Logo

2. Hukuk Dairesi2023/68 E. 2023/2914 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumu, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-karşı davacı erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşaması nedeniyle evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle boşanmada tam kusurlu olduğu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarında ise bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/437 E., 2022/2029 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/558 E., 2021/46 K.

Taraflar arasındaki asıl boşanma ve karşı bağımsız tedbir nafakası davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların evlendikten sonra Almanya'da yaşamaya başladıklarını, davalı-karşı davacı erkeğin Türkiye'ye yerleştiğini, iki çocuk ile birlikte müvekkilini Almanya'da bıraktığını, sürekli sadakatsiz davrandığını, müvekilinin daha önce de çocukları küçük olduğu için eşini affettiğini ancak, davalı-karşı davacı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının arttığını, müvekkili boşanmak istediğini söyleyince davalı-karşı davacı erkeğin müvekkilini maddî olarak zor durumda bıraktığını, çocukların fabrikada babalarının yanında çalıştığını, davalı-karşı davacı erkeğin fabrikada yanında çalışan bir kadınla resmi nikahı olmaksızın yaşamaya başladığını, bu kadından iki çocuğunun bulunduğunu iddia ederek; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı-karşı davalı kadın yararına, 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına dair iddiaların soyut olduğunu, böyle bir iddiayı ileri sürmesine rağmen davacının neden boşanma davası açmadığını, anlaşmalı boşanma davasında protokol gereği müvekkilinin üç adet araç ve taşınmazı davacıya geçirdiğini, davacının temyiz başvurusunda bulunarak boşanmanın kesinleşmesini önlediğini, müvekkilinin şirketi hakkında konkordato süreci işletildiğini, bu süreçte davacının altı adet taşınmazı oğlunun satış için sahip olduğu vekâlet ile üzerine aldığını, bunun için ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2019/484 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, davacının taşınmaz zengini olduğunu iddia ederek ve savunarak; karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 197 inci maddesi gereğince müvekkili yararına, 10.000,00 TL tedbir nafakasına, asıl davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı erkeğin evi terk ettikten sonra tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davalı-karşı davacı erkeğin gayri resmi olarak başka bir kadın ile yaşamaya başladığı, bu kadından iki tane çocuğunun olduğu, davalı-karşı davacı erkek dini nikahlı olarak yaşadığı kadınla fiili birlikteliğine devam ettiği anlaşıldığından bu saatten sonra kadının davalıyı affettiğine ilişkin davalı-karşı davacı erkeğin beyanlarına itibar edilemeyeceği, bu olay öncesinde davalı-karşı davacı erkeğin eşini aldattığı ancak eşinin davalı ile birlikte yaşamaya devam ettiği, fiili ayrılıktan sonra evlilik birliğinin sürdürüldüğü görüldüğünden önceki aldatmaya dair eylemlerin boşanma davasına konu edilemeyeceği, olayların bu noktaya gelmesinde davalı-karşı davacı erkeğin eşi ile yeterince ilgilenmeyerek başka bir kadınla yaşayıp, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ederek tam kusurlu olduğu, bu sebeple kadının açmış olduğu boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin mobilya şirketinin bulunduğu, tanık beyanları ve dosyamız arasındaki bilgi ve belgelerle sabit olduğu, kusur durumu, tarafların evli kaldıkları süre, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği, davalı-karşı davacı erkeğin tedbir nafakasına davasının, asıl boşanma davasında tam kusurlu olduğundan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadın yararına hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının 03.12.2020 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL olarak belirlenmesine, 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı-karşı davalı kadın yararına yasal şartları oluştuğundan 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili, müvekkiline kusur yüklenerek asıl davanın kabulüne karar verilmesinin ve kadın yararına tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, kadının taşınmazlardan gelir elde ettiğini, yararına nafaka koşullarının oluşmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, birleşen tedbir nafakası davasının reddine karar verilmesinde, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafaka miktarında, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi, hâkimin bu husustaki takdir hakkı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, maddî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığı gerekçesi ile davalı-karşı davacı erkek vekilinin asıl davanın kabulü, karşı davanın reddine yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili; müvekkiline kusur yüklenerek asıl davanın kabulüne karar verilmesinin ve kadın yararına tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, kadının taşınmazlardan gelir elde ettiğini, yararına nafaka koşullarının oluşmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, boşanma, karşı dava bağımsız tedbir nafakası davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik olup olmadığı, tedbir nafakası davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 197 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.