"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2012/550 E., 2022/37 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki mülkiyet hakkının tanınması, tapu iptal ve tescil ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; davacının açtığı birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.
Dosyanın incelenmesinde; sadece asıl dava yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.03.2012 tarih ve 2011/2782 Esas, 2012/1955 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar verildiği, asıl davaya yönelik yapılan bozma işleminden sonra açılan birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı, birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dava ek dava niteliğinde ise de, ek dava, asıl davadan bağımsız, yeni bir davadır.
Davacı kadın vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 21.04.2022 tarihinde ilk defa nihai karar verildiğinden Mahkemece birleşen dava yönünden verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı kadın vekilinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile eşinin 1960 yılında evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkili ile eşinin yasal süresi içinde noterde 30.12.2002 tarihinde evlilik tarihinden itibaren geçerli olmak üzere edinilmiş mallara katılma sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkilinin eşinin 13.06.2004 tarihinde vefat ettiğini, geride mirasçı olarak müvekkili ile eşinin annesinin mirasçı kaldığını, murisin annesinin de ölümünden sonra davalıların mirasçı olduklarını, muris adına kayıtlı menkul ve gayri menkuller ile bankalarda mevcut hesaplarının bulunduğunu, müvekkilinin miras hakları haricinde yasadan ve yapılan sözleşmeden doğan hakları bulunduğunu, evlilik birliği içinde alınan her malda müvekkilinin ziynetlerini bozdurup verdiğini, hatta müvekkilinin mallarının satıp eşine verdiğini, murisin bu para ve altınları vermeden vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla mal rejimi tasfiye edilmeden miras tasfiye edilmeyeceği için paylaşımın ertelenmesini; aile konutu ve ev eşyaları üzerinde katılma alacağına mahsuben, yetmediği takdirde bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 240 ıncı maddesindeki şartlar gerçekleşmemesi halinde 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesi uyarınca miras hakkını mahsuben aile konutu ve ev eşyaları üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını; paylı mülkiyette bulunan taşınmazların ve malların tümünün bedelin mukabilinde mülkiyetinin müvekkili adına tescilini; Gaziantep 6. Noterliğinin 30.12.2002 tarih ve 26779 yevmiye nolu sözleşmesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı ile değer artış paylarının ve diğer alacaklarının tespiti ile tahsilini, şimdilik 100.000,00 TL'nin muris eşin ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde; davacının müvekkillerinin murisi olan kayınvalidesi ile eşinin vefatından sonra anlaşma sonrası malları paylaştıklarını, bu paylaşıma hiçbir itirazın söz konusu olmadığını, mal paylaşımından sonra müvekkilinin murisinin ölümü ile normal bir miras intikalinin söz konusu olduğunu, edinilmiş mallara katılma sözleşmesine dayanarak mal paylaşımı gibi bir iddianın söz konusu olmaması gerektiğini, davanın konusuz kalması nedeniyle red edilmesi gerektiğini; davalılar üzerine kayıtlı menkul ve gayri menkul mallarının olduğunu, ancak paylaşım sırasında davacının da üzerine kayıtlı olan bir çok gayrimenkul ve mevduatı olmasına rağmen paylaşımda bu değerlerin hepsinin göz ardı edildiğini, davacı adına kayıtlı malların da edinilen mallara eklenmesi gerektiğini, sadece vefat eden muris eşin mallarının paylaşıldığını, davacı tarafın tek taraflı isteği ile mal rejimi ve miras hukukunu düzenleyen hükümleri gereğince aile konutu ve ev eşyaları üzerinde mülkiyet hakkı talep edemeyeceğini, davacının ayni hak talep edemeyeceğini, davacının muris eşine verdiğini iddia ettiği altınları verdiğini ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.11.2008 tarih ve 2005/533 Esas, 2008/1450 Karar sayılı kararı ile, davacının 103 ada 97 parselde kayıtlı taşınmazın ortak ikametgah olup bu yerin ve içindeki eşyalar üzerinde katılma alacağına mahsuben, yetmediği takdirde bedel eklenmek sureti ile mülkiyet hakkı tanınmasını talebine açıklık getirmesi hususunda süre verilmesine rağmen aynı terditli talebini sürdürdüğü, davacı vekilinin talebe açıklık getirmediğinden ve Mahkemenin görev alanı dışında olması nedeni ile aile konutu ve eşyalar üzerinde 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesi uyarınca mülkiyet talebinin dikkate alınmadığı; tasfiyeye konu olan taşınır, taşınmaz ve paranın değerinin tespit edildiği, ülkede yaşanan ekonomik ortam ve hakkaniyet ölçüsünde taşınmazların ve taşınır malların değerinde değerlerinin belirlendiği tarih itibari değişen bir durum olmadığı sonucuna varılarak bilirkişilerden karar tarihi itibari ile değer hususunda yeniden rapor alma yoluna gidilmediği; tasfiyeye konu edilen 140 parselde kayıtlı taşınmazın taraflar ve muris ile bir ilgisi olmadığı, üçüncü bir şahıs adına kayıtlı olduğu görülmekle tasfiyede dikkate alınmadığı; 123 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın alımı sırasında davacının altı adet burma bileziğini vererek katkıda bulunduğu tanık anlatımı ile belirlendiği, buna göre sözkonusu taşınmazın alımında davacının katkı payı dava tarihi itibari ile 4.821,00 TL olarak belirlendiği, bu taşınmaz yönünden davacının katkı payı alacağı düşüldükten sonra kalan değer dikkate alınarak, diğer taşınmazlar açısından ise davacının bu taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu ispat edemediğinden davacının bu talebinin dikkate alınmadığı; tasfiye sırasında mevcut edinilmiş malların değerinin (aile konutu ve ev eşyaları hariç) toplamı 882.388,00 TL, davacının katılma alacağı 411.194,00 TL, davacının harcını yatırmak sureti fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açmış olduğu davanın 100.000,00 TL ile sınırlı olduğu; paylı mülkiyet konusu mallarda davacı üstün hakkını ispat edemediği; davalılar tarafından davacının edinilmiş mallarının tasfiyesine ilişkin harcı yatırılmak sureti ile açılmış usulüne uygun bir dava bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının talebi ile bağlı kalınarak 103 ada 97 parselde kayıtlı 15 nolu mesken ile eklentisi olan garajdan davalılara düşen 21.750,00 TL hissenin davacı tarafından karar kesinleşme tarihi itibari ile karşılanması halinde tapuda muris adına kayıtlı hissenin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; aile konutu içerisinde olan ve 27.05.2008 tarihli bilirkişi raporu ile tespiti yapılan ev eşyalarının kararın kesinleşme tarihi itibari ile 1.110,00 TL olan davalılar hissesinin davacı tarafından ödenmesi halinde ev eşyalarının mülkiyetinin davacıya verilmesine; paylı mülkiyet konusu mallarda davacının mülkiyetin tevdii talebinini reddine; 77.140,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine; davalıların davacının edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin harcı yatırılmak sureti ile açılmış usulüne uygun bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.11.2009 tarih ve 2009/4269 Esas, 2009/5640 Karar sayılı kararı ile, 123 ada 1 parselde davacının bilezikleri ile yaptığı katkı dışındaki mal varlıklarının tamamının edinilmiş mal olduğu, bunlardan 103 ada 97 parselde kayıtlı 15 nolu bağımsız bölümün aile konutu, 13 ada 47 parseldeki yazlık evin ise paylı mülkiyet şeklinde davacı ve muris eş adına yarı oranda tapulu olduğu; somut olayda, davacı eşin katılma alacağının aile konutunun ve ev eşyalarının mülkiyetini devralmaya yettiği, Mahkemece, davacı eşin katılma alacağına mahsuben aile konutunda ve ev eşyalarında adına mülkiyet hakkı tanınması yerine davalıların payına düşen miktarın karar kesinleşinceye kadar davacı tarafça karşılanması durumunda mülkiyet hakkının tanınacağına karar verilmesi kanuna uygun olmadığı; 13 ada 47 parseldeki yazlığın yarı oranda davacı ve muris eş adına kayıtlı olduğu, mirasçılık belgesine göre, ayrıca davacının muris eş adına kayıtlı ½ payda da 8640/17280 miras hakkı bulunduğu, mirasçılık belgesi dikkate alındığında taşınmazın tamamının ¾’ü davacı eş adına, kalan ¼ payın ise 20 davalı arasında paylaştırılacağı, bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda taşınmazda sayıca kalabalık olan davalıların her birine küçük oranlarda pay düştüğü, yazlık ev olarak kullanılan taşınmazdaki küçük pay malikleri olan 20 davalı karşısında ¾ payın sahibi olan davacının üstün hakkının olduğunun kabulü gerektiği 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı eşin bu parseldeki isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerektiği; hükme esas alınan bilirkişi raporlarına göre davacının katılma alacağının 100.000,00 TL'den fazla olduğu anlaşıldığı halde sadece 77.140,00 TL'nin hüküm altına alınmasına ve fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına karar verilmemesinin de hatalı olduğu; kabule göre de, faizin tasfiye tarihi olan karar tarihinden başlatılması gerekirken dava tarihinden başlatılması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı belirtilerek; davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 29.09.2010 tarih ve 2010/728 Esas, 2010/1086 Karar sayılı kararı ile, bozma kararı gereği davacının tüm talepleri yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölüm ile eklentisi olan garajın tapuda davalılar adına kayıtlı hisselerinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; aile konutu içerisinde olan ve 27.05.2008 tarihli bilirkişi raporu ile tespiti yapılan ev eşyalarının mülkiyetinin davacıya verilmesine; 13 ada 47 parseldeki taşınmazın murisin hissesinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; 100.000,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair hakkın saklı tutulmasına; davalıların edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin harcı yatırılmak sureti ile açılmış usulüne uygun bir davaları bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı, süresi içinde davacı kadın vekili ile davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.03.2012 tarih ve 2011/2782 Esas, 2012/1955 Karar sayılı kararı ile, bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi, Mahkemece bozma kapsamında belirtilen hususlarda hüküm kurma yükümlülüğü doğduğu, Mahkemece katılma alacağından mahsup edilecek miktarların hükümde belirtilmediği; davacının miras hakkı ile birlikte taşınmazlarda ¾ oranında hakkı olduğu, taşınmazlardan aile konutu olan 103 ada 97 parselde kayıtlı 15 nolu bağımsız bölümün toplam değeri ile ev eşyalarının değeri belirlenmiş olduğundan, davalılara ait olan payların değeri tespit edilerek, davacı eşe ait katılma alacağından mahsup edilmek suretiyle tapu kayıtlarının iptaline, ev eşyalarının da mülkiyetinin davacıya aidiyetine, 13 ada 47 parselde kayıtlı taşınmaz bakımından ise üstün hakka sahip bulunan davacının davalılara ait paylarının değeri karşılığında bu payların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesi gerekirken, her bir mala ilişkin iptaline karar verilecek payların davacının katılma alacağından mahsup edilecek değerleri ile 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından ödenmesi gereken pay değerlerinin ve mülkiyeti davacıya verilen ev eşyalarının katılma alacağından mahsup edilecek değerinin ayrı ayrı hüküm fıkrasında gösterilmesi gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilen taşınmazın belirlenen pay değerinin Mahkemece depo ettirilmesi konusunda davacıya süre ve imkan tanınması gerektiği, davacı yararına sebepsiz zenginleşmeye neden olacak biçimde iptal edilen payların bedelsiz olarak davacı adına tesciline karar verilmiş olması kanuna aykırı olduğu belirtilerek davacı kadın vekili ile davalılar vekilinin temyiz itirazları kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölüm ve 13 ada 47 parselde kayıtlı taşınmazlarda davacının 3/4 oranında miras hakkı sahibi olduğu, 140 parselde kayıtlı taşınmazın taraflar ve muris ile bir ilgisi olmadığı, üçüncü bir şahıs adına kayıtlı olduğundan tasfiyede dikkate alınmadığı; her ne kadar ilk kararda 882,388,00 TL olarak toplam tasfiye değeri belirtilmiş olsa Yargıtay 8 Hukuk Dairesinin 2011/2782 Esas, 2012/1955 Karar sayılı ilamında 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölüm ve 13 ada 47 parselde kayıtlı taşınmazların değerinin belirtilmiş olması ve temyiz eden taraf dikkate alınarak usuli kazanılmış haklar da göz önüne alınarak 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölümün toplam değeri olarak 174.000,00 TL ve 13 ada 47 parselde kayıtlı taşınmazın toplam değeri 150.000,00 TL olduğu, diğer taşınmazların değerlerinin ise 01.05.2008 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen değerlerin kabul edildiği ve katılma alacağı hesabında bu değerlerin dikkate alındığı; Yargıtay ilamları ile taşınmazların değeri 2008 yılında alınan raporlarda belirtilen miktarlar üzerinden kesinleştiği, taşınmazlar yönünden alınan raporlara göre (103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölüm ve 13 ada 47 parselde kayıtlı taşınmaz değeri hariç) toplam tasfiyeye konu değer ile araç (51,000,00 TL), banka hesabı yönünden alınan raporlara göre ( 1.069,00 TL) değerler toplamı olan toplam tasfiyeye konu toplam değerin 812.209,00 TL olduğu davacının katılma alacağının bu bedelin yarısı olan 406.104,5 TL olduğunun tespit edildiği; 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölümde davacının 1/2, murisin de 1/2 hissesinin, taşınmazın toplam değerinin 174.000,00 TL olduğu; 13 ada 47 parselde kayıtlı taşınmazın da eşler adına 1/2 şer hisseli olarak kayıtlı, taşınmazın toplam değerinin 150.000,00 TL olduğu, ev eşyalarının ise 4.442,00 TL olduğu; davacının taşınmazlarda ¾ oranında hak sahibi olduğu; 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölümdeki katılma alacağı değerlendirildiğinde murisin taşınmazdaki 1/2 hissesi değerinin 174.000,00/2= 87.000,00 TL olduğu bu bedelde davacının 87.000,00 TL/2= 43.500,00 TL katılma alacağının bulunduğu ayrıca davacının murisin mirasçısı olması sebebiyle 43.500,00/2=21.750,00 TL'lik payının da bulunduğu dolayısıyla murisin davacı dışındaki mirasçıları olan davalıların 21.750,00 TL'lik taşınmazda haklarının olduğu tespit edildiği; yine ev eşyaları konusunda da davacının 3/4 hissesinin bulunduğu dikkate alınarak 4.442,00/4=1.110,50 TL murisin mirasçıları olan davalıların hakkının olduğu tespit edildiği; sonuç olarak bozma ilamları doğrultusunda 21.750,00+1.110,50 TL=22.860,50 TL nin davacının toplam katılma alacağı miktarı olan 406.104,5 TL'den mahsubu ile 383.244,00 TL katılma alacağının bulunduğu, davacının 100.000,00 TL katılma alacağı talep edildiği, katılma alacağı faiz karar tarihinden itibaren işlenmesi gerekse de ilk bozma ilamı doğrultusunda usuli kazanılmış hak gereği dava tarihinden başlatıldığı; 103 ada 97 parsel 15 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğu; muris ve davacının aile konutu içerisinde olan ve 27.05.2008 tarihli bilirkişi raporundaki ev eşyalarının mülkiyetinin davacıya verilmesi gerektiği; 13 ada 47 parselde kayıtlı yazlık evin ¾ oranındaki payının davacıya ait olduğu, kalan ¼ orandaki payının 20 davalıya ait bulunduğu buna göre kalabalık sayıda davalıların her birine küçük oranlarda pay düştüğünden davacının üstün hakkının varlığının kabulünün gerektiği, taşınmazın toplam değerinin 150.000,00 TL, murisin taşınmazdaki 1/2 hissesi değerinin 150.000,00/2= 75.000,00 TL olduğu bu bedelde davacının 75.000,00 TL/2= 37.500,00 TL katılma alacağının bulunduğu ayrıca davacının murisin mirasçısı olması sebebiyle 37.500,00/2=18.750,00 TL'lik payının da bulunduğu dolayısıyla taşınmazın Gaziantep 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1711 Esas, 2005/97 Karar sayılı veraset ilamına göre davalı mirasçıların hisselerine düşen toplam miktarın 18.750,00 TL olduğu; depo edilen bedelin miras payları oranında davalılara ödenmesi gerektiği; davalıların edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin harcı yatırılmak sureti ile açılmış usulüne uygun bir davaları bulunmadığı; fazladan depo edilen 22.860,50 TL'nin kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, dava ve birleşen dava bakımından davacının katılma alacağı miktarının, 103 ada 97 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz 13 ada 47 parselde kayıtlı bulunan taşınmazlar dışında kalan talepler yönünden toplam tasfiye değeri olan 406.104,5 TL'den 103 ada 97 parselde kayıtlı taşınmazın davalı mirasçıların toplam miras payı olan 21,750,00 TL ve eşya alacağından mirasçıların payına düşen miktar olan 1.110,50 TL'nin mahsubu ile toplam katılma alacağının 383.244,00 TL olduğunun tespitine; 13 ada 47 parselde bulunan taşınmazın davalı mirasçıların hisselerine düşen toplam miktarının 18.750,00 TL olduğunun tespitine; Gaziantep 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1711 Esas 2005/97 Karar sayılı veraset ilamına göre murisin mirasçısı; davalı ...'in 1080 miras payı karşılığı olan 2.343,75 TL, davalı ...'nün 360 miras payı karşılığı olan 781,25 TL, davalı ...'ın 1080 miras payı karşılığı olan 2.343,75 TL, davalı ...'ın 720 miras payı karşılığı olan 1.562,50 TL, davalı ... 'nün 480 miras payı karşılığı olan 1.041,66 TL, davalı ...'nün 90 miras payı karşılığı olan 195,31 TL, davalı ...'nün 480 miras payı karşılığı olan 1.041,66 TL, davalı ... 'nün 576 miras payı karşılığı olan 1.250 TL, davalı ...'nün 120 miras payı karşılığı olan 260,416 TL, davalı ...'nün 360 miras payı karşılığı olan 781,25 TL, davalı ...'nün 576 miras payı karşılığı olan 1.250,00 TL, davalı ...'nün 360 miras payı karşılığı olan 781,25 TL, davalı ...'nün 576 miras payı karşılığı olan 1.250 TL, davalı ...'nün 120 miras payı karşılığı olan 260,416 TL, davalı ...'nün 135 miras payı karşılığı olan 292,96 TL, davalı ... 'nin 120 miras payı karşılığı olan 260,416 TL, davalı ...'nün 135 miras payı karşılığı olan 292,96 TL, davalı ... 'ın 120 miras payı karşılığı olan 260,416 TL, davalı ...'in 576 miras payı karşılığı olan 1.250 TL, davalı ...'ın 576 miras payı karşılığı olan 1.250 TL'in kararın kesinleşmesi ile birlikte ilgili davalıya ödenmesine; 103 ada 97 parsel 15 nolu mesken ile eklentisi olan 2 nolu garajın tapuda davalılar adına kayıtlı hisselerinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; aile konutu içerisinde olan ve 27.05.2008 tarihli bilirkişi raporu ile tespiti yapılan ev eşyalarının mülkiyetinin davacıya verilmesine; 13 ada 47 parseldeki taşınmazdaki murisin hissesinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; asıl dava bakımından 100.000,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair hakkın saklı tutulmasına; davalıların edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin harcı yatırılmak sureti ile açılmış usulüne uygun bir davaları bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; birleşen dava bakımından 283.244,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine; davacının birleşen davada değer artış payı talebi bakımından 4.821,00 TL değer artış payının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; fazladan depo edilen 22.860,5 TL nin kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; 14.11.2008 tarihli karar ile 29.09.2010 tarihli kararlarda müvekkilinin katılma alacağı miktarının tespitine ilişkin kararda bir hüküm bulunmadığı, katılma alacağı miktarının tespitine ilişkin hüküm kurulması gerektiği yönünde bozma ilamlarında bir hüküm olmamasına rağmen, Mahkemece bozma ile güncelliğini yitiren bilirkişi raporlarına itibarla katılma alacak miktarı belirleyerek katılma alacağı miktarının 383.244,00 TL olduğuna ilişkin tespit hükmü usul ve yasaya aykırı olduğu; Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereği işlem yapılmadığını, mal rejiminin tasfiyesi davalarında, tasfiye tarihinin karar tarihi olup, malların parasal değerinin tasfiye tarihi itibarıyla tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilimin katılma alacağının, asıl davada 100.000,00 TL'sinin (dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte) kesinleştiği, asıl davada mal rejiminin tasfiyesinin tamamlanmadığı, asıl dava ve birleşen ek davada, tasfiyeye konu malların değeri bozma kararı ile güncelliğini yitirdiğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarihe göre belirlenerek katılma alacağının hesaplanması ve buna göre karar verilmesi gerektiğini; asıl davada malalrın değerine ilişkin alınan bilirkişi raporlarına itiraz edildiği gibi, verilen kararlara karşı da temyiz başvurusunda bulunulduğunu, katılma alacağı miktarının müvekkili yönünden kesinleşmediğini, asıl davada değer tespitine ilişkin alınan bilirkişi raporlarının birleşen ek davada kesin hüküm teşkil ettiğinin kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, birleşen ek davada müvekkili lehine eksik katılma alacağının hüküm altına alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu; Mahkemece tasfiye tarihinin bozma ilamından sonra verilen en son karar tarihi olarak kabul edilmiş olmasına rağmen katılma alacağını ilk karar tarihine göre belirlemesinin çelişki yarattığını; katılma alacağının ilk karar tarihindeki değere göre belirleneceğini kabul edildiği takdirde faizin de birleşen ek davada asıl davanın ilk karar tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini; muris adına olan araçların mal rejiminin sona erdiği tarihteki nitelik ve niceliklerine göre tasfiye tarihindeki değerinin belirlenmesi gerektiğini; katılma alacağı tespit ederken muris adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmazlar ile banka hesaplarını nazara almaması usul ve yasaya aykırı olduğunu; davaların açıldığı tarihlerde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) yürürlüğe girmediğini, mal rejiminin tasfiyesi davalarında, tasfiye tarihi olan karar tarihinde tespit edilen alacağın, harca esas değer ile bağlı kalınmadan tamamının hüküm altına alınması, kanunun konuluş amacı ile usul ekonomisi ve davanın yargılama şekline ve türüne uygun olacağını, aksi halde, yıllarca devam eden ve edecek yargılamalar sebebiyle çok büyük hak kayıplarına sebebiyet vereceğini; yargılama giderlerinin de eksik belirlendiğini; davalıların tamamının aynı vekille temsil edilmesine rağmen, kararda davalılar kısmında davalıların vekilinin yazılmamasının, bir kısmında ise daha önce vekâlet görevinden istifa eden vekillerin isminin yazılmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu; kararda asıl dava ve birleşen ek dava taraflarının denetime elverişli olarak gösterilmediğini; kararda dava tarihinin hatalı yazıldığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, katılma alacağı miktarının doğru belirlenip belirlenmediği, katılma alacağı hesabında tasfiye konusu malların hangi tarihteki değerin esas alınması gerektiği, hükmün kuruluş şekli, bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği, usuli kazanılmış hak, hükmün kapsamı, yargılama giderlerinin doğru belirlenip belirlenmediği, kanunun zaman bakımından uygulanması noktasında toplanmaktadır. Dava, 4721 sayılı Kanun'un 240 ıncı maddesi uyarınca aile konutu ve ev eşyaları üzerinde mülkiyet hakkı tanınması, 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tapu iptali ve tescil ile katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 190 ve devamı maddeleri, 297 inci maddesi, 323 ve devamı maddeleri, 448 inci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin birinci fıkrası , 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 232 nci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 240 ıncı maddesi; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğuna, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığına göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (4721 sayılı Kanun md. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre tasfiye tarihi, karar tarihidir.
4. Somut olayda, tasfiye konusu malların tasfiyeye esas alınacak değerleri belirlenirken, bu konuda taraflar lehine oluşmuş bir usuli kazanılmış hak da bulunmamasına rağmen, yukarıda izah edilen ilkeye aykırı şekilde, tasfiye konusu malların karar tarihinden (21.04.2022) yaklaşık on bir yıl önceki, 2011 yılındaki belirlenen güncel değerine itibar edilerek hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu malların tasfiye (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihindeki) tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra, davacının katılma alacağı hesaplanarak, talep miktarı da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Birleşen Dava Yönünden
Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,
B. Asıl Dava Yönünden
1. Davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacı kadın vekilinin tasfiye konusu malların değerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı kadın vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.