"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2015/212 E., 2023/13 K.
...
KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret
Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; davacının açtığı birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.
Dosyanın incelenmesinde; sadece asıl dava yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarih ve 2014/11557 Esas, 2015/1088 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar verildiği, asıl davaya yönelik yapılan bozma işleminden sonra açılan birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı, birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dava ek dava niteliğinde ise de, ek dava, asıl davadan bağımsız, yeni bir davadır.
Davacı erkek vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 22.02.2023 tarihinde ilk defa nihai karar verildiğinden Mahkemece birleşen dava yönünden verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı erkek vekilinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin emekli maaşı ile şoförlük yaparak elde ettiği gelirini, davalının köyündeki tapulama işlemi yapılan Hazine arazilerine yatırarak üç yılında sonunda yedi adet arsanın alındığını, bir arsanın üzerinde de ev yapıldığını, evin inşaat masrafları için arabasını da 13.000,00 TL'ye sattığını, ayrıca bankadan 3.900,00 TL kredi kullandığını, 3 yıl boyunca maaşını ve kira gelirini bu inşaat için harcadığını, daha sonra 2008 yılı Ocak ayında ikinci katın inşaatına başlandığını, ikinci katın masrafları için müvekkilinin arsa sattığını belirterek; yasal mal rejimine uygun olarak ... ada 5 parsel, 1627 ada 6 ve 8 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, taşınmazlar satılmış ise evlilik birliği içinde davalı adına alınan başka üç taşınmazının tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiş; davacı erkek vekili 26.11.2010 tarihli dilekçesinde, ... ada 5 parsel sayılı taşınmazın satılmış olduğundan yerine 1627 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kabul edilmesini talep etmiş ve tescil talep edilen üç adet taşınmazın değerini toplam 10.700,00 TL olarak bildirmiştir.
2. Davacı erkek vekili 22.06.2022 tarihli ıslah dilekçesinde; taşınmazların edinilmiş mal olduğunu, dava dilekçesinde tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilinin talep edildiğini, edinilmiş mallara katılma rejiminde ayni değil parasal hak talebi söz konusu olduğunu, davayı ıslah ettiklerini belirterek; evlilik birliği içerisinde satın alınan ancak davalı adına kayıtlı bulunan 271 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ve bu taşınmaz üzerinde bulunan yapı bedeli ile, ... ada 4 ve 5 parsel, 1627 ada 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların tasfiye tarihi itibariyle bilirkişilerce tespit edilecek parasal değerlerinden şimdilik 220.000,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili, müvekkilinin fazlaya dair haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının emekli ikramiyesi ile bir araba aldığını, tarafların bir ev yapmaya karar verdiklerini, davacının aracını 10.000,00 TL'ye satarak evin inşaatında kullandığını, başkaca katkısının olmadığını, inşaatın masraflarının müvekkiline babasından miras kalan üç adet taşınmazın satılması ile tamamlandığını, müvekkili adına kayıtlı taşınmazların müvekkiline miras kalan dört adet taşınmazın satışı ile alındığını, taşınmazların edinilmesine davacının katkısının olmadığını, müvekkilinin ev yapımı için üç arsa satmasına rağmen evi tamamlayamadığını, davacının kendi adına bir arsa alarak onun üzerine ev yaptırdığını, müvekkilinin babasından kalan son meyve bahçesinin de satılarak davacı adına araba alındığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı kadın vekili ıslaha karşı cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadıklarını, iddia ve taleplerini değiştirmesine ve genişletmesinde muvafakatlarının olmadığını, müvekkili adına kayıtlı taşınmazların miras yolu ile intikal edilen kişisel mal niteliğinde olduğunu, müvekkilinin miras kalan taşınmazları değerlendirerek yeni taşınmazlar edindiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
1.Dava, boşanma davası ile birlikte açılmış olup 29.12.2010 tarihli (5) nolu celsede boşanma dava dosyasından ayrılmasına karar verilmiştir.
2.Mahkemenin 27.01.2014 tarih ve 2011/73 Esas ve 2014/75 Karar sayılı kararı ile, taşınmazların edinilemesine yönelik davacı iddialarının zaman bakımından çelişkili olduğu, dosya kapsamında soyut gelir beyanı dışında davalının kabulünde olan evin yapımı için verilen 10.000,00 TL araç bedeli haricinde davacının davalıya ait mal varlığı değerlerine katkı iddiasını kabule elverişli nitelikte bir bilgi ve belgenin bulunmadığı; davalı savunması ve soyut tanık beyanları dışında 271 ada 3 parsel sayılı taşınmazın arsasının davalının kişisel malı olarak kabulüne elverişli nitelikte bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, taşınmazın davalının edinilmiş malı olduğu; 271 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hariç diğer taşınmazların davalıya miras yolu ile intikal eden ve imar uygulaması sonucu tescil edilen kişisel malı niteliğindeki taşınmazların satışı ile alındığı, davacının 271 ada 3 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan binanın birinci katının yapımına kişisel malından katkısı nedeni ile arsa değeri hariç birinci kat meskenin karar yılı olan 2013 yılındaki değerine göre 16.616,29 TL değer artış payı alacağı olduğu, davalı tarafça kişisel malı olduğu kanıtlanamayan 271 ada 3 parsel sayılı taşınmazın arsa ve üzerine inşa edilen birinci kat mesken nedeni ile davacının karar yılı olduğu öngörülen 2013 yılındaki değerine göre 32.400,00 TL + 24.031,85 =56.431,85 TL artık değere katılma alacağı olduğu, davacının toplam 73.048,14 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 73.048,14 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarih ve 2014/11557 Esas, 2015/1088 Karar sayılı kararı ile, ... ada 4 ve 5, 1627 ada 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların 14.02.2008 tarihinde davalı adına satın alma yolu ile tescil edildiği, alım belgelerine göre altı parça taşınmazın ... Belediyesi'nden ihale ile satın alındıkları ve alım bedellerinin 12.11.2007 tarihinde ödendiği, ... ada 4 parsel sayılı taşınmazın 15.04.2009, ... ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise 30.10.2008 tarihinde mal rejimi sona ermeden kısa süre önce dava dışı üçüncü kişilere tapuda devredildikleri; davalıya miras yolu ile geldikleri konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayan taşınmazlara ait kayıtlar incelendiğinde tasfiye konusu taşınmazların alım tarihleri öncesinde 1727 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 05.09.2007 tarihinde satıldığı, diğer taşınmazların satış tarihlerinin ise tasfiye konusu taşınmazların alım tarihinden sonrasına isabet ettiği; alım ve satım tarihleri karşısında tasfiye konusu altı parça taşınmazın alımında sadece 1727 ada 9 parsel sayılı taşınmazın satışından gelen gelirin kullanıldığı, diğer satılan taşınmazlardan gelen paranın 271 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın ikinci ve üçüncü katının inşaası ve tamamlanmasında kullanıldığının, diğer anlatımla kişisel malın yerine geçen değer olduğunun kabulü gerektiği; Belediye'ye ait ödeme makbuzları karşısında tasfiye konusu taşınmazların alım tarihi sonrasında satılan taşınmazlardan gelen paranın tasfiye konusu taşınmazların alımında kullanıldığı kabul edilemeyeceği; bu durumda Mahkemece, tasfiye konusu altı parça taşınmazın makbuzlarla sabit ve toplam 45.587,00 TL'ye alındığı gözetilerek, alımda kullanıldığı kabul edilen 1727 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 12.11.2007 (altı parça taşınmazın edinme tarihi) itibarıyla piyasa sürüm değerinin konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile belirlenerek, belirlenecek bu bedelin altı parça taşınmazın toplam alım bedelinin ne kadarını karşılamaya yettiğinin tespiti ile yapılacak oranlamaya göre bu kısmı davalının kişisel malından yapılan katkı nedeniyle denkleştirmede kişisel mal olarak dikkate alınması, bakiye kısmın ise artık değer kabul edilerek tasfiye konusu taşınmazlardan boşanma dava tarihinden kısa süre önce elden çıkartılan ... ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar için devir, diğer dört parça taşınmaz için bozma sonrası karar tarihine en yakın tarih itibarıyla piyasa sürüm değerlerini yeniden konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile tesbit edilerek, bu miktara göre denkleştirmesi yapılarak katılma alacağının belirlenmesi gerektiği; Mahkemece hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde altı parça taşınmazın davalının kişisel malı olduğu kabul edilerek davacı aleyhine hüküm kurulması doğru olmadığı belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazları kısmen kabulü ile hükmün altı parça taşınmazla ilgili bölüme yönelik olarak bozulmasına; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere, davacı tarafından edinilmiş mal niteliğindeki gelirleri ve birikimleri ile 14.10.2004 tarihinde edinilen 271 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile üzerine 2005-2006 yılları arası inşaa edilen binanın birinci katına katkısı gözetilerek usul ve yasaya uygun şekilde hesaplamayı içeren bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde 73.048,14 TL katılma alacağına hükmedildiğine, davacının kısmen katkıda bulunduğu davalı tarafça da "sadece 10.000,00 TL katkısı vardır" şeklinde kabul edildiğine, taşınmazın alım ve üzerine inşa edilen binanın birinci katının inşaası tarihinde davalının babasından miras yolu ile gelen taşınmazlardan satış yolu ile yapılan bir katkı olmadığına, dava dilekçesinde 2008 yılı Ocak ayında yapımına başlandığı bildirilen binanın ikinci ve üçüncü katının tamamlanmasında ise davalının babasından miras yolu ile kalan ve 2008 yılı başından itibaren satılan bir kısım taşınmazların satışından gelen bedellerin kullanıldığı gerek dosya arasındaki tedavüllü tapu kayıtları gerek tanık beyanları, gerekse davacı tarafın davalıya babasından miras kalan taşınmazların bir kısmının inşaatın tamamlanması için satıldığına yönelen ifadelerinden anlaşıldığına göre davalı vekilinin hükmün esasına yönelik tüm, davacı vekilinin ise bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine; bozma sebebine göre davalı vekilinin kısmen kabule ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşmada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda alınan 30.05.2022 tarihli hesap bilirkişisi raporunda ... ada 4 ve 5 parsel ile 1627 ada 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların davalının kişisel malı olduğu yönündeki rapor tanzim edildiği, bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun bulunduğundan hükme esas alındığı; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından tasfiyeye konu taşınmazların davalının kişisel malı olduğu, davacı tarafın dava konusu taşınmazlar üzerinde herhangi bir katılma alacağının oluşmadığı, evlilik birliğinden sonra edinilen malların, davalıya miras olarak kalan taşınmazların satılması suretiyle edinildiği ve evlerin yapımı sırasında da davalının kişisel mallarının ve paralarının kullanıldığı görüldüğünden kabul beyanına bağlı kalınarak 10.000,00 TL yönünden davanın kabulü karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 10.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; bozma kararında belirtilen ve müvekkili lehine oluşan kazanılmış haklar dikkate alınmadan 30.05.2022 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, bozma ilamında 271 ada 3 parsel sayılı taşınmazın arsası ve üzerine yapılan bina yönünden temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, müvekkili lehine kazanılmış hak oluştuğu, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değeri belirlenerek alacağa hükmedilmesi gerektiği; dava dışı 1727 ada 9 parsel sayılı taşınmazın satışı ile tasfiyeye konu bozma yapılan altı taşınmazın ancak birinin alınabileceğini, dava dışı taşınmazın değerinin doğru belirlenmediğini, davalının dahi 4 adet taşınmaz satılarak tasfiye konusu altı adet taşınmazın satın alındığını ileri sürdüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dışı kişisel taşınmazın satışından elde edilen paranın tasfiye konusu taşınmazların edinilmesindeki oranı, dava dışı taşınmazın değerinin doğru belirlenip belirlenmediği, kazanılmış hakkın ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğuna, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığına göre davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.
4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
5. Somut olayda, ne var ki; Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş ve usuli kazanılmış hakka aykırı karar verilmiştir. Şöyle ki, Mahkemece 27.01.2014 tarihli ilk kararda davacının 10.000,00 TL araç bedelinin satışından elde edilen para ile 271 ada 3 parsel sayılı taşınmazın birinci katında bulunan meskene yaptığı katkı nedeniyle 16.616,29 TL değer artış payı alacağı ile, 271 ada 3 parsel sayılı taşınmazın arsa ve birinci katı yönünden 56.431,85 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 73.048,14 TL alacağın tahsiline, diğer taşınmazların da davalının kişisel malı ile alındığına karar verildiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarihli kararında hükmün ... ada 4 ve 5 parsel ile 1627 ada 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacı yararına bozulmasına karar verildiği, davalı vekilinin hükmün esasına yönelik tüm ve davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki talepler yönünden açıkça onama kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, 271 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olması, diğer bir deyişle bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hak oluşmuş olması gözetilerek her bir talep yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, 271 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden oluşan usuli kazanılmış hak göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Birleşen Dava Yönünden
Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,
B. Asıl Dava Yönünden
1. Davacı erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Yukarıda açıklandığı üzere temyiz olan hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...