"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/14 E., 2023/16 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile karşı taraf davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; 12949 ada 2 parsel sayılı taşınmazın edinme bedelinin tamamına yakınının müvekkilinin ziynet eşyaları ile karşılandığını, taşınmazın önce davalının annesinin adına tescil edildiğini, daha sonra davalının annesinin sanki kendisine ait bir taşınmazmış gibi muvazaalı olarak davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini belirterek; şimdilik 20.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve etmiştir.
2.Davacı kadın vekili 05.12.2018 tarihli dilekçesinde; talep miktarını yükselterek; fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 2.206.000,00 TL'nin işlemiş faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın müvekkilinin annesi tarafından alındığını, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.05.2015 tarih ve 2011/845 Esas, 2015/433 Karar sayılı kararı ile, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddi ile, karar kesinleştikten sonra dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.12.2015 tarih ve 2015/17226 Esas, 2015/21547 Karar sayılı kararı ile, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş şekline göre davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan değer artış payı ve artık değere katılma alacağı istemine ilişkin olduğu, görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu, Mahkemece, taraf delilleri eksiksiz olarak toplandıktan sonra uyuşmazlığın esasına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 07.12.2018 tarih ve 2016/157 Esas, 2018/1168 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın dava dışı .... adına kayıtlı iken 14.04.2008 tarihinde yapılan sözleşme ile davalı adına tescil edildiği, davacının bu taşınmazla ilgili inanç sözleşmesinden kaynaklı muvazaalı devir iddiası olduğu, davacının bu iddiasına yönelik dosyaya herhangi bir yazılı belge sunmadığı, Mahkemece davacı tarafa sözleşmenin iptali yönünde ek dava açması hususunda süre verildiği ancak davacı tarafın ek dava açmayacaklarını, taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında değerlendirilmesini istediği; dava dışı .... tarafından oğlu davalı adına yapılan işleminin sonrası taşınmazın davalının kişisel malı niteliğinde olduğu, davacının katılma alacağı olmadığı, inançlı işlem iddiasını da kanıtlayamadığı gerekçesiyle; davanın reddine yönelik verilen karara karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarih ve 2019/1098 Esas, 2021/3188 Karar sayılı kararı ile, davanın artık değere katılma alacağı istemine ilişkin olduğu, bir eşin çalışmasının (emeğinin) karşılığın olarak edindiği malvarlığının edinilmiş mal olduğu, ölünceye kadar bakma akdi sonucu edinilen edinimlerin de bu kapsamda edinilmiş mal olduğu, ölünceye kadar bakma akdinin tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olup bakım borçlusunun ölene kadar bakmak, bakım alacaklısının ise sözleşmeye konu malı bakım alacaklısına devretme taahhüdü altında olduğu, bakım süresinin bir kısmının mal rejimi içinde bir kısmının ise mal rejiminin dışında geçmesi durumunda ise kıdem tazminatına benzer bir hesaplama yöntemi ile mal rejimi dışındaki sürenin karşılığına denk gelen malvarlığı bölümü kişisel mal, mal rejimi devamı sürecindeki bakım süresine denk gelen malvarlığı bölümü ise edinilmiş mal kabul edilerek oranlama yapılması gerektiği; tasfiye konusu taşınmazın evlilik birliği içinde eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 14.04.2008 tarihinde davalı eşe annesi tarafından tapuda ölünceye kadar bakım akdi karşılığı devredildiği, tasfiyeye konu taşınmazın evlilik birliği içinde başlayan ve boşanma davasından sonra da devam eden bakım borcu karşılığında edinilmiş, yani taşınmazın karşılığı olan edim (bakım borcu) boşanma davasından sonra da devam ettiği; o halde, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığı tarih ile edimin devam ettiği boşanma dava tarihinden sonraki/bakım alacaklısının vefat ettiği tarihler, evlilik birliği içindeki süreler dikkate alınarak, edimin tamamının süresinin evlilik birliği içindeki edim süresine oranı belirlenerek, bu oran ile taşınmazın tasfiye (bozma ile güncelliğini yitireceğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) tarihi itibariyle sürüm değeri çarpılmak suretiyle bulunacak artık değerin yarısı üzerinden davacının katılma alacağı hesaplanması gerektiği belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının annesi 12.04.1935 doğumlu olup boşanma dava tarihihde 77 yaşında olduğu, Türkiye Hayat Annüite Tablosu (TRHA 2010) göre muhtemel 8,51 yıl ömrü bulunduğu, ancak bu süre geçtiği ve davalının annesinin halen yaşadığı, TRHA 2010 göre muhtemel 4,20 yıl ömrü bulunduğu, boşanma dava tarihinden sonra muhtemel ömrünün 3715 gün olduğu, taşınmazın edinilme tarihinden boşanma dava tarihine kadar geçen sürenin ise 1590 gün olduğu; bozma ilamı doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre davacının taşınmaz yönünden 6.128.565,30 TL katılma alacağı bulunduğu, taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 2.206.000,00 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; ölünceye kadar bakma akdi ile devredilen taşınmazın edinilmiş mal olmadığını, kişisel mal olduğunu, bakım alacaklısının halen sağ ve bakıma muhtaç olmadığını, karşılığı verilmiş bir mal olmadığını, karşılığını verme taahhütünün kanunda belirtilmediğini, bakım alacaklısının sözleşmenin feshi hakkı olduğunu, bu durumun göz ardı edildiğini, hukuki nitelendirmenin hatalı olduğunu, davacının iddiasının mal rejiminin tasfiyesi talebi olmadığını, bozmaya uygun şekilde hesaplama yapılmadığını, bakım alacaklısının vefatı bekletici mesele yapılarak karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hukuki nitelendirme, edinilmiş mal-kişisel mal ayrımı, kişisel mal savunması ve ispatı, bozmaya uygun araştırma ve inceleme yapılıp yapılmadığı ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 50 ve 51 inci maddeleri, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 611 ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRHA 2010 tablosuna göre muhtemel yaşam ömrü belirlenerek edinilmiş mal oranı bulup artık değere katılma alacağının hesaplanması yerinde ise de oranlamada esas alınan muhtemel yaşam sürelerinin TRHA 2010 tablosuna göre süre olarak hatalı belirlendiği ve buna bağlı olarak da edinilmiş-kişisel mal oranının hatalı belirlendiği anlaşılmaktadır. O halde, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, taşınmazın edinme tarihinden (14.04.2008) boşanma dava tarihine kadar (14.09.2012) geçen sürenin 4 yıl 5 ay, boşanma dava tarihinden (14.09.2012) hükme esas alınan bilirkişi rapor tarihine (28.12.2022) kadar geçen süreninin yaklaşık 10 yıl 3 ay, hükme esas alınan bilirkişi rapor tarihinden (28.12.2022) sonra kalan bakiye ömrün de yaklaşık 4 yıl 2 ay olduğu, bu sürelere göre evlilik birliği içindeki sürenin toplam süreye oranının yani edinilmiş mal oranının %23,45 olduğu, bu orana göre davacının artık değere katılma alacağı 4.795.290,50 TL (40.898.000,00 x % 23,45 : 2) olup Mahkemece edinilmiş mal oranının ve artık değere katılma alacağının fazla belirlenmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi Mahkemece taleple bağlı kalınarak karar verilmiş olması ve talep miktarının (2.206.000,00 TL) Dairemizce belirlenen alacak miktarını (4.795.290,50 TL) geçmemesi nedeniyle yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca sonucu itibarıyla doğru bulunan Mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
1. Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı erkek vekilinin Mahkemece belirlenen edinilmiş mal oranı ve artık değere katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.