Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6681 E. 2024/841 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı eşin evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazın satışından kaynaklı katılma alacağı ve tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı eşin, cevap dilekçesini ıslah etmesine rağmen mahkemenin ıslah dilekçesini göz ardı ederek hüküm kurması usule aykırı görülerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1566 E., 2022/695 K.

Taraflar arasındaki katılma alacağı ile tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunu esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden kaldırılan hüküm hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 14.02.2024 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı eşinin Mayıs/2011 tarihinde evi terk ettiğini, bu tarihten beri ayrı yaşadıklarını, davalı eşin müteahhit olduğunu, 6153 ada 5 parsel 10 nolu bağımsız bölümün ortak konut olduğunu, davalı eşin kötüniyetli olarak aleyhine yapılan takiple taşınmazın ihale yoluyla devredildiğini, müvekkilinin katılma alacağı olduğunu, taşınmazın icra dosyasında değerinin 430.000,00 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek; müvekkilinin mal rejiminin tasfiyesine yönelik olarak 6153 ada 5 parsel 10 nolu bağımsız bölüm nedeniyle 215.000,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; muvazaalı takip sonucunda davalı eş adına kayıtlı aile konutu şerhli taşınmazın ihale ile satılarak davalı ... B. adına tescil edildiğini, müvekkili ile davalı eşinin Mayıs/2011 tarihinden beri ayrı yaşadıklarını, tedbir nafakasının artırılması için dava açıldıktan sonra muvazaalı olarak davalı eş adına takip başlatıldığını, takipte gerçek borç ilişkinin olmadığını, davalıların danışıklı hareket ettiğini, takip alacaklısı olan Ramazan B.'in ihale ile taşınmazı edindikten sonra bakiye alacağından feragat ettiğini, aile konutunun satışını yapabilmek için muvazaalı olarak takibin yapıldığını ileri sürerek; Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2014/529 Esas sayılı takibine dayanak senedin ve takibin muvazaalı olduğunun kabulü ile takibin iptalini; iptal edilen takip üzerinden yapılan ihale suretiyle muvazaalı takip alacaklısı adına geçen 6153 ada 5 parsel 10 nolu bağımsız bölümün tapusunun muvazaa nedeniyle iptali ile davalı ... Y. adına tescilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Y. vekili cevap dilekçesinde; taşınmaz her ne kadar evlilik birliği içinde müvekkili adına tescil edilmiş ise de, taşınmazın evlilik öncesi inşaat firmasından 28.05.2009 tarihinde edinildiğini, iskan işlemlerinden sonra tescilin yapıldığını, taşınmazın edinme bedelinin 15.05.2009 ve 18.05.2009 tarihlerinde ödendiğini, taşınmazın mal kaçırma amacıyla takip yapıldığı iddialarının doğru olmadığını, muvazaalı devir yapılmadığını ileri sürerek; davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... Y. birleşen davaya cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğunu, kendisinin müteahhit olduğunu, işleri nedeniyle gerek bankalardan gerek şahıslardan borç aldığını, kendi adına olan diğer taşınmazların da ipotekli olduğunu, diğer davalıdan aldığı borç nedeniyle aleyhine takip yapıldığını, icra takibi sonucunda borca mahsuben taşınmazın ihale ile satın satıldığını, takibin muvazaalı olmadığını, bakiye alacak için de başka bir taşınmazını diğer davalıya devretmeyi taahhüt ettikten sonra bakiye alacaktan feragat edildiğini, davacının iyiniyetli olmadığını ileri sürerek; davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı ... B. vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğunu, icra takibi sonucunda müvekkilinin borca mahsuben taşınmazın ihale ile satın alındığını, takibin muvazaalı olmadığını, davacı ile diğer davalının alacaklılardan mal kaçırmak için muvazaalı işlemlerde bulunduklarını, diğer davalının müvekkiline başka bir taşınmazı devretmeyi taahhüt ettikten sonra bakiye alacaktan feragat edildiğini, davacının iyiniyetli olmadığını, tapu kaydının iptal edilmesinin mümkün olmadığını, muvazaalı olarak devir yapıldığı kabul edilse bile davacının alacağını alabilmesi için haciz ve satışını isteyebilmesine karar verilebileceğini, davacının da katılma alacağı istemediğini ileri sürerek; davanın reddini savunmuştur.

4. Davalı ... Y. vekili ıslah edilen asıl ve birleşen davaya cevap dilekçesinde; taşınmazın evlilik öncesi inşaat firmasından 28.05.2009 tarihinde edinildiğini, iskan işlemlerinden sonra tescilinin yapılacağı yönünden anlaşma yapıldığını, taşınmazın edinme bedelinin 15.05.2009 ve 18.05.2009 tarihlerinin çalışanı tarafından banka yoluyla gönderildiğini, kalan kısmın da arsa takası ile karşılandığını, taşınmazın evlilik birliği içinde oluşan borçlar nediyle yapılan takip üzerinde icra yoluyla satıldığını, alacak hesaplanırken borçların da düşülmesi gerektiğini, mal kaçırma amacıyla takip yapıldığı iddialarının doğru olmadığını, muvazaalı devir yapılmadığını ileri sürerek; asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl davanın katılma alacağı, birleşen davanın muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası olduğu, davalı tarafından sunulan daire satış sözleşmesinin resmi evrak olmadığı, taraflar arasında düzenlenebileceği, davalının cevap dilekçesinde taşınmazın 100.000,00 TL'ye alındığını savunduğu, sonraki aşamalarda taşınmazın başka bir taşınmazla takas edildiğine yönelik beyanlarının savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu, davalının evlilik öncesi ödeme yaptığının ispatlanamadığı, taşınmazın keşif tarihindeki değerinin 450.000,00 TL olduğu, yarısı oranında 225.000,00 TL davacının katılma alacağı olduğu, ancak davacının 215.000,00 TL alacak talebinin olduğu; davacının taşınmazın muvazaalı olarak mal kaçırma amacıyla devredildiğine yönelik iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle; davacının tapu iptali ve tescil davasının reddine, davacının katılma alacağı davasının kabulüyle talepten fazlaya hüküm verilemeyeceğinden 215.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... Y. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 17.03.2015 tarihi itibariyle alacağa faiz hükmedilmesi gerektiğini; birleşen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, takibin muvazaalı olduğunu, davalılar arasında muvazaanın var olduğunun dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillerle sabit olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... Y. vekili istinaf dilekçesinde; katılma alacağına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tasfiye anında mevcut bulunmayan bir taşınmazla ilgili olarak katılma alacağı hesaplandığını, davacının katılma alacağını azaltma kastıyla yaptığı bir gelirinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin iradesi dışında ve evlilik birliğinden kaynaklı borçlar nedeniyle taşınmazın cebri icra yoluyla satıldığını, mahkemece cevap dilekçelerinin ıslah edilmiş olduğu hususunun gözden kaçırıldığını, taşınmazın mevcut satış sözleşmesi, tanık beyanları ve ödeme dekontlarından satış bedelinin tamamının evlilik öncesi ödendiğini, dolayısıyla taşınmazın müvekkilinin kişisel mal olduğunu, taşınmazın pasif kaydının katılma alacağı hesaplanırken düşülmediğini, birleşen tapu iptal davasının reddine karar verilirken lehlerine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre davacı kadının katılma alacağı talebinin kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunduğu, davalı ... Y.'nin dava konusu taşınmazın kişisel mal niteliğinde olduğunu somut delillerle ispatlayamadığı; katılma alacağında, malların kural olarak tasfiye anındaki sürüm (rayiç) değerlerinin hesaba katılacağı, karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi uyarınca aile konutu ile ilgili hak sahibinin konutun kaybedilmesi sonucunu doğuran tasarruf işlemlerinin diğer eşin açık rızasına bağlı olduğu, olayda aile konutu ile ilgili bir tasarruf işleminin bulunmadığı, davalı ... B. tarafından davalı ... Y. aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin kesinleşmesi üzerine davalı ... Y.'ye ait aile konutu şerhi bulunan taşınmaza haciz konularak taşınmazın boşanma davası sırasında ihale yoluyla satıldığı, icra takibinin kambiyo senedine dayandığı, kambiyo senetlerinde içerdikleri hak temelindeki borç ilişkisinden bağımsız nitelikte olduğu, senet iptal edilmedikçe buna dayanan icra takibinin iptaline ve dolayısıyla tapu iptal ve tescile karar verilemeyeceği, senet muvazaalı bir borç ilişkisine dayanıyor olsa bile iptal edilmedikçe geçerliliğini sürdürdüğü, davacı tarafından senedin muvazaa nedeniyle iptal edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi tarafından birleşen davanın reddine karar verilmesinin netice itibariyle doğru olduğu, ancak birleşen davanın dava değerinin 215.000,00 TL olarak gösterildiği halde davalı ... Y. yararına maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu, davalı ... B.'in bu konuda istinafı bulunmadığından lehine hükmedilen maktu vekâlet ücretinin geçerli kalacağı gerekçesiyle; taraf vekillerinin asıl davaya yönelik istinaf başvuruları ile davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine, davalı vekilinin birleşen davada vekâlet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesinin (8) nolu hüküm fıkrasının tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına, yerine 'davalı ... Y. lehine birleşen davada 23.500,00 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline, davalı ... B. Lehinde de birleşen davada 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı tahsiline' karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... Y. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... Y. vekili temyiz dilekçesinde; karar gerekçesinin dosya ile örtüşmediğini, tasfiye anında taşınmazın mevcut olmadığını, katılma alacağını azaltma amacıyla yapılan bir devir olmadığını, cevap dilekçesinin ıslah edildiğini, ancak Mahkemece bu hususun gözden kaçırıldığını, ıslah dilekçesiyle savunmanın değiştirilebileceği, genişletilebileceği hususunun dikkate alınmadığını, mevcut satış sözleşmesi, tanık beyanları ve ödeme dekontlarından satış bedelinin tamamının evlilik öncesi ödendiğinin ispatlandığını, taşınmazın tapu tescili evlilik sonrası gerçekleşmiş ise de satış işleminin evlilik öncesinde gerçekleştiğini ve tamamlandığını, bu hususu tanık beyanlarıyla ispatladıklarını, taşınmazın tapu tescilinin evlilik sonrası yapılmasının sebebinin arsa sahibinin müteahhit firma ile arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca iskan şartı ile bıraktığı son daire olmasından kaynaklandığını, taşınmazın pasif kaydının katılma alacağı hesaplanırken düşülmediğini belirterek kararın bozulması talep etmiştir.

2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 17.03.2015 tarihi itibariyle alacağa faiz hükmedilmesi gerektiğini, kaldı ki hükme esas alınan bilirkişi raporunun İlk Derece Mahkemesi karar tarihinden yaklaşık üç yıl önce alındığını, usule aykırı dinlenen davalı tanık beyanlarının hükme esas alınmayacağını; birleşen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, hukuki nitelendirme hakime ait olduğunu, dava dilekçesinde takibe dayanak senedin geçersiz olduğunun kabulü ile tapu iptali ve tescil talep edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince senedin iptal edilmedikçe geçerliliğini koruduğuna yönelik gerekçesinin hatalı olduğunu, tarafların Mayıs/2011 tarihinden beri fiilen ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin bu nedenlerle davalı ... Y. aleyhine tedbir nafakası talepli dava açtığını, Adana 4. Aile Mahkemesinin 2011/630 Esas 2012/563 Karar sayılı kararı ile müvekkili lehine tedbir nafakası bağlandığını, müvekkili tarafından daha sonra Adana 8. Aile Mahkemesinin 2013/676 Esas sayılı dosyası ile tedbir nafakasının artırılması davası açıldığını, bu dava açıldıktan sonra tapu iptal ve tescil davasına konu Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2014/529 Esas sayılı takip dosyasının açıldığını, takipte gerçek borç ilişkisinin bulunmadığını, bu hususun takip talebiyle sabit olduğunu, davalıların danışıklı hareket ettiğini, davaya konu aile konutu şerhli taşınmazın takip alacağı hususuna ihale yoluyla geçtiğini, taşınmaz takip alacaklısı adına geçince takip alacaklısının muvazaalı takibin bakiye alacağından feragat ederek takibin infaz edildiğini, davalılar arasında muvazaanın var olduğunun dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillerle sabit olduğunu, muvazaa nedeniyle senedin, takibin, tasarrufun, tapunun iptalini talep ettiklerini belirterek kararın bozulması talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı, ıslah, hukuki nitelendirme, görevli mahkeme, değer, faiz, tasfiyeye dahil edilecek mallar, kişisel mal savunması, muvazaa ve ispat noktasında toplanmaktadır. Asıl dava, katılma alacağı; birleşen dava, iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 2 nci maddesi, 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 114 ve 115 inci maddesi, 141 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi 194 üncü maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 232 nci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. 6100 Sayılı Kanun'un 141 nci maddesinin birinci fıkrasında ''... Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. ...', aynı maddenin ikinci fıkrasında da '... İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır. ...' şeklinde, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı ile istinası düzenlenmiştir.

2. 6100 sayılı Kanun'un 176 ve devamı maddelerinde de ıslah müessesi düzenlenmiş olup düzenlemelere göre taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve ıslahın bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı düzenlenmiştir (6100 sayılı Kanun md. 176/1, 179/1).

3. Somut olayda, Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, davalı ... Y. vekilinin cevap dilekçesini ıslah ettiği, Mahkemece işbu ıslah dilekçesi ile ıslahın iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnası olduğuna ve ıslahın teşmil edeceği noktadan itibaren usul işlemlerinin yapılmamış sayılacağına yönelik kanuni düzenlemeler göz ardı edilerek karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davalı vekilinin sunduğu ıslah edilen cevap dilekçesi davacıya tebliğ edilerek dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tahkikat aşamasına geçilmesi, gösterilen deliller toplanıp birlikte değerlendirerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah edilen cevap dilekçesi göz ardı edilerek karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.