Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7197 E. 2023/4809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak yoksulluk nafakası ile manevi tazminatın takdiri istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının sadakatsizlik nedeniyle ağır kusurlu, erkeğin ise ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalması ve çocuğun bakımını eşine ve çocuğa destek olmayan annesine bırakması nedeniyle az kusurlu olduğu değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/875 E., 2023/894 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/58 Esas, 2020/447 Karar

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul yönünden bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadının sair, erkeğin ise tüm istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının evliliğin başında cinsel birliktelikten kaçındığını, ortak çocuk doğduktan sonra çocuğa bakmadığını, emzirmek istemediğini, çocuğun bakımının müvekkilinin annesi tarafından yapıldığını, ruhsal problemler yaşadığını, bir kaç kez intihar mektubu bıraktığını, müvekkilini aldattığını, internet ve telefon üzerinden başka erkekler ile cinsel ilişki yaşadığını, başka erkeklere cinsel içerikli fotoğraflarını gönderdiğini, bebeğinin yanında dahi başka erkeklerle cinsel içerikli görüşmeler yaptığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı erkek vekili süresi içerisinde sunduğu karşı davaya ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davalı karşı davacı kadının iddialarının asılsız olduğunu belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, davacı-karşı davalı erkeğin müvekkilini evliliğin başından beri istemediğini, müvekkilinin vajinusmus hastalığının ortaya çıkması neticesinde müvekkiline kötü davranmaya başladığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, hakaret ettiğini, küçük düşürücü sözler söylediğini, davacı-karşı davalı erkeğin annesinin de müvekkilini istemediğini, eşi ve annesinin müvekkilinin elinden telefonunu aldığını, fiziksel şiddet uygulayarak bir odaya kapattıklarını, dışarı çıkmasına izin vermediklerini, adını çıkarmakla tehdit ettiklerini, ailesinden yardım istemesine mani olduklarını, ortak çocuğu vermediklerini, kendisine ait özel fotoğrafları yayacağını, internette paylaşacağını belirterek tehdit etiğini bu konuda davacı-karşı davalı hakkında soruşturma sürdüğünü, bunların ardından da müvekkilinin babasını arayarak kızını al git dediklerini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesini ve çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakası ile müvekkili yararına aylık 1.000,00 tedbir ve yoksulluk nafakası ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000,00 maddî, 100.000,00 manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.10.2020 tarihli ve 2019/58 Esas, 2020/447 Karar sayılı kararı ile davalı-karşı davacı kadının ortak çocuğa ilgisiz davrandığı ve ihmal ettiği, internet ve cep telefonu üzerinden başka erkekler ile görüşüp, mesajlaşıp sadakat yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde fotoğraflar gönderdiği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri ihlal ettiği gerekçesi ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu belirtilerek, davalı-karşı davacı kadının davasının reddine, davacı-karşı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu Hilmi Asaf'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı karşı davalı erkek yararına 15.000,00 manevî tazminata, davalı karşı davacı kadının tedbir, yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili velâyet düzenlemesi, iştirak nafakasının ve manevî tazminatın miktarı yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, reddedilen davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen manevî tazminat, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.03.2022 tarihli ve 2021/306 Esas, 2022/507 Karar sayılı kararıyla; davalı-karşı davacı kadının ortak çocuğa karşı ilgisiz olduğu ve ihmal ettiği şeklindeki kusurların ispat edilemediği, davalı-karşı davacı kadına yüklenen sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği şeklindeki kusurlu davranışın tanık beyanları ve sosyal inceleme raporundaki davalı-karşı davacı kadının ikrarı ile sabit olduğu, davacı karşı davalı erkeğin de annesinin evliliğe müdahale ettiği ve ortak çocuğun erkeğin annesi ile yatırıldığı kusurlarının sabit olduğu, bu kapsamda davacı-karşı davalı erkeğin az, davalı karşı davacı kadının ağır kusuru ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davacı-karşı davalı kadın yararına tedbir nafakası koşullarının oluştuğu, davacı-karşı davalı erkek yararına hükmedilen 15.000,00 TL manevî tazminatın tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, evlilikte geçen süre dikkate aldığında fazla olduğu, hak ve nefaset kuralları gereğince davacı-karşı davalı erkek yararına 10.000,00 TL tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, davalı-karşı davacı kadının da davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına karşı dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine hükmedilmiş, davalı-karşı davacı kadının erkek yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarına ilişkin istinaf başvurusunun kabul edildiği gerekçede belirtilmesine karşın bu hususta Bölge Adliye Mahkemesince olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, müvekkili yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarı, çocuklar ile tedbiren kurulan kişisel ilişki yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası talebi ile aleyhlerine hükmedilen manevî tazminat yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 24.01.2023 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesince taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarına ilişkin yapılan yargılama sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tamamıyla kusurlu olduğu belirtilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına ve davacı-karşı davalı erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusun erkek yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarı yönünden kabulü ile davacı-karşı davalı erkek yararına hüküm altına alınan 15.000,00 TL manevî tazminatın tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, evlilikte geçen süre dikkate aldığında fazla olduğu belirtilerek hak ve nefaset kuralları gereğince erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği gerekçede yazılmasına karşın, kararının hüküm fıkrasında davacı-karşı davalı erkeğin manevî tazminat talebi hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinden bahisle hükmün bozulmasına, sair temyiz taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece, dosyaya sunulan fotoğrafların hukuka aykırı delil olarak kabul edilmediği hükme esas alındığı oysa ki, erkeğin beyanları ve tanık ifadelerine göre kadının elindeki cep telefonunun erkek tarafından zorla alındığı, telefonda şifre olduğu için telefonculara götürülüp şifresinin kırılmasının istendiği, telefoncuların bu işlemi yerine getirmemeleri üzerine erkeğin sözlü baskısı ile kadının telefonundaki şifreyi açmasını sağladığı, bu suretle telefonda bulunan fotoğrafların hukuka aykırı şekilde ele geçirildiği, hükme esas alınmaması gerektiği ancak kadının ikametinde alınan SİR'de kadının eşinin ilgisizliği, sevgisizliği ve kendi psikolojik durumunun iyi olmaması sebepleri ile boşluğa düştüğünü, sosyal medya sohbet sitesinden bir iki kişi ile yazıştığını fakat, pişman olduğunu, yaşadığı travmalar sebebi ile başka erkekler ile sohbet ettiğini ancak hiçbir fiziksel temasta bulunmadığını, sadece bir kişi ile ciddi anlamda duygusal bağ kurduğu şeklindeki beyanı ve tanık ifadeleri göz önüne alındığında, kadının sadakatsizlik eyleminin sabit olduğu, Mahkemece kadına çocuğu ihmal etmesi, ilgisiz davranması kusuru yüklenmiş ise de tanık anlatımlarının soyut ve yoruma dayalı ve yanlı beyanlar olduğu, bu kusurun kadından kaldırılması gerektiği, Mahkemece erkeğe kusur yüklenmemiş ise de, dinlenen tanık Kadriye'nin " Zaman zaman Efra'nın yanında zaman zaman da çocuk benim yanımda yatıyordu. Efra'nın babası kimliğini yeni değiştirmiş, bizde yeniden değiştirmedik zaten evlilik cüzdanları vardı. Art niyetimiz yoktu. Habip maaşını bana verirdi. Bende çekmeceye koyardım lazım olduğunda Efra'ya çekmeceden alabileceğini söylerdim. Ben Habip'in çocukla ilgili olaylar esnasında birşey söylediğini duymadım." şeklindeki beyanından erkeğin maaşını annesine vermesi, emzirilme çağında olan yaşı küçük çocuğun annenin yanında yatması gerekirken kayınvalidenin yanında yatması, kayınvalidenin evliliğe müdahalesi erkeğin buna sessiz kalması vakalarının erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği anlaşıldığından kadının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile erkeğin az da olsa kusurlu olduğu, bu sebeple mahkeme kararının gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilerek kadının sadakatsizliği nedeniyle ağır kusurlu, erkeğin maaşını annesine vermesi, emzirilme çağında olan yaşı küçük çocuğun annenin yanında yatması gerekirken kayınvalidenin yanında yatması, kayınvalidenin evliliğe müdahalesi erkeğin buna sessiz kalması nedeniyle az kusurlu olduğu kabul edilerek asıl davanın ve karşı davanın kabulü gerektiği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü kişilik haklarına yapılan saldırı, evlilikte geçen süre dikkate alındığında, davacı erkek lehine takdir edilen 15.000,00 TL manevî tazminat miktarının fazla olduğu, kusur durumuna bakılmaksızın tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak talep eden lehine uygun bir miktarda tedbir nafakası hükmedilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemece tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle davacı erkeğin tüm istinaf taleplerinin, karşı davacı kadının ise kusur belirlemesi, tedbir nafakası, karşı davanın reddi, manevî tazminat miktarı dışındaki tüm istinaf taleplerinin esastan reddine, davalı-karşı davacı kadının kusura, tedbir nafakasına, karşı davanın reddine, manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılmasına, her iki davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 500 TL tedbir nafakasına, kadının yasal şartları gerçekleşmeyen maddî - manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak, erkeğe verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili; tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiği, bu kusur durumuna göre erkeğin manevî tazminat talebinin reddi ile kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği ileri sürülerek; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen manevî tazminat ve reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan karşılıklı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi ile erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise erkek yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalı-davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.