"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/884 E., 2023/1681 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/189 E., 2021/741 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sözlü ve fiili şiddete maruz bıraktığını, gururunu inciterek diğer insanlarla birlikte iken de kendisini sürekli aşağıladığını, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, davalının, kendisine karşı sorumsuzluğu, cinsel ilgisizliği nedeni ile de geçimsizliklerinin şiddetinin arttığını, davacının kendisini başka kadınlar ile aldattığını, davacının sürekli sözlü psikolojik baskılar yaptığını, fiili şiddette bulunmaya devam ettiğini, bu olumsuz davranışları sebebiyle psikolojisinin son derece bozulduğunu belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına ortak çocukların velâyetinin anneye verilerek, çocuklar yararına aylık 5.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata ve aile konutunun tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili, cevap-birleşen dava dilekçesinde özetle;davalının gereksiz kıskançlıkları olduğunu, müvekkilini bu noktada bunaltan davranışlar sergilediğini, müvekkiline ağır hakaretler ettiğini, davalının kadın olarak evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmemeye başladığını, evin çamaşırı,temizliği evde yapılması lazım gelen işler ve çocuğun bakımını hep ihmal ettiğini, davalının çocukları ihmal ettiğini, çoğu zaman onların bakımını müvekkilinin yapmak durumunda kaldığını, davalının evliliğin ilk yıllarında var olan sonradan daha da artan psikolojik sıkıntılarının bulunduğunu, çoğu zaman çocukların önünde bağırıp, hakaretler edip gereksiz tartışmalar çıkardığını, fal ve büyü merakı aşırı seviyeye ulaştığını gereksiz takıntılarla evliliği müvekkil için çekilmez hale getirdiğini, davacının son dönemlerde ise çocukları da yalnız başına evde bırakıp sık sık evi terk etmeye başladığını, davalının güven sarsıcı ve sadakatsiz davranışlarının davacıyı üzdüğünü belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721Sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilerek, erkek yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı tanıklarının davalı erkeğe kusur olarak atfedilen olaylara dair bizzat görgüye dayalı bir olayın olmadığı, davacı kadının aktarımı üzerine bilgi sahibi oldukları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğe atfı kabil kusurun varlığının kanıtlanamadığı;davacı-birleşen davalı kadının, davalı-birleşen davacı erkeğe bela okuduğu, hakaret, tehdit ve küfür ettiği, misafirlerin içinde "salak, manyak " dediği, davacı kadının fala baktığı, kendi falına bakıp buna inanarak davalı erkeğin kendisini aldattığını öne sürüp huzursuzluk çıkardığı, davacı-birleşen davalı kadının, haber vermeden sık sık müşterek konutu terk ettiği, eve gelmediği günler olduğu, bu konuda davalı erkeğe herhangi bir açıklamada bulunmadığı, evde yemek, temizlik, çamaşır gibi işler ile ilgilenmediği, çocukların bakımı ile ilgilenmediği, evlilik birliğinin kendine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı tarafça tapu müdürlüğüne yapılan talep ve tapu müdürlüğünün talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediğinin belgelendirilmediği anlaşılmakla davacının tapu müdürlüğüne müracaat etmeden dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından aile konutu şerhi konulması talepli davanın usulden reddine, ortak çocukların velâyetinin babaya verilerek anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, çocuklar için tedbir ve iştirak nafakası talebi olmadığından nafaka takdirine yer olmadığına, erkek yararına 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, taraflar lehine tedbir nafakası takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur tespitinin hatalı ve hukuka aykırı olduğu, eksik incelemeyle verilen karşı davadaki boşanma kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, müvekkilinin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin yasa ve hukuka aykırı olduğunu, karşı davanın reddi, asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme kararının kaldırılarak kararın tümü yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-birleşen davalı kadının ağır kusurlu olduğu belirtilmek suretiyle yapılan değerlendirmelerin kısmen hatalı olduğunun anlaşıldığı, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, davalı-birleşen davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği,kadının sunduğu delillere göre; davalı-birleşen ...'in, eşine aşağılayıcı ve hakaret içeren sözler sarf ettiği (tanık ...), eşinin çalışmasını engellediği gibi maddî destek sağlamamak suretiyle ekonomik şiddet uyguladığı, kadının maddî sıkıntıları nedeniyle arkadaşlarının ona yardım ettiklerinin (tanıklar ...,...) sabit olduğu, erkeğin sunduğu delillere göre ise; ...'in, sürekli olarak fala baktığı ve fala göre günlük hayatına yön verdiği (tanıklar ...,...,...), evin günlük işleri ile yeterince ilgilenmemek suretiyle birlik görevlerini ihmal ettiği (tanık ...) ve eşine hakaret içeren sözler sarfettiğinin (tanık ...) anlaşıldığı, tarafların eşit derecede kusurlu oldukları, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilerek boşanma talepli asıl davaya dair kararın kaldırılmasına ve bu davanın kabulü ile tarafların 4721Sayılı Kanun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına karar vermek gerektiği, eşlerden ...'in çalışmadığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunmadığı, ...'in ise telefon ve dondurma dükkanlarının bulunduğunun anlaşıldığı, kadın yararına tedbir nafakasına hükmolunmamış olmasının hatalı olduğu, kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar vermek gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları ile TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek kadın yararına aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına karar vermek gerektiği, eşler eşit derecede kusurlu olduğundan taraflar lehine 4721Sayılı Kanun 174/1-2 maddesindeki yasal koşulların gerçekleşmediği, bu nedenle ilk derece mahkemesince bu hususta yapılan düzenlemenin kaldırılarak erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerektiği, çocukların velâyetinin babaya verilmesi isabetli ise de, kişisel ilişki düzenlenmesinin yazım şekli itibariyle infazda sorunlara sebebiyet vereceği gibi velâyet kendisine verilen babaya 4721Sayılı Kanun 182/2 maddesi uyarınca ihtarat yapılmamış olması da hatalı olduğu, bu hususta yeniden hüküm kurmak gerektiğinden velâyeti babaya verilen ortak çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki düzenlenmesine dair Alanya 3. Aile Mahkemesinin 2020/189 Esas-2021/741 Karar sayılı kararı ile yapılan düzenlemenin kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile; "velâyeti babaya verilen ortak çocuklar ... ve ... ile anne ... arasında; her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10:00’dan Pazar günü saat 17:00’ye kadar, Ramazan ve Kurban bayramlarının 2.günü saat 10:00’dan 3.günü saat 17:00’ye kadar, her yıl öğrenciler için ön görülen yarı yıl tatilinin başlamasını takip eden ilk Pazartesi günü saat 10:00'dan aynı haftanın devam eden Pazar günü saat 17:00'ye kadar ve her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 10:00’dan 31. günü saat 17:00'ye kadar kişisel ilişki tesisine, süre bitiminde çocukların babaya iadesine, velâyet kendisine bırakılan baba ...'e; kişisel ilişki düzenlenmesinin gereklerini yerine getirmezse çocukların menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velâyetin değiştirilebileceğinin ihtarına," karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur,tazminatların reddi,nafakaların miktarı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle;kadının davasının kabulü, kusur,tazminatların reddi,nafakalar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadının boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.