"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/869 E., 2023/1027 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kalecik Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/796 E., 2023/6 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin 2014 yılında boşanma davası açtığını ve davanın 05.03.2015 tarihinde ret ile sonuçlandığını, 05.05.2015 tarihinde kesinleştiğini, tarafların bu tarihten sonra bir araya gelemediklerini, davalı erkeğin başka bir bayanla görüştüğünü, birlikte yaşamaya başladığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu, tazminat ve nafaka istemeye hakkı bulunmadığını, evlilikleri süresince ev işlerini yapmaktan imtina ettiğini, eşine sevgi, saygı ve ilgi göstermediğini belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, davacı kadının tazminat ve nafakaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin18.04.2019 tarih ve 2017/155 Esas,2019/104 Karar sayılı kararı ile; "davalının 2014 yılında boşanma davası açtığını, davanın 05.03.2015 tarihinde davalının evden ayrılması ve bir başka kadınla birlikte yaşaması, davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı kadına atfı kabil bir kusur isnadının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle ret ile sonuçlandığını, 05/05/2015 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden yaklaşık iki yıl sonra açılan iş bu davada, dinlenen davalı tanıklarının beyanları ilk davanın reddi nedeniyle, ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olduğundan davacı kadına bir kusur yüklenemez. İlk davanın açılmasından sonra tarafların biraraya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde davacı kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddî olayın varlığı iddia ve ispat edilmiş değildir. Yargılama sırasında dinlenen davalı tanığının beyanında davalı erkeğin ayrılık süresi içerisinde başkasıyla gayri resmi birliktelik yaşayarak sadakatsiz olduğu, Bu durumda, davacı kadına kusur olarak yüklenecek bir olayın varlığının kanıtlanamadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan, davalı erkek tam kusurlu olduğu; davacı kadından evlilik birliğini sürdürmesinin beklenemeyeceği" gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 12.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesini 05.10.2021 tarihli 2019/1932 Esas 2021/1481 Karar sayılı kararı ile, "Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olup, bu husus kamu düzeniyle ilgilidir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Davada, davalı erkeğin cevap dilekçesi ile; davacı kadının ruhsal sorunları olduğunu, davranış ve konsantrasyon bozukluğu yaşadığını, çocuğun bakımını ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını, çocukla kadının annesinin ilgilendiğini belirterek davacı kadının ruhsal rahatsızlığı olduğunu ileri sürdüğü ve bu durumun tanıkların bununla uyumlu beyanları ve sosyal inceleme raporunda uzmanın; davacının kendini ifade ederken ve iletişim kurarken zorlandığı, kısmen konuşma bozukluğunun olduğu, algılama güçlüğü yaşadığı, iletişim ve kendisini anlatma konusunda annesinden destek aldığı yönündeki tespitleri ile doğrulandığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince bu hususta dosyada araştırma yapılmadığına göre, mahkemece yapılacak iş; kadının psikiyatri epikriz raporları ve tüm tedavi evrakları getirtilerek 4721 sayılı Kanunun Türk Medeni Kanununun 405 inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 56 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması, bu hususun bir ön sorun sayılması, Bu yön göz önünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır." kararı gereğince davalı erkeğin istinaf talebinin esasa ilişkin itirazları incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına,eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine ve kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının incelenmemesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "..davalının 2014 yılında boşanma davası açtığını, davanın 05.03.2015 tarihinde davalının evden ayrılması ve bir başka kadınla birlikte yaşaması, davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı kadına atfı kabil bir kusur isnadının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle ret ile sonuçlandığını, 05/05/2015 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden yaklaşık iki yıl sonra açılan iş bu davada, dinlenen davalı tanıklarının beyanları ilk davanın reddi nedeniyle, ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olduğundan davacı kadına bir kusur yüklenemez. İlk davanın açılmasından sonra tarafların biraraya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde davacı kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddî olayın varlığı iddia ve ispat edilmiş değildir. Yargılama sırasında dinlenen davalı tanığının beyanında davalı erkeğin ayrılık süresi içerisinde başkasıyla gayri resmi birliktelik yaşayarak sadakatsiz olduğu, Bu durumda, davacı kadına kusur olarak yüklenecek bir olayın varlığının kanıtlanamadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan, davalı erkek tam kusurlu olduğu" ; davacı kadından evlilik birliğini sürdürmesinin beklenemeyeceği, boşanma davası açmakta haklı olduğu, gerekçesi ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile kadın ve çocuk yararına nafakalara ve tazminatlara hükmedildiği, bu karara karşı sadece davalı erkeğin istinafının bulunduğu yoksulluk nafakası ile çocuk ve kadın yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası tazminatların miktarı yönünden, usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olacak şekilde, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararına karşı istinafa başvurmayan kadın yararına artırıma gidilmesinin doğru olmadığı ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; erkeğin, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir iştirak nafakasına, kadın yararına 12.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata ve erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına kusur eklenerek kusur derecelendirmesi değiştirildiği halde İlk Derece Mahkemesinin birinci kararındaki tazminatlar ile aynı miktarda tazminata hükmedilmesinin çelişki oluşturduğunu ve boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu belirterek; kusur belirlemesi ve aleyhe hükmedilen tazminatlar, nafakalar ile velâyet düzenlemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu, 335 inci vd. maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.