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasına,kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili; manevî tazminat miktarı ile tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarının az olduğunu, erkeğin çalıştığını, yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek; yoksulluk nafakası talebinin reddi ile manevî tazminat ve nafaka miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili; davacı kadının sunduğu fotoğraf ve görüntülerdeki kişinin müvekkili olmadığını, bu hususta inceleme yapılmadığını, zina olgusunun ispatlanmadığını, tarafların evliliğindeki en büyük sorunun erkek tarafından kadına gönderilen paraların kadın tarafından kendi ailesine verilmesi olduğunu, kadının banka hesap hareketlerinin getirtilmesini talep etmelerine rağmen bu yönde araştırma yapılmadığını, erkeğin işsiz olduğunu, tazminatların ve nafakaların kaldırılması gerektiğini, fahiş miktarlarda tazminat ve nafakaya hükmedildiğini,erkeğin kusursuz olduğunu, davanın kabulünün doğru olmadığını belirterek; eksik inceleme, davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.09.2022 tarih ve 2021/23 Esas, 2022/1836 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan ön inceleme duruşmasında, uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olarak nitelendirildiği, hâkim tarafından yapılan nitelendirmeye tarafların bir itirazının bulunmadığı, tutulan tutanağı her iki taraf vekilinin de imzaladığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesi dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesince delillerin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine göre değerlendirilip karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, toplanan delillere göre davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğüne uymadığı, evlilik birliğinin davalının kusurlu hareketleriyle temelinden sarsıldığı, davacı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı erkeğin zina sebebiyle boşanma kararı verilmesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapılarak davacı kadın tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğin 2019 yılı Kasım ayı itibariyle çalışmadığı, düzenli bir gelirinin bulunmadığı dikkate alınarak davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği; ancak davalı erkeğin dosya içerisine alınan SGK hizmet dökümüne göre çalışmaya başladığı ayrıca çalışmasına engel bir rahatsızlığı bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, davalı erkeğin en azından asgari ücret düzeyinde bir gelirinin olduğu gerekçesiyle kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapılarak kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına; erkeğin kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvuruları ile kadının manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarlarına yönelik istinaf başvuruları esastan reddedilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili davanın hukuksal sebebinin zina eylemine dayalı olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması olması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin hukuksal sebebi değiştirmesine rağmen tazminatlara ilişkin hüküm kurmamasının hatalı olduğu ile tazminat ve nafaka miktarları yönünden; davalı erkek vekili ise davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 28.02.2023 tarih ve 2022/9721 Esas, 2023/780 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesinde hâkimin ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinleyeceği; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit edeceği; tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edileceği, bu tutanağın altının duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanacağı; tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütüleceği düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine göre boşanmalarına, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş; her iki taraf vekilinin de hazır bulunduğu 11.11.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında dava dilekçelerini aynen tekrar ettiklerini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesi ön inceleme duruşma tutanağının ara kararlara ilişkin bölümünün birinci bendinde davanın konusunun evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma olduğu şeklinde uyuşmazlık tespiti yapmış, ön inceleme tutanağı her iki taraf vekili tarafından imzalanmıştır. Davacı kadın vekilinin ön inceleme duruşmasındaki beyanıyla ön inceleme duruşma tutanağındaki uyuşmazlık tespiti arasında hangi hukuki sebebe dayalı olarak boşanma talep edildiği noktasında çelişki mevcuttur. O halde ön inceleme duruşma tutanağındaki bu çelişki giderilerek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı, kabule göre de; Bölge Adliye Mahkemesince yeniden boşanma hükmü kurulduğu halde boşanmanın fer'îleri hakkında açıkça karar verilmemesi doğru olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin evlilik birliği içinde yurt dışında olduğu dönemde davacıyı başka bir kadınla aldatarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, tüm kusurun davalıda olduğunu ispatladığı anlaşıldığından, davacı tarafından açılan zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulünün gerektiği; ortak çocuğun yaşı, fiilen anne yanında kalması ve anne ile birlikte yaşamak istediğini bildirmesi dikkate alınarak velâyetin takdiren davacı anneye verilmesinin uygun olduğu, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması gerektiği; tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, kusur durumu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkı elde eden davacı kadın ve velâyeti anneye verilen ve fiilen anne yanında kalan ortak çocuk yararına tedbir nafakası ile sonrasında iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği; kararın kesinleşmesinden itibaren çalışmayan, herhangi bir yerden düzenli geliri bulunmayan, boşanmayla yoksulluğa düşecek olan davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği; boşanmayla en azından eşinin maddî desteğini yitirecek olan ve boşanmaya yol açan olaylar nedeniyle kişilik hakkı ihlal edilen davacı kadını yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği; boşanmaya yol açan olaylarda tam kusurlu olan erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi gereğince davanın kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık dava tarihi itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakası ile karar kesinleştikten sonra aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 350,00 TL tedbir nafakası ile karar kesinleştikten sonra aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; dosya içerisinde zina eyleminin olduğunu gösterir hiçbir delilin olmadığını, dosyaya sunulan resimlerde görünen kişinin davalı olmadığı yönündeki itirazlarının değerlendirilmediğini, delil listesinde dayanılan banka ekstrelerinin getirtilmediğini, eksik inceleme ile verilen kararın hatalı olduğunu, maddî ve manevî tazminat miktarı fahiş olduğunu ileri sürerek; kadının boşanma davasının zina nedenine dayalı olarak kabulü, eksik inceleme, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, kusur belirlemesinin hatalı olup olmadığı ile kadın lehine hükmedilen tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesiı, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.