Logo

2. Hukuk Dairesi2023/684 E. 2023/3605 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve hukuk kuralları gözetilerek davalı erkeğin kusurlu davranışlarının boşanmaya sebebiyet verdiği, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin de hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1525 E., 2022/1696 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/649 E., 2020/118 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline hakaret ettiğini, aşağıladığını, sürekli emir vererek konuştuğunu, bir yandan dini yaşam tarzına uygun giyinen eşinin hayatını bu şekilde sürdürmesini istediğini, bir yandan da giyim tarzını beğenmeyerek sosyal hayattan uzaklaştırmaya çalıştığını, müvekkilinin evliliğini kurtarmak amacıyla inancına uygun giyim tarzını terk etmek zorunda kaldığını, davalının bundan da memnun kalmadığını, müvekkiline şiddet uygulamaya ve aşağılamaya devam ettiğini, davalı erkeğin kendi anne ve babasına her konuda bağımlı bir hayat sürdüğü, onların evliliğe müdehalesine engel olmadığını, eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz olduğunu, haftanın 3 akşamını kendi ailesinin yanında geçirip eve geç geldiğini, müvekkili ile aynı yatağı paylaşmadığını, TV izleyip salonda uyuduğunu, müvekkiline ve çocuklarına karşı "siz bana yüksünüz" diyerek evi terk ettiğini, son 1 yıldır eşini ölümle tehdit ettiğini ve hakaret ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesini, çocuk için aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 40.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 2.500.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan iddiaların gerçekleri yansıtmadığını, müvekkilinin eşine tüm fedakarlık ve çabalarıyla yüksek standartta bir yaşam sunduğunu, davacı kadının kusurlu davranışları sonucunda müvekkilinini ailesinden uzaklaştırdığını, müvekkilinin anne-babasıyla olan iletişimlerini kopardığını, davacı kadının paranoya derecesinde kıskançlık gösterdiğini, lüks yaşama isteği ile müsrif harcamalar yaptığını, eşinin görüşlerini hiç bir zaman önemsemediğini, sonradan girdiği sosyal çevresinde yadırganma endişesi ve dahil olduğu sözde dini gurup liderinin telkinleriyle 2011 yılında tesettürü çıkardığını, agresif, tahrik ve tahkir edici, yüksek sesle konuşma ve yazışmalar yaptığını, maddî konularda tartışmalar çıkardığını, müvekkiline yardımcı olmak yerine maddî baskıda bulunduğunu, tehdit ettiğini, kafasına göre yaptırdığı tadilat sonrasında erkeği evden kovduğunu, hiç bir ihtiyacını karşılamadığını, yaşanan olaylarda davacı kadının kusurlu olduğunu belirterek davanın ve tüm taleplerin reddine, aksi halde müvekkilinin gelir durumuyla orantılı nafaka takdirine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tanıklarının beyanlarına göre, davalı erkeğin, eşinin ev hanımlığını beğenmediği, fiziksel ve karakter açısından davacı kadına çirkinsin dediği, "sen ne biçim annesin" diyerek hakaret ettiği, davacıya sürekli emir verir tarzda konuştuğu, dalış sporu ile ilgilenip bu sporun kurallarına göre kendi yaşamını düzenlediği, çocuklarının okul programlarına katılmadığı, sinirlendiği zamanlarda davacı için "onu öldüreceğim, bana bunu yapamaz, mahkemeye veremez" şeklinde tehdit içeren konuşmalar yaptığı, davacı ile aynı yatakta yatmadığı, salonda televizyon izleyip televizyonun karşısında uyuduğu, davalı tanıklarının beyanlarına göre; davalı kadının baş örtüsü olan bir kadınla evlenmek istediği, davacı ile evlenmesinde onun tesettürlü olmasının da önemli rol oynadığı ancak sonradan davacının baş örtüsünü çıkardığı, davalının bu duruma üzüldüğü söylenmiş ise de; davacının 2008-2010 yıllarında baş örtüsünü çıkardığı bundan sonra tarafların evlilik birliğinin devam ettiği, ...ya 2003 yılında taşındıkları ve ondan sonra da tarafların evlilik birliğinin devam ettiği, çocukların hangi okula yazılacağından davalının haberi olduğu zira okul masraflarını davalının karşıladığı, tarafların ortak kararı ile evin içerisindeki merdivenin kapatıldığı, davalının üst katta, davacı ve çocuklarının alt katta yaşamaya başladığı, davalının yeme, içme, temizlik, ütü gibi ihtiyaçlarını evde çalışan personelin karşıladığı anlaşılmakla, davalının cevap dilekçesindeki iddialarını ispatlayamadığı, bu kapsamda dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile ortaya çıkan davalı erkeğin kusurları karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, davanın kabulüne karar verildiği, tarafların ortak çocukları ...'nin velâyetinin, uzun süreden beri annesi ile birlikte yaşıyor olması ve okulunun annesinin evine yakın olması göz önünde bulundurularak anneye tevdi edildiği, çocuk ile baba arasında babalık duygularının tatmini yönünden kişisel ilişki tesis edildiği, velâyet kendisine verilmeyen tarafın, ortak çocuğun masraflarına katılmak zorunda olduğundan, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, çocuğun masrafları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedildiği, her ne kadar davacının üzerine kayıtlı 2 adet gayrimenkul görünüyor ise de davacının ...daki taşınmazı kiraya verdiği, buradan elde ettiği kira geliri ile Anadolu yakasında yaşadığı evin kirasını karşıladığı, kirada oturduğu evin aylık 4.500 TL kira ve aidat giderinin olduğu, ...deki arsasından gelirin olmadığı,...'deki dairenin inşaat halinde olup kredisin davalının ödediği, bu taşınmazdan da gelirinin olmadığı, çalışmadığı, gelirinin olmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceği kanaatine varıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kusur durumu, hakkaniyet ilkesi gözetilerek uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, kusur durumu gözetilerek, boşanma ile mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gören ve kusursuz olan davacı kadın uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmak istemediğini, yalnızca davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek müvekkilinin kusurlu olduğu şeklindeki değerlendirmenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl kusurun davacı kadında olduğunu, davacı kadının sürekli, aşırı maddî beklentiler içerisinde olduğunu, tarafların arasında çıkan anlaşmazlıkların temelini davacı tarafın maddî beklentilerinin oluşturduğunu, davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evi ikiye ayırdığını, müvekkilini evden tecrit ettiğini, müvekkilinin ailesine soğuk davrandığını, müvekkilinin duygu ve düşüncelerini önemsemediğini, davacı kadının ağır kusurlu olduğunu bu nedenle tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, müvekkilinin ortak çocukların yüklü miktardaki eğitim giderlerini karşıladığını, bunun yanında her ay fahiş miktarda nafaka ödediğini, davacının tek başına aldığı bir karar ile ortak çocuğun, müvekkilinin ekonomik gücünün çok üzerinde bir okula kaydettirildiğini, velâyet hususunda ortak çocuğun da dinlenmesi gerektiğini, velâyetin anne ve baba ile birlikte kullanılması, aksi durumda ortak çocuğun hangi eğitim kurumuna devam edeceğinin, taraflarca birlikte belirlenmesi gerektiğini belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup, oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile ortak çocuğu velâyeti ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 nci maddesi, 328 nci maddesi, 330 uncu maddesi ve 331 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.