"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/588 E., 2023/956 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Menemen Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/384 E., 2020/355 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve kadının açtığı bağımsız nafaka davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının tedbir nafakası davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kadının kısmen kabul edilen tedbir nafakası davası yönünden istinaf başvurusunun miktar yönünden, diğer talepleri yönünden ise esastan reddine, kadının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre, temyize konu kadının açtığı bağımsız tedbir nafakası davasında, kabul edilen tedbir nafakalarının yıllık toplam miktarı 8.400,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 5.390,00 TL’nin üstünde kaldığı Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmakta ise de; miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre kadın ve ortak çocuklar için hükmedilen tedbir nafakalarının kabul edilen toplam miktarı 8.400,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Davacı-karşı davalı erkek vekilinin bağımsız tedbir nafaka davasında hükmedilen nafakalara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı erkek vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen kusur belirlemesine, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatlara yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı ve birleşen davalı erkek vekili asıl dava dilekçesinde; tarafların birçok defa boşanma aşamasına geldiklerini, çocuklar nedeniyle her defasında vazgeçtiklerini, müvekkilinin artık hiçbir şekilde evlilik birliğini devam ettiremeyeceğini, kadının ilgisiz davrandığını, ayrıca sinirli güvensiz bir yapıya sahip olup hiçbir neden yokken müvekkiline toplum içinde onur, şeref ve saygınlığını rencide edici davranışlarda bulunduğunu, kadının ailesinin etkisinde kaldığını, müvekkilini sürekli ihmal ettiğini, evlilik hayatına bir türlü adapte olamadığını, ayrıca erkeğin isteklerinin daima müvekkilinin maddî durumunu aşan, maddî açıdan müvekkilini zora sokacak isteklerde bulunduğunu, her fırsatta müvekkilini başka erkeklerin gelirleriyle kıyasladığını ve her tartışmada müvekkilini rencide ettiğini, müvekkilinin bu evliliğin yürümesine dair hiçbir inancının kalmadığını, tarafların ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede sarsıldığını, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı ve birleşen davalı erkek vekili kadının açtığı birleşen tedbir nafakası davasına verdiği cevap dilekçesinde; Davacının müvekkili lehine açmış olduğu haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin başa bir kadına aşık olduğu ve evi terk ettiği iddiasının asılsız olup müvekkili açısından çirkin, onur kırıcı ve çıkarcı bir iddia olduğunu, müvekkilinin davacı ve davacının ailesi yüzünden birçok defa tartıştığını, davacı tarafın sürekli gerginlik çıkardığını, davacı tarafın ailesinden kopamadığını, her fırsatta ailesini eşine tercih ettiğini ve birçok defa müvekkilini ailesinin önünde küçük düşürdüğünü, davacının müvekkilini aile konutuna çağırmadığı gibi senden boşanmam, seni rahat bırakmam, huzur vermem, benim nafakamı ödeyeceksin şeklinde müvekkilini sürekli kışkırttığını, davacının kendi keyfi harcamalarına ödenek olarak nafakayı gördüğünü, müvekkilinin 2.988,00 TL geliri olduğunu, bu nedenle davacının bahsettiği maaş tutarının nafaka miktarını arttırmak için gerçeğe aykırı ortaya atıldığını, talep edilen nafaka miktarının müvekkilinin maddî durumu dikkate alındığında fazla olduğunu, maaşından başka hiçbir gelirinin bulunmadığını, her ay ödediği kredi borçlarının olduğunu, izah edilen nedenlerle davanın reddine, aksi kanaatte ise nafaka miktarının indirilerek ekonomik şartlara uygun hale getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı ve birleşen davacı kadın vekili cevap ve karşı boşanma dava dilekçesinde; erkeğin esrar kullanımı nedeniyle taraflar arasında tartışma ve kavgalar olduğunu, erkeğin bu kötü alışkanlığından vazgeçemediğini, diğer iddialarının da gerçek dışı olduğunu, evlilik süresi içinde erkeğin müvekkilinin ailesine ve müvekkiline karşı sayısız saygısızlıklar yaptığını, her fedakarlığı gösteren kadının evlilik birliğinin devam için çabalamış ise de erkeğin evi terk edip gittiğini, eve döneceği umuduyla boşanma davası açmadığını ayrıca eve dönmesi için yaptığı her çağrıya olumsuz yanıt aldığını, müvekkilinin aylardır çocukları ile de görüşemediğini, erkeğin evliliğin başından bu yana uyuşturucu madde kullandığını, müvekkiline sistematik olarak sözlü şiddet uyguladığını, müvekkiline hakaretler ettiğini, ayrıca erkeğin bir başka kadın ile gönül ilişkisi bulunduğunu, açıklanan nedenlerle adli yardım taleplerinin kabulü ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, dava süresince kendisi için 500,00 TL ve ortak çocuk ... için 450,00 TL, ortak çocuk ... için 350,00 TL olmak üzere toplam 1.300,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı ve birleşen davalı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; erkeğin 20.08.2017 tarihinde başka bir kadına aşık olduğunu, bu kadının da bir çocuğunun olduğunu ve artık onlarla yaşayacağını belirterek evi terk ettiğini, müvekkilinin davalıyı aradığında ise müvekkilini aşağıladığını, hakaretler ettiğini, erkeğin başka bir kadın ile gönül ilişkisinin olduğunun herkesçe bilindiğini, müvekkilinin defalarca eve dönmesi için erkeği eve çağırdığını ancak eve dönmediğini, ortak çocuklardan ...’un küçük olduğunu, bu nedenle sürekli anne bakımına muhtaç olduğunu, müvekkilinin bu nedenle çalışamadığını, geçimini ailesinin ve komşularının yardımları ile karşıladığını, erkeğin tır şoförü olarak çalıştığını, müvekkilinin çektiği maddî zorluklar nedeniyle işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, müvekkilinin adli yardım talebinin kabulü ile müvekkili için aylık 500,00 TL ve ortak çocuk ... için 450,00 TL, ortak çocuk ... için 350,00 TL olmak üzere toplam 1.300,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğin köyüne gitmek istemediği bu nedenle erkeğin köyüne gidildiğinde huzursuzluk çıkardığı, erkeği ve ailesini küçük düşürücü şekilde beyanlarda bulunduğu, eşiyle tartıştığı zaman erkeğe hakaret ettiği, tarafların erkeğin köyünde yaşadığı dönemde erkeği maddî olarak zarara uğratmak amacıyla erkeğin hayvandan sağıp getirmiş olduğu sütleri çöpe döktüğü, elindeki parayı gereksiz şeylere harcadığı, erkeğin ise başka bir kadınla ilişkisinin olduğu, evi terk ettiği, evi terk ettikten sonra kadının ve çocuklarının maddî ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadına hakaret ettiği, bunun yanında uyuşturucu kullandığına dair iddialar doğrultusunda adli sicil kaydı sorgulanmış, iddiaların aksine uyuşturucu kullandığına dair herhangi bir suç kaydına rastlanılmadığı, kadının bu yöndeki iddiası sübut bulmadığı, annenin ortak çocukların velâyetlerini alma ve sürdürme konusunda daha istekli olduğu, ortak çocukların velâyetlerini alabilecek ve sürdürebilecek düzen içerisinde bulunduğu, erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu; kadının birleşen bağımsız tedbir nafakası davası yönünden ise erkeğin ortak haneyi terk ettiğinin sabit olduğu, erkeğin ortak haneyi gerekçe olmadan terk ettiği, erkeğin dosya kapsamında birlikte yaşamaktan kaçınmasını haklı bir sebebe dayandıramadığı, cevap dilekçesindeki savunmalarını delillendirip ispatlayamadığı gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlamak üzere tarafların ortak çocukları için ayrı ayrı aylık 300,00 TL 'den toplam 600,00 TL iştirak nafakasına, kararın kesinleşmesi tarihinden başlamak üzere, kadın yararına aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ile 8.000,00 TL maddî tazminat ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının birleşen bağımsız tedbir nafakası davasının ise kısmen kabulü ile birleşen davada daha önce kadın yararına takdir edilmiş olan 200,00 TL tedbir nafakası ile ortak çocuklar için ayrı ayrı takdir edilmiş olan 250,00 TL tedbir nafakası olmak üzere toplamda 700,00 TL tedbir nafakasının birleşen dava tarihinden başlamak ve kararın kesinleşmesi tarihine kadar devam etmek üzere (tahsilde tekerrüre sebebiyet vermeyecek şekilde) her ay davalı erkekten alınarak kadına verilmesine,
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı ve birleşen davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, asıl ve birleşen davada nafaka takdir ve miktarları ile maddî ve manevî tazminat takdiri ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş, erkek 22.02.2021 tarihli dilekçesinde açıkça; boşanma hükmüne karşı herhangi bir istinaf talebi olmadığından kararın boşanma yönünden kesinleştirilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı ve birleşen davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü, maddî tazminat miktarı ile iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadına, eşini maddî olarak zarara uğratmak için getirdiği sütleri çöpe döktüğü, gereksiz harcamalar yaptığı gerekçesiyle kusur verilmiş ise de; iddia edilen bu olayların tarafların evliliklerinin fiilen sona ermesinde çok önce Kırkağaç'ta yaşadıkları dönemde gerçekleştiği, bu tarihten sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam ettiği anlaşılmakla, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan bu eylemler nedeniyle kadına kusur verilmesi doğru görülmediği, diğer kusurların ispat edildiği, erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, erkek tarafından Mahkemece verilen boşanma hükümleri açıkça istinaf kapsamı dışında bırakıldığından kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmünün usulen kesinleştiği, kendisini vekil ile temsil ettiren erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, kadın ve ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakalarının ayrı ayrı yıllık toplam miktarı itibarıyla Mahkeme kararı kesin olduğu, erkeğin belirlenen kusurlu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kadının manevî tazminat miktarı yönünden istinaf itirazının bulunmaması da gözönüne alınarak kadın yararına takdir edilen manevî tazminat miktarı yüksek olmayıp, indirilmesi gerekmemekte ise de; maddî tazminat miktarının az olduğu, kadının eşit ya da ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, böylece boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, bu nedenle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, velâyetleri annelerine verilen ortak çocuklar lehine iştirak nafakası takdirinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, küçüklerin ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kısmen kusur belirlemesi, maddî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk ... lehine aylık 450,00 TL, ortak çocuk ... lehine aylık 350,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı ve birleşen davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı ve birleşen davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; nafaka ve tazminat hususundaki değerlendirmelerin ve hükümlerin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, boşanmada kusuru bulunmayan müvekkilin öncelikle tedbir nafakası sebebi ile yoksullaşmasının sağlandığını, akabinde nafaka için gerekli olan kusur şartı göz ardı edilerek kadın lehine nafakaya hükmedildiğini, nafaka şartları değerlendirilecek olursa kusuru olmayan müvekkilin tedbir nafakası dahi ödemesi hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, yasaya ve gündelik yaşama aykırı nafaka ve miktarına da itiraz ettiklerini, müvekkil aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka ve vicdana aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tedbir nafakaları, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasında kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tarafların reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin bağımsız tedbir nafaka davasında hükmedilen tedbir nafakalarının miktarlarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.