Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7064 E. 2024/3440 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına hükmedilen yoksulluk nafakası ve çocuğa hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının azlığı nedeniyle yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, hem yoksulluk hem de iştirak nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafakalar yönünden bozulmasına, kararın diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/914 E., 2023/1012 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/501 E., 2021/84 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden bir çocuklarının olduğunu, evlendikten sonra 5 yıl kadar Arabistan ülkesinde yaşadıklarını, kadının evliliğin başından beri tartışma çıkararak evin huzurunu bozduğunu, başkalarıyla kıyasladığını, aşırı kıskanç olduğunu, evlilik öncesindeki ilişkileri hakkında diğer aile bireylerinden bilgi toplayarak her fırsatta tartışma çıkardığını, küfürler ettiğini,müvekkilinin ailesi ile olan ilişkisine müdahale ettiğini, müvekkilinin ailesi ve arkadaşları ile normal ilişki kuramadığını, davalının sürekli şikayet ve memnuniyetsizliği nedeni ile evde huzur kalmadığını, sürekli tartışma çıkardığını, tartışma sırasında müvekkiline hakaret ve küfürlerde bulunduğunu, başkalarının bulunduğu ortamda müvekkilini rencide ettiğini, kadının kabul edilmez eylemleri sonucu ortak yaşamın çekilmez bir hale geldiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir/iştirak nafakası ile müvekkil lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Evliliğin başından itibaren taraflar arasında geçimsizlik baş gösterdiğini, düğün sırasında bile erkeğin ailesinin, müvekkiline müdahalelerde bulunduğunu, eşyaları kırarak öfke patlaması yaşadığını, zamanla eşine vurmaya başladığını, erkeğin eşine ve çocuğuna karşı ilgisiz olduğunu, en mahrem konuları bile ailesine anlattığını, evlilik birliği hakkındaki kararları kendi ailesiyle birlikte aldığını, müvekkilinin düşüncelerini hiç bir zaman önemsemediğini, müvekkilini kendisine ve ailesine hizmet etmek için gelen bir hizmetçi, yerli yersiz yapılacak hakaretlere, aşağılamalara sessiz kalacak, kazancının tümünü kendisine verecek bir köle olarak gördüğünü, bir eş olmanın hiç bir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkil ve ortak çocuğun hiç bir ihtiyacını karşılamadığını, kazandığı paranın tamamını kendi ihtiyaçları ve kendi ailesi için harcadığını, sürekli olarak müvekkilini küçük gördüğünü, hakaretlerde bulunduğunu, tarafların aynı ev içerisinde iken ruhen ve fikren bitmiş olan birliktelileri uzun süredir fiilen de bittiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 5.000,00 TL tedbir/iştirak nafakası ile müvekkil lehine 5.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalı ve davalı-davacının anlaşamadıkları, davalı-davacı kadının kıskanç olduğu, taraflar Arabistandan döndükten sonra Antakyada yaşamaya alışamadığı, davacı-davalı erkeğin aile şirketinde çalışmasından dolayı kendi hayatları ile eşinin kardeşlerinin hayatlarını sürekli olarak kıyasladığı, bu konu ile ilgili tartışmalarda eşine karşı küçük düşürücü ve aşağılayıcı ifadelerde bulunduğu, yine davacı karşı davalı erkeğin ise eşiyle yaşadığı tüm sorunları kendi ailesiyle paylaştığı, eşine ve çocuğuna yeteri kadar vakit ayırmadığı, zamanının çoğunu iş yerinde geçirdiği, yine eşi ve ailesi arasında yaşanan sorunlarda eşine destek olmadığı, gerçekleşen bu olaylara göre boşanmada tarafların her ikisinin de eşit kusurlu olduğu, tarafların boşanma davasından önce evlerini ayırdıkları, ayrı yaşadıkları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca asıl dava ve karşı davanın boşanma yönünden kabulüne velâyetinin anneye verilmesine,baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 300,00 TL olarak kararlaştırılan nafakanın devamına, karar kesinleşinceye kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, çocuk yararına aylık 300,00 TL olarak kararlaştırılan nafakanın 09.02.2021 tarihi itibariyle aylık 500,00 TL'ye çıkartılmasına, boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar tedbir, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, asıl dava ve karşı dava yönünden tarfların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü, kendi tazminat (maddî-manevî) taleplerinin reddi ile müvekkili ile çocuk için verilen nafaka (yoksulluk-iştirak) miktarlarının az olması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; iddialarının ispat edilmediği, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, reddedilen tazminat talepleri, çocuk ve kadın için verilen nafaka miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve kadın yararına tazminata hükmedilme koşulları oluşup oluşmadığı ile nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun boşanma davası ve fer'îleri yönünden esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakalarının miktarları yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönlerinden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.