Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7212 E. 2024/3479 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirleme, velayet, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat hususlarında yerel mahkeme kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ağır kusurlu olduğuna dair mahkemece tespit edilen vakıaların ve velayet, nafaka ve tazminata ilişkin hükümlerin usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2976 E., 2023/991 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/794 E., 2022/567 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının kıskanç olduğunu, müvekkilinin evden tek başına dışarı çıkmasına izin vermediğini, davalının çalışmadığını, borsa ile ilgilenip sürekli borsa takip ettiğini, takıları ve paraları borsada kaybettiğini, sürekli müvekkiline hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, 19.10.2019 tarihinde müvekkilini dövüp boğazını sıktığını, üzerine kapıyı kilitlediğini, müvekkilinin arkadaşını arayarak evden çıkabildiğini, o tarihten itibaren tarafların ayrı yaşadıklarını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının, evi, müvekkili ve ortak çocukları ile ilgilenmediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, davacının her fırsatta müvekkiline sataşıp sorun çıkardığını, çocuğu hiç tanımadığı kişilere emanet ettiğini, davacının müvekkiline hakaret ettiğini, saldırdığını ve fiziksel şiddet uyguladığını, evden kovmaya başladığını, müvekkilini istemediğini söylediğini beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline bırakılmasına, davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında hiçbir fiziksel engeli yokken çalışmayıp evi geçindirmeyen, aksine bu süreçte borsa ile fazlaca ilgilenip ailesini borca sokan, eşine fiziksel şiddet uygulayan davalının ağır kusurlu olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve devamında bir yarar kalmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasına, çocuk lehine aylık 250,00 TL tedbir, aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, davacı lehine 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine, usulünce harcı yatırılmak suretiyle açılan dava bulunmadığından ziynet alacağı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, velâyet düzenlenmesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat kısımları ve ziynet alacağı yönünden lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davacıya somut olarak yüklenen bir kusur bulunmadığından, davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabul edildiğinin anlaşıldığı, "Çalışmama, evi geçindirmeme, borsa ile fazlaca ilgilenip ailesini borca sokma, fiziksel şiddet uygulama" şeklindeki maddî vakıaların sabit olduğu ve bu sebeplerle davalıya kusur yüklenmiş olmasında bir yanlışlık görülmediği, her ne kadar Kemalpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/144 Esas, 2021/486 Karar sayılı ilamında kadının da erkeğin yüzünü tırmalamak suretiyle şiddet uyguladığı belirtilerek, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediği kabul edilip, karşılıklı haksız tahrik altında olmak üzere kadın hakkında da eşi basit yaralama suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu açık ise de, davalının, eşini başka erkekle konuşmakla suçlayarak kendisini eve kilitlediği, davalının savunmasındaki kabulüne göre yaşanan tartışma sırasında kadına iki kez tokatla vurduğunun sabit olduğu, davacının bu sırada eşinin yüzünü tırmalama şeklindeki eyleminin tepkisel ve eşinin davranışına karşı kendisini savunma niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının annesi ve kız kardeşinin davacıya kusur olarak yüklenmesi gerekebilecek hususlar hakkında 15.04.2022 tarihinde alınan beyanlarının, önceki 04.06.2021 tarihli anlatımlarıyla açıkça çelişmesi karşısında beyanlarına itibar edilmemesin de, davacıya kusur olarak yüklenebilecek başka bir maddî vakıaya ilişkin somut bir delilin de bulunmamasına göre, kadına kusur yüklenmemiş olmasında bir yanlışlık görülmediği, sosyal inceleme raporuna göre çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemi itibarı ile anne bakım ve şefkatine muhtaç bir yaşta olması, annenin çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi ve bakımı sağlayabilecek yeterlilikte bulunması, velâyet konusunda gerekli istek ve motivasyona sahip olması, velâyet yükümlülüklerini yerine getirmesine engel bir durumunun olmaması yönündeki tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında velâyetin anneye verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğut, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun yaşına uyumlu ihtiyaçları, eğitim giderleri, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi de nazara alındığında iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediği, takdir edilen nafaka miktarının da hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında fazla bulunmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu eşinin en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılan davacı lehine, tarafların ekonomik sosyal durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları dikkate alınarak maddî ve manevî tazminata hükmedilmiş olmasında bir yanlışlık görülmediği, hükmedilen tazminat miktarlarının da fazla olmadığı, boşanmanın fer'î niteliğinde olan ve boşanma davası içerisinde talep olunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının reddi veya kabulü halinde taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, harcı yatırılmadığı için usulüne göre açılmadığı kabul edilerek hakkında hüküm kurulmayan bir taleple ilgili geçerli bir davanın varlığından söz edilemeyeceğinden davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olunmasında da usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, velâyet düzenlenmesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat kısımları ve ziynet alacağı yönünden lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk lehine iştirak nafakası ile davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat kısımları ve ziynet alacağı yönünden davalı erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi,182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı madesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 297 nci, 323 üncü ve 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.