"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/685 E., 2023/950 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/45 E., 2022/49 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan asıl ve birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü yönünden kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı birleşen boşanma davasının kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı-davalı kadının temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı kadın vekilinin erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davalı-davacı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları, davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evliliğin başından beri kayınvalidenin yanında yaşadıklarını, erkeğin annesinin sürekli olarak erkeği etkilediğini, evliliğe müdahale ettiğini, erkeğin, kadının sosyal hayatını kısıtladığını, kadının ablasıyla, kuzenleriyle görüşüp gezmesine izin verilmediği, erkeğin akrabasına sağdıç olmak istediğini, annesinin de onu desteklediğini ancak kadının eşinin sağdıç olmasını istemediğini, kadına eşi ve annesinin psikolojik baskı uyguladığını, erkeğin ailesi ile eşi arasında denge kuramadığını, erkeğin annesinin iki tarafın yakınlarının da olduğu ortamda kadının gitmesini istediğini, çocuğu elinden alındığını, kayınvalidenin, oğlunu yeniden evlendireceğini söylediğini,kadının kafasını dinlesin diye aile fertleriyle gönderildiğini, sonrasında arayıp sorulmadığını, kayın validesinin kadının akrabalarına " kızınızı istemiyorum, o gelirse ben giderim " diye söylediğini, erkeğin kadını arayıp sormadığını, konuşmak için bir araya gelindiğinde kadına ailesiyle görüşmemesini şart koştuğunu iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk için aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, tahkikat safhasında nafakalara sonraki yıllarda üfe artışının yansıtılması da talep olunmuştur.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin anne ve babasıyla aynı evde yaşamadıklarını, bağımsız konutlarının olduğunu, erkeğin ailesi ile aynı binada oturduklarını, erkeğin ailesinin taraflara maddî destekte bulunarak tarafların evinin elektrik, su, doğalgaz faturalarını, hatta gelininin telefon faturalarını ödediğini, erkeğin maaşı yeterli olmadığından
Evin ihtiyaçlarının erkeğin babasının kredi kartından karşılandığını, kadının her tartışmayı kendi annesine bildirdiğini, evliliğe müdahale etmesine neden olduğunu, tarafların son tartışmalarının dayısının oğluna sağdıç olma isteğini kadının kabul etmemesi olduğunu, kadının babasını aradığını, gelip almasını söylediğini, çocuğunu bırakıp ailesinin yanına gittiğini, 1 hafta sonra çocuğu aldığını, kadının ayrılık döneminde müşterek çocukla müvekkilinin görüşmesine engel olduğunu, erkeğin yengesine whatsapp'tan hakaret mesajları attığını, kadının evlilik süresince 4-5 kez evi terk ettiğini, aşağıladığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ailenin ekonomik yönden erkeğin ailesine bağımlı olduğu, bu durumun aile içerisine yansıdığı, tarafların müşterek konutunun seçiminde erkeğin ailesinin söz sahibi olduğu, tarafların evliliğin başında oturdukları konut aynı sokak içerisinde olmasına rağmen erkeğin ailesiyle aynı binada boşalan daireyi başlangıçta kadının ağlayıp karşı çıkmasına rağmen kayınpederin ikna etmesi ile kiralandığı, dosyaya sunulmuş gezi fotoğraflarında dahi tarafların çekirdek aile olarak bulunmayıp, erkeğin ailesiyle birlikte tatil ve gezi yapıldığı, davalı birleşen dosyanın davacısı erkeğin, ailesinin etkisinde kalarak eşine baskı yaptığı, eşinin ailesinin gelmesinin pek istenmediği, erkeğin de onlara gitmek istemediği, en ufak tartışmada kadının ailesine " alın kızınızı " diye söylendiği, taraflar arasında bu şekilde 3-4 kez 1 hafta, 10 gün süreli ayrılıkların yaşandığı, son ayrılıkta davalı erkeğin eşinin düşüncesini sormayıp ikna etmeden kuzenine düğününde sağdıç olduğu, çıkan tartışmada kadının kafasını dinlesin diye çocuğu elinden alınarak ailesine gönderildiği, akabinde arayıp sorulmadığı, araya girenlere kadını istemediklerini bildirdikleri,erkeğin annesinin oğlunu yeniden evlendireceğini söylediği " o gelirse, ben giderim " diye söylediği, davalı erkeğin eşine değer ve önem vermediği, korumadığı ağır kusurlu olduğu, kadının ise aile içerisindeki tüm tartışmaları kendi ailesine yansıttığı, onların müdahalesine açık hale getirdiği, kadının annesinin de yapıcı davranmadığı, damadına ve damadının annesine onların gıyabında " şerefsiz " dediği, kadının annesi ve eşi arasındaki dengeyi kuramadığı, bu nedenle az kusurlu olduğu gerekçesi ile açılan asıl ve birleşen boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl TUİK tarafından yayınlanan ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tazminat miktarları, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğunu belirterek,kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı- davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kadının ağır kusurlu olduğunu, evi kadının terk ettiğini, hakaret ettiğini, asıl boşanma davasının kabulüne ve kadın yararına yoksulluk nafakasına, tazminatlara hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, miktarların da yüksek olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, çocuk ve kadın yararına kabul edilen nafakalar ve miktarları, kabul edilen tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek,kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları, birleşen boşanma davasının kabulü yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı- davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, çocuk ve kadın yararına kabul edilen nafakalar ve miktarları, kabul edilen tazminat miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlikte kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulünün usul ve kanuna uygun olup olmadığı, çocuk ve kadın yararına hükmedilen nafaka miktarları ile tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı- davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı- davalı kadın vekilinin erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakası miktarı ile maddî tazminat miktarları yönünden KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının, iştirak nafakası miktarı ile maddî tazminat miktarı yönlerinden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
4.Davalı- davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.