"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/352 E., 2022/845 K.
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı kadın vekili
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davalı kadın vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı eşi arasında davalı adına kayıtlı taşınmazda 137 adet daire, 7 adet villa ve 7 adet dükkan yapılması için anlaşma yapıldığını, davalıya arsa karşılığında 40 adet daire verileceğinin anlaşmada belirlendiğini, davalının müvekkiline vekâlet verdiğini, Ekim/2007-Mayıs/2008 arasında 8 aylık sürede tatil köyünün projesinin tamamlandığını, inşaat ruhsatı, elektrik ve su aboneliklerinin yapıldığını; Mayıs-Haziran aylarında kot farkının kapsatılması için dolgu yapıldığını, Orkide-1adındaki villanın bitirilerek satış ofisi olarak düzenlendiğini, Orkide-2 adındaki villanın da %85 inin tamamlandığını, burada 3 tane bitişik villa bulunduğunu, site girişinin yapıldığını, Begonya 1 adındaki blokunun da temel ve 1 inci kat ve duvarlarının bittiğini, 1 inci katta üç tane dükkan bulunduğunu, sonra inşaat işlerine ara verildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla inşaat ve yatırımların toplam maliyetinin ederinin bilirkişi tarafından belirlenerek şimdilik 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; davacı erkek vekili 08.03.2010 tarihli dilekçesinde talep miktarını toplam 360.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde; davacı tarafından herhangi bir imalat yapılmadığını, zamanaşımın dolduğunu, inşaatın tamamının müvekkili tarafından 1995 yılında yapıldığını, müvekkilinin varlıklı bir insan olduğunu, taraflar arasında sözlü bir anlaşma olmadığını, harcamaların müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilinin başka bir arsası ve villasını satarak masrafları karşıladığını, vekâletin eşi olması nedeniyle verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Dava, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 2009/348 Esas ve 2016/139 Karar sayılı kararı ile, davacının eşi olan davalı arsa sahibi ile sözlü olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması hususunda anlaştıklarını, 2008 yılı itibariyle yapılan imalatlardan dolayı karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalının ise imalat masraflarının kendisi tarafından karşılandığını, kendisine ait birçok taşınmazı satarak parasını bu projeye yatırdığını, aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmadığını savunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalıya ait taşınmaz üzerine yapılan imalat ve inşaat masraflarının kim tarafından yapıldığı noktasında toplandığı; davacının iddiasına göre davanın eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğu, mal rejiminden kaynaklı bir alacak davası söz konusu olmadığı, davaya genel mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmasının doğru olduğu; davacının 2008 yılı itibariyle yapılmış olan imalatlara ilişkin bedeli talep ettiği dava tarihi olan 2009 yılı itibariyle henüz sözleşmeye uygulanan zamanaşımı süresinin dolmadığı, davanın süresinde açıldığı; taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşmenin sözlü olarak yapıldığı, sözleşme tarihi itibariyle taraflar evli olduklarından senetle ispat sınırının yasal istisnası kapsamında hukuki ilişkiye ilişkin tanık dinleme imkanının bulunduğu, bu çerçevede dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına, dosyada mevcut makbuzlara, faturalara, vergi kayıtlarına göre davacının yüklenici olarak hareket etmek suretiyle davalıya ait taşınmaz üzerinde imalatlara başladığı, belirli bir aşamaya geldikten sonra ise ara verildiği ve tarafların evlilikleri ile ilgili sorunlarından ve ayrılık aşamasına gelmelerinden dolayı devam etmediği, bu haliyle davacının iddiasının doğru olduğu kanaatine ulaşıldığını, her ne kadar davalı tarafından aradaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olmayıp vekâlet ilişkisinden ibaret olduğunu, masrafların tamamının kendisi tarafından davacı eliyle yapıldığını belirtilmiş ise de, davalının bu savunmasını ispatlayamadığı, davalının kendi öz kızı olan tanığın beyanları, tarafsız olan davacı tanıkları beyanları, harcama belgeleri, resmi kayıtlar dikkate alındığında itibar edilmediği; dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli son bilirkişi kurulunun 30.12.2015 tarihli raporu ve davacının ıslahı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle, dava dilekçesinde talep edilen 100.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; ıslah ile arttırılan miktar olan 241.980,68 TL''nin ise ıslah tarihi olan 08.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarih ve 2016/3727 Esas, 2019/1167 Karar sayılı kararı ile, iddia ve savunmanın ileri sürülüş şekline göre dava konusu talebin aile hukukundan kaynaklanan katılma alacağına ilişkin olduğu, görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu, Mahkemece bu husus gözetilmeksizin işin esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece, Aile Mahkemesi Sıfatıyla, 28.05.2019 tarih ve 2019/220 Esas, 2019/311 Karar sayılı kararı ile, davacının eşi olan davalı arsa sahibi ile sözlü olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması hususunda anlaştıkları, 2008 yılı itibariyle yapılan imalatlardan dolayı karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia ettiği; davalının ise imalat masraflarının kendisi tarafından karşılandığını, kendisine ait birçok taşınmazı satarak parasını bu projeye yatırdığını, aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmadığını savunduğu; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalıya ait taşınmaz üzerine yapılan imalat ve inşaat masraflarının kim tarafından yapıldığı noktasında toplandığı; bozma ilamı uyarınca uyuşmazlığa Aile Mahkemesi Sıfatıyla bakıldığı; davacının 2008 yılı itibariyle yapılmış olan imalatlara ilişkin bedel talep ettiği dava tarihi olan 2009 yılı itibariyle henüz sözleşmeye uygulanan zamanaşımı süresinin dolmadığı, davanın süresinde açıldığı; taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşmenin sözlü olarak yapıldığı, sözleşme tarihi itibariyle taraflar evli olduklarından senetle ispat sınırının yasal istisnası kapsamında hukuki ilişkiye ilişkin tanık dinleme imkanının bulunduğu, bu çerçevede dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına, dosyada mevcut makbuzlara, faturalara, vergi kayıtlarına göre davacının yüklenici olarak hareket etmek suretiyle davalıya ait taşınmaz üzerinde imalatlara başladığı, iş belirli bir aşamaya geldikten sonra ise ara verildiği ve tarafların evlilikleri ile ilgili sorunlarından ve ayrılık aşamasına gelmelerinden dolayı devam etmediği, bu haliyle davacının iddiasının doğru olduğu kanaatine ulaşıldığı, her ne kadar davalı tarafından aradaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olmayıp vekâlet ilişkisinden ibaret olduğunu, masrafların tamamının kendisi tarafından davacı eliyle yapıldığını belirtilmiş ise de, davalının bu savunmasını ispatlayamadığı, davalının kendi öz kızı olan tanığın beyanı, tarafsız olan davacı tanıkları beyanları, harcama belgeleri, resmi kayıtlar dikkate alındığında itibar edilmediği; dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli son bilirkişi kurulunun 30.12.2015 tarihli raporu ve davacının ıslahı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle, dava dilekçesinde talep edilen 100.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 06.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; ıslah ile arttırılan miktar olan 241.980,68 TL'nin ise ıslah tarihi olan 08.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.09.2019 tarih ve 2019/2649 Esas, 2019/3385 Karar sayılı kararı ile, dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi istemine ilişkin bulunmasına göre inceleme görevinin Yargıtay 15. Hukuk Dairesine ait olduğu belirtilerek dosyanın Yargıtay 15. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiş; Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 08.10.2019 tarihli ve 2019/3034 Esas, 2019/38145 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın evlilik birliğinin devamı süresinde yapılan imalât bedeli ile ilgili katılma alacağından kaynaklandığı, Aile Mahkemesince karar verildiği, inceleme görevinin Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait olduğu belirtilerek dosyanın Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiş; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.12.2019 tarihli ve 2019/6070 Esas, 2019/11100 Karar sayılı kararı ile de, dava dilekçesindeki talep ve gerekçeli karardaki hukuki nitelendirmeye göre davanın taraflar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacak isteğine ilişkin olduğu, inceleme görevinin Yargıtay 15. Hukuk Dairesine ait olduğu, dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş; son olarak Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulunun 22.01.2020 tarihli ve 2020/25 esas, 2020/18 Karar sayılı kararı ile, uyuşmazlığın hali hazırda evlilik devam ederken (taraflar arasındaki yazılı olmayan eser sözleşmesi çerçevesinde) evlilik birliği içerisinde davalı eşe ait taşınmaz üzerine davacı eş eliyle inşaa edilecek tatil sitesi projesi için davacı tarafından yapılan inşaatın toplam maliyet değerinin tahsili istemine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın katılma alacağıyla ilgisi bulunmadığı belirtilerek dosyanın incelemesini yapmakla görevli Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 05.04.2021 tarih ve 2021/3671 Esas, 2021/1414 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen taraflar arasındaki ilişkinin aile hukukundan kaynaklanan katılma alacağı olarak değerlendirilmeyip, imalat bedelinin eser sözleşmesi hükümleri gereğince değerlendirilmesinin usuli kazanılmış hakka aykırı olduğu; Mahkemece, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanmanın ise 27.06.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından bu dava dosyasındaki protokol de dikkate alınarak davanın aile hukukundan kaynaklanan katılma alacağı olarak çözümlenip karara bağlanması gerektiği; diğer yandan Mahkemenin imalat bedelinin serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanmasına rağmen KDV ilave edilmesi ile dolgu miktarına ilişkin bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmemesinin de hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına; bozma sebeplerine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davaya konu 427 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, davalının 26.05.2008 tarihinde davacıya vekâlet verdiği, davacının 27.05.2008 tarihinde imar durumunu ve 19.06.2008 tarihinde inşaat ruhsatını alarak elektrik ve su abonelerini yaptırdığı ve inşaata başlandığı, işin belirli bir kısmı yapıldıktan sonra global ekonomik kriz nedeniyle tarafların anlaşarak inşaat faaliyetine ara verdiği, sonrasında tarafların boşanma aşamasına geldiği, inşaatın devam etmediği, 427 Parsel sayılı arsanın davalının kişisel malı olduğu ancak arsa üzerine yapılan inşaatın başladığı tarih olan 27.05.2008 tarihinden boşanma dava tarihi olan 28.09.2010 tarihine kadar gerçekleştirilen bir kısım imalatın yapım tarihi itibariyle edinilmiş mal olduğu, davalının masrafların tamamının kendisi tarafından davacı eliyle yapıldığını iddia etmiş ise de iddiasını ispatlayamadığı, söz konusu imalatların bilirkişi aracılığıyla hesaplanan değerinin 2.588.965,00 TL olduğu, davacının yarısı oranında (1.294.482,50 TL) katılma alacağı bulunduğu, boşanma kararının davacı vekilinin 21.12.2022 tarihli duruşmada ıslah için süre talep etmediklerini beyan ettikleri, 08.03.2010 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının katılma alacağı talebinin kabulüyle, taleple bağlı kalınarak 360.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 21.06.2023 tarih ve 2023/3129 Esas, 2023/3424 Karar sayılı kararı ile, kararın tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle temyiz edenin sıfatı ve temyiz nedenlerine göre usul ve kanuna uygun olduğu, davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına davalı kadın vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı kadınn vekili karar düzeltme dilekçesinde; bozma gereğinin yapılmadığını, bozma ilamında sadece katılma alacağı ile sınırlı olarak değerlendirme yapılması ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğinin belirtildiğini, alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, bilirkişinin katılma alacağı değil, tüm malvarlığı üzerinden artık değer hesapladığını, hesaplamanın ve ispatın hatalı olduğunu, katkı payı alacağını davacının ispatlaması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararının düzeltilmesi talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmalık, bozmaya uygun işlem yapılıp yapılmadığı, usuli kazanılmış hakkın ihlal edilip edilmediği, raporlar arasında çelişki olup olmadığı, hukuki nitelendirme ve katılma alacağı davalarında ispat yükü noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle onanmış olup, temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere; karar düzeltme talep edenin sıfatı ve karar düzeltme sebeplerine göre; karar düzeltme istemi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Karar düzeltme talebinin REDDİNE,
1086 sayılı Kanun 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 1.470.00 TL para ceza ile 562.65 TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenden tahsiline,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.