Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7043 E. 2024/5041 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, boşanma sebebi, kusur durumu ve nafakayla tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin kadına fiziksel şiddet uygulaması, hakaret etmesi, tehdit etmesi ve sadakatsiz davranışlarda bulunmasının Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesinde düzenlenen pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma nedenini oluşturduğu değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/863 E., 2023/883 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/22 E., 2020/502 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesi ile; erkeğin evlililiğin ilk yıllarından beri müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini ve kötü muamelede bulunduğunu, tehditlerle korkuttuğunu, bir çok defa başka kadınlarla birlikte olduğunu, müvekkilini aldattığını, en son yaşanan olaydan sonra, kadının ortak çocuk ile birlikte tekrar eve dönemediğini, İskenderundaki evde kaldığını, erkeğin çiftlikte başka kadınla yaşadığını, erkeğin bu süreçte müvekkilinin ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, çiftliğe giden kadın ve ortak çocukları tehdit ederek ortak çocuklar ile müvekkilini tehdit ettiğini, beylik tabancasını müvekkile ve ortak çocuklara doğrulttuğunu, 31 yıllık kocasının git orospuluk yap bir adam bul sana baksın umurumda değil, zaten tüm kadınlar orospuluk yapmıyormu sende yap geçimini sağla dediğini, boşanma lafını duyan davalının müvekkilinin boğazına yapıştığını, müvekkilinin öleceğini düşündüğü sırada açık olan kapıdan komşuların gördüğünü, davalınında bırakıp gittiğini, polis ekiplerinin gelerek müvekkilini hastaneye götürdüklerini, darp raporu aldırdıklarını, tüm bu olaylar çerçevesinde tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi veya 161 inci maddesi veya 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesi; eşine bu güne kadar hiç bir şekilde şiddet ve kötü muamelede bulunmadığını, kendisinin ordu mensubu Astsubay olduğunu, yirmi beş yıl Türkiye'nin her yerinde gezdiğini, eşinide hep yanında götürdüğünü, eşinin hiç bir zaman baba evine dönmediğini, eşinin 1995 yılında bir çocuğunun vefat etmesi sebebiyle psikolojik olarak rahatsızlandığını, ilaç kullanmaya başladığını, hayal gücü ile olmamış şeyleri olmuş gibi anlattığını, kendisinin eşine ve çocuğuna bağlı hiç bir kötü alışkanlığı olmayan işinde gücünde bir insan olduğunu, eşinin İskenderun'da kaldığı evin tüm ihtiyaçlarının kendisi tarafından karşılandığını, orduda çalıştıktan sonra kendi isteği ile emekli olduğunu, emekli olunca babadan kalma bir yerde kendi imkanları ile besi çiftliği kurduğunu, emekli maaşı dışında herhangi bir gelirinin bulunmadığını, eşinden boşanmak istemediğini, kendisine karşı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ayrı yaşadıkları evlilikleri süresince bir arada yaşadıkları süre zarfında kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, evliliğin yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, yaşanan olaylarda belirtildiği üzere erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, her ne kadar kadın vekili öncelikle karşı tarafın evlilikleri süresinde başka bir kadınla birlikte olduğunu beyan ederek zina eylemi sebebiyle boşanma kararı verilmesini talep etmişse de, erkeğin zina eylemini gerçekleştirdiği yönünde dosyada somut bir delilin bulunmadığı davanın bu boşanma sebebi yönünden ispat edilemediği, ayrıca hayata kast, pek kötü ve onu kırıcı davranış sebebiyle boşanma talep edilmişse de, erkeğin uyguladığı şiddetin bu özel boşanma sebebini oluşturacak derece de olduğunun ispat edilemediği, ancak davalı tarafın dosyada dinlenen özellikle ortak çocuk beyanlarıyla da sabit olduğu üzere evlilik birliğinin yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadına fiziksel şiddet uyguladığı buna ilişkin davalı tarafın İskenderun 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/121 Esas sayılı dava dosyası yargılanıp eşe karşı kasten yaralama suçundan ceza aldığı, yaşanan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; boşanma kararına bir diyeceklerinin olmadığını, ancak huzurdaki boşanma davasının öncelikle hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış nedenine, bu mümkün olmadığı takdirde zina nedenine bu da mümkün olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak terditli açıldığını, davacının davalı tarafından öldüresiye darp edildiğini, buna ilişkin ceza mahkemesi kararı bulunduğunu, Mahkemece pek kötü ve onur davranış ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken sadece 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasından boşanma kararı verilmesinin hatalı olduğunu, yine kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı ile yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu, zina boşanma sebebini de ispatladıklarını, Mahkemece bu talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, davasında verilen hüküm, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, Mahkeme gerekçeli kararında müvekkilinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının belirtildiğini, bu hususun gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin hiç bir şekilde davacıya şiddet uygulamadığını, müvekkilinin her zaman iyi bir aile babası olduğunu, bunun yanında davacının bir eş olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin hasta annesine bakmasına yardımcı olmadığını, müvekkilinin söz konusu nafakaları ödeyecek gücünün bulunmadığını, yine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, tüm kusurun davacı tarafta olduğunu, hükmedilen nafaka, maddî manevî tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, davanın kabulü ile nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın vekili davalarını öncelikle hayata kast ve pek kötü davranış nedenine dayalı olarak açtıklarını bu sebep yönüyle kabul edilmeyecek olursa zina sebebiyle boşanmayı talep ettiklerini, eğer bu sebeple de boşanmaya karar verilmeyecek ise, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ettiklerini belirttiği, bu şekli ile kadın vekilinin talebinin terditli olduğunun anlaşıldığı, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillere göre evlilik birliğinin devamı süresince erkeğin kadına devamlı olarak fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, evin geçimini ve davacı kadının ihtiyaçlarını karşılamayarak ekonomik şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, fahişelik yapmasını söyleyerek onur kırıcı sözler söylediği, sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, en son Kadriye Sapmaz isimli kişi ile aynı evde yaşadığı, davalı tarafça davacı kadının davalı erkeğin annesine bakmayıp ve köyde yaşamayı reddettiği ve devamlı olarak davalı erkeğe hakaret ettiği iddia edilmiş ise de, bu konuda dinlenen tanık beyanlarının soyut ve inandırıcı olmaktan uzak olduğu, tarafların en son 21.12.2018 tarihinde tartıştıkları, erkeğin kadına şiddet uyguladığı, kadının iki parmağının kırıldığı, vücudunda birçok yaralanmanın oluştuğu, davalı erkeğin bu fiili nedeniyle İskenderun 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/121 Esas, 2019/350 Karar sayılı kararı ile neticeten 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 07.04.2021 tarihinde kesinleştiği, davalı erkeğin bu eyleminin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesinde düzenlenen pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma nedenini oluşturacağı, her ne kadar erkeğin Kadriye Sapmaz isimli kişi ile birlikte yaşamak suretiyle zina eylemine gerçekleştirdiği, diğer kusurları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma sebepleri oluşmuş ise de, kadın vekili tarafından öncelikle 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesinin talep edilmiş olması nedeniyle, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerektiği, erkeğin kusurlu davranışlarının davacı kadının kişilik haklarına ağır saldırı niteliği taşıdığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın yararına bağlanan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kadının davasında kurulan hüküm, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince boşanmalarına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kadın için bağlanan aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası ile aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakasına, hükmün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, davanın kabulü, yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 162 nci maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.