Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6659 E. 2024/4977 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, nafaka miktarları, maddi ve manevi tazminat taleplerinin uygunluğu ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/679 E., 2023/719 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/191 E., 2021/786 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının eşi ve çocuklarına kötü davrandığını, şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, küstüğü ve eve geç geldiğini, müşterek hanede misafir gibi yaşadığını, eşi ve çocuklarını maddî sıkıntıya soktuğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ... için aylık 2.000,00 TL, ... için aylık 1.500,00 TL, ... için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, yasal faizi ile birlikte 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminat ile müşterek hanenin müvekkiline tahsis edilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının eşine küstüğünü, davacının maddî durumunun iyi olduğunu, bu yöndeki iddialarının da doğru olmadığını, davacının çocukları bayramda eşi ve ailesi ile görüştürmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini, boşanmaya karar verildiği taktirde çocukların velâyetlerinin babaya verilerek, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında uzun yıllardır anlaşmazlıklar olduğu, bu nedenle davacının daha önceden baba evine birkaç kez gittiği, Türkiye'ye döndükten sonra da anlaşmazlıkların devam ettiği, tarafların aynı evde ayrı odalarda yaşadıkları, kök aile sorunları yaşadıkları, davacının davalının ailesini eve kabul etmediği, davalının kardeşinin düğününe katılmadığı, aralarındaki fikir ayrılıkları nedeniyle tartışmaların sürekli yaşandığı, tarafların aynı evde ayrı ayrı yaşadıkları, daha önce de aile danışmanına gittikleri, ancak görüşmelerini düzenli bir şekilde devam ettiremediği, ebeveynler arasındaki çatışmanın çocuklara da yansıdığı ve çocukların bu durumdan olumsuz olarak etkilendikleri, her iki tarafın da evlilik birliğini sürdürmek istemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, ortak çocukların velâyet haklarının davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklardan ... için aylık 1.000,00 TL, ... için aylık 1.000,00 TL, ... için aylık 350,00 TL tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra belirlenen nafakaların iştirak nafakalarının davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine, davacı için talep edilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, kendisinin tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, ortak çocuklar için hükmolunan nafakaların miktarları ile özgüleme talebi hakkında hüküm kurulmamasına yönelik istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının eşinin ailesine soğuk ve mesafeli davrandığı, davalı erkeğin ise, tartışma sırasında eşinin üzerine yürüdüğü, ortak çocuklara karşı ilgisiz olduğu ve onlara duygusal şiddet uyguladığı, gerçekleşen bu duruma göre; evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda davalı erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi isabetsiz olduğun, davacı kadın yararına dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerektiği, davacı kadının aşamalarda yoksulluk nafakası istemi bulunmamakta olduğu durumda yoksulluk nafakası yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekirken, bu yönden "ret" hükmü kurulması doğru olmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının az olduğu, evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü ile az kusurlu olan tarafa uygun miktarda maddî ve manevî tazminat ödemekle sorumlu tutulması gerekirken, dosya kapsamına aykırı gerekçelerle kadının, koca ile aynı oranda kusurlu görülmesi ve tazminat isteklerinin bu sebeple reddedilmesi doğru bulunmadığı, ilk derece mahkemesince 17.12.2019 tarihli ara karar ile müşterek konutun davacı ve ortak çocuklara tahsisine karar verilmiş olup, kadının davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmiş, taraflar arasındaki evlilik birliği bu boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte sona ermiş, eşlerin birbirlerine karşı evlilik birliğinden doğan bakım yükümlülükleri de kendiliğinden ortadan kalkmış olması nedeniyle eldeki davada bu aşamada TMK’nın 169 uncu maddesi kapsamında alınabilecek bir önlem söz konusu olmadığından, davacı kadının bu yöne değinen istinaf talebinin de esastan reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, dava tarihinden başlayıp boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası takdirine, kadının yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... için aylık 2.000,00 TL, ... için aylık 1.500,00 TL, ... için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, 225.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile davacı lehine hükmedilen tedbir nafakası usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı kadın vekili katılma yoluyla; nafaka ve tazminat miktarları ile yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı,yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.