"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1841 E., 2022/2236 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/287 E., 2021/333 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 ... maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; taraflar evlendikten sonra davalı kadının her gün üçyüz, dörtyüzlira harçlık istediğini, alamadığı zamanlarda yüz asmak ve konuşmamak sureti ile müvekkilinin üzerinde psikolojik baskı kurduğunu, sürekli alışverişe çıktığını, son derece müsrif bir hayat tarzını benimsediğini, araba kullanmak istediği için gizliden şoförlük dersi aldığını, evde kahvaltı ve yemek yapmadığını, hazırlamadığını, sadece davalı kadın istediği zaman müvekkili ile konuştuğunu, evliliğin onbeşinci gününden sonra yatak odasını ayırdığını, hiçbir şekilde özel hayatın tesisine izin vermediğini, mahrem olan cinsel yaşamı adeta müvekkilimi cezalandırma aracı olarak kullandığını, müvekkilinden sürekli çeşitli bahanelerle para istediğini, müvekkilinin davalının evlendikten sonra bir çok yere borcunun olduğunu öğrendiğini, bir süre sonra kendisini güvence altına almak için evi üzerine yapmasını istediğini, istekleri karşılanmayınca müvekkili ile konuşmadığını, surat astığını, odasına kapandığını, evden çıktığında geç saatlere kadar eve gelmemeye başladığını, en son kendisine ev alınmazsa boşanacağını söylediğini, müvekkilinin evde olmadığı sırada evdeki tüm eşyaları alarak evi terk ettiğini, eve dön çağrılarına da karşılık vermediğini, davalı kadının beyanlarını ve taleplerini kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve devamına imkan kalmadığını beyanla, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 1.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı erkeğin iddialarının asılsız, soyut iddialar olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, hiçbir somut delilin beyan edilmediğini, müvekkilinin, davacı erkeğin tüm hakaret ve kötü davranışlarını görmezden geldiğini, kutsal aile birliğini muhafaza saikiyle, sayısız fedakarlıklarda bulunduğunu beyanla, davanın reddine, müvekkili lehine 1.500,00 TL tedbir nafakasına, davanın kabulü halinde 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama aşamasında dinlenilen, görgüye dayalı, somut ve tutarlı davacı erkeğin tanık beyanlarına göre, davalı kadının sürekli çeşitli bahanelerle davacı erkekten para istediği, hatta eşinin kızkardeşini arayarak, whatsapp gurubundan yazarak "oğlum hasta, abin bana para vermiyor, bana oğlumun tedavisi için para verin" şeklinde sözler söylediği, Erzurum'da bulunan evin üzerine yapılmasını, ayrıca bir ev alınmasını istediği, davacı erkekten arabayı üzerine yapmasını istediği, sürekli alışveriş yaptığı ve maddî taleplerde bulunduğu, talepleri yerine getirilmediğinde surat astığı ya da küstüğü, yemek yapmadığı, birlikte oturdukları evin üzerine yapılmaması nedeniyle davacı erkekten habersiz kişisel eşyalarını ve bir kısım ev eşyasını nakliye aracına yükleyerek ortak evi terk ettiği, bu davranışları nedeniyle davalı kadının tam kusurlu olduğu, davacı erkeğe bir kusur izafe edilmediği ve ispatlanmadığı, davalı kadının kusurlu davranışları nedeniyle davacıdan ortak hayatı sürdürmesi beklenemeyecek nitelikte evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı, davalı kadın tam kusurlu olduğundan yoksulluk nafakası talebinin reddinin gerektiği, boşanmakla mevcut veya beklenen menfaati zedelenen ve boşanmaya sebebiyet veren olaylar nedeniyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan kusursuz davacı erkek yararına, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak uygun miktarda maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, davacı erkeğin davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı erkek yararına 1.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle sona erdirilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili, dosyada somut herhangi bir delilin yer almadığını, davacı erkeğin iddialarını ispatlayamadığını, tanık beyanlarının görgüye değil duyuma dayalı olduğunu, tanıkların ikisinin Bursa'da ikamet ettiğini, diğerinin ise vakıaları komşudan duyduğunu belirttiğini, davacı erkeğin tanıklarının akrabaları olduğunu, bu sebeple tarafsız beyanda bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tazminata hükmedilmesinin adil olmadığını, müvekkilinin sabit bir geliri olmadığını, yaşı gereği çalışamadığını, sosyal yardımlarla geçimini sağladığını, ödeme gücünün bulunmadığını beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve kanuna aykırılık görülmediği gerekçesi ile, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili, dosyada somut herhangi bir delilin yer almadığını, davacı erkeğin iddialarını ispatlayamadığını, tanık beyanlarının görgüye değil duyuma dayalı olduğunu, tanıkların ikisinin Bursa'da ikamet ettiğini, diğerinin ise vakıaları komşudan duyduğunu belirttiğini, davacı erkeğin tanıklarının akrabaları olduğunu, bu sebeple tarafsız beyanda bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tazminata hükmedilmesinin adil olmadığını, müvekkilinin sabit bir geliri olmadığını, yaşı gereği çalışamadığını, sosyal yardımlarla geçimini sağladığını, ödeme gücünün bulunmadığını beyanla,kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 ... maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.