"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1742 E., 2022/2768 K.
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ... vd.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulüne, erkeğin boşanma davasının açılmamış sayılmasına, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı- davalı erkek vekili tarafından kusur belirlenmesi, aleyhine hükmolunan ziynet alacağı, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat, velâyet yönlerinden, davalı- davacı kadın vekili tarafından nafakalar ile tazminatların miktarları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından kusur belirlenmesi, aleyhine hükmolunan ziynet alacağı, tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat, velâyet yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen tedbir nafakasına dair karara karşı davacı- davalı erkek vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmamış, yine ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunda harç noksanlığı nedeniyle vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, bu karar istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin tedbir nafakası ve kadının ziynet alacağı davasının kabulü kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı- davalı erkek vekilinin, tedbir nafakası ve ziynet alacağı davası yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı- davalı erkek vekili vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının müvekkiline karşı hakaretlerde bulunduğunu, aile içinde olan şeyleri başkalarına anlatarak sadakat yükümlülüklerini de yerine getirmediğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin ekonomik şiddet uyguladığını, güven sarsıcı davranışları olduğunu, bu olaydan sonra karşı tarafın evden ayrıldığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, daha sonra bilirkişi raporuna göre artırılmak üzere yasal faizi ile birlikte şimdilik 8.000,00 TL ziynet alacağının karşı taraftan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı karşı davalının açmış olduğu asıl davaya ilişkin olarak 02.10.2019 tarihli duruşmasında, asıl davanın taraflarca takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 08.01.2020 tarihli duruşmada 03.01.2020 tarihi itibariyle esas dava yönünden açılmamış sayılmasına ilişkin ara karar kurulmuş olduğundan, bu haliyle bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı karşı davacının açtığı karşı davada yapılan değerlendirmede ise, davalı- davacının tanıklarının anlatımlarına göre davalı- davacının, davacı- davalının telefonunda başka bir kadınla duygusal içerikli yazışmalarını gördüğü, yine bu mesajın tanıklar ... ve ... tarafından da görüldüğü, yine anlatımlarına göre davacı- davalının bu hususu kabul ettiği, davalı- davalının bu nedenle sinir krizi geçirdiğini beyan ettikleri, bu haliyle davacı- davalının ağır kusurlu hareketleri sonucunda ortak hayatın devamı kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesi ile; davacı- davalı erkeğin açmış olduğu boşanma ve davası hakkında 08.01.2020 tarihli celsede 03.01.2020 tarihinden itibaren açılmamış sayılmasına karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı- davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası olarak devamına, davacı- davalıdan alınarak davalı- davacıya verilmesine, ilerleyen yıllarda TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı- davacı için dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesi ile birlikte yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı- davalıdan alınarak davalı- davacıya verilmesine, ilerleyen yıllarda TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın davacı- davalıdan alınarak davalı- davacıya verilmesine, davalı- davacının, ziynet eşyasının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin yasal faizi ile tahsili istemine göre aynen iade talebinin reddine, bedelinin ödenmesine ilişkin istemin kabulüyle 48.527,00 TL ziynet eşyası alacağının karşı dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacı- davalıdan alınarak davalı- davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek ve davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, buna bağlı olarak kadın yararına yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlara hükmedilmesinin doğru olmadığı ayrıca ziynet alacağı davasının reddi gerektiği gerekçeleri ile kusur belirlenmesi, aleyhine hükmolunan ziynet alacağı, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat, velâyet yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davacı- davalı erkeğin ziynet alacağına yönelik nispi istinaf karar harcını yatırmaması nedeniyle verilen ... 4. Aile Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ek kararı ile ziynet alacağı davasına yönelik istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
3.Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; nafakalar ile tazminatların miktarlarının yetersiz olduğu gerekçeleri ile nafakalar ile tazminatların miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ve evlilikte geçen süre dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası ,iştirak nafakası miktarlarının az olduğu ayrıca boşanma kararının 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümlerine aykırı şekilde düzenlenmiş olduğugerelçesi ile davalı- davacı kadının nafakalar ve tazminatlara ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, hükmün ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yeniden boşanma ile ilgili hüküm kurulmasına, kadına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat, aylık 750,00 TL yoksulluk, çocuk yararına aylık 750,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, davacı- davalı erkeğin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, tedbir ve yoksulluk nafakaları ile tazminatlara hükmedilmesininde doğru olmadığı, velâyetin babaya verilmesi gerektiği,erkeğin ayrı bir boşanma davası açtığı ve bu davanın bekletici mesele yapılası gerektiği, muhtıraya rağmen istinaf harcı yatırılmadığından Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin ziynet alacağı yönünden istinaf talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesinin harcın yatırılacağı yerin ve miktarının kalem kalem belirtilmemesi sebebiyle usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, velâyet, ziynet alacağı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, velâyetin anneye verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı- davalı erkek vekilinin tedbir nafakasına ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı- davalı erkek vekilinin, diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.