Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7336 E. 2024/5125 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fiili ayrılığa dayalı boşanma davasında boşanmaya karar verilip verilmeyeceği, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanabilir hukuk kuralları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2291 E., 2023/1369 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/285 E., 2021/454 K.

Taraflar arasındaki erkek tarafından açılan boşanma ve nafakanın kaldırılması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı kadın ile uzun süredir evli olduklarını, daha önce Konya 5. Aile Mahkemesinin 2016/714 Esas sayılı dava dosyasında açmış olduğu boşanma davasının reddedildiğini, ret kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçtiğini, fiilen ayrı yaşadıklarını, bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı erkek birleşen dava dilekçesinde özetle; Konya 3. Aile Mahkemesinin 2017/215 Esas sayılı dosyasında davalı kadın yararına aylık 600,00 TL önlem nafakasına hükmedildiğini, nafakaya her yıl ÜFE oranında artırım kararı verildiğini, aktüel nafakanın 1.040,00 TL olduğunu, erkeğin iş yerini kapattığını sadece emekli maaşı olduğunu, bu nedenle hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasını ya da aylık 500,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın asıl ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediğini, erkeğin ağır kusurlu olduğunu, davacının fiili birliktelik döneminde dükkan borçlarını gerekçe göstererek sürekli sorun çıkardığını,bu dükkanı kadının üzerine yapması nedeni ile pirim borçlarının kadın üzerinde kaldığını, erkeğin eşiyle ve ortak çocuklarla ilgilenmediğini, erkeğin, ihtiyaç olmamasına rağmen kredi çektiğini, ailesi ve çocuklarıyla tamamen irtibatı kopardığını ileri sürerek açılan boşanma ve nafakanın kaldırılması davalarının reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise yasal faizi ile birlikte kadın yararına 50,000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ayrıca kadın yararına hükmedilen nafakanın 2.000,00 TL'ye çıkarılarak yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Konya 5. Aile Mahkemesi'nin 2016/714 Esas, 2017/165 Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının ispat edilemediğinden reddedildiği, kararın 03.05.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise Kanunda aranan 3 yıllık süre geçtikten sonra 17.06.2020 tarihinde açıldığı, tanık beyanlarından tarafların fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığı, boşanma davasından sonra açılan tedbir nafakası talepli dava dosyasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 2017/2796 Esas, 2018/1501 Karar sayılı ilamı ile davalı erkeğin sık sık evi sebepsiz yere evi terk ettiği, eşini ve çocuklarını arayıp sormadığı, ihtiyaçları ile ilgilenmediğinin tespit edildiği, böylece erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda belirtilen şekilde tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren kadın yararına aylık 600,00 tedbir nafakası ödenmesine, kadının sabit ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı gerekçesiyle kararın kesinleşmesinden itibaren aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 25.000,00 TL maddî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin kusurlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmemesi nedeniyle manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin birleşen davasında yapılan değerlendirmede ise; davalı kadın yararına bağımsız tedbir nafakası davasında hükmedilen tedbir nafakasından sonra davacının işlettiği bakkal dükkanını devrettiği, emekli maaşı dışında bir gelirinin olmadığı, ekonomik durumunda olumsuz yönde değişiklik olduğu göz önüne alınarak tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesine göre Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 2017/2796 Esas 2018/1501 Karar sayılı dosyasında davalı kadın lehine hükmedilen 600,00 TL tedbir nafakasının dava tarihi olan 05.02.2020 tarihinden itibaren 500,00 TL'ye indirilmesine, nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen asıl davası ile birleşen davanın kabul edilen kısmı, kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi ve maddî tazminat ile nafaka miktarları, ÜFE oranında artışa yönelik hükmün kaldırılması yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin asıl davasının kabulüne karar verilmesinde hukuka aykırılık olmadığı, bağımsız açılan tedbir nafakası davasında erkeğe yüklenen kusurların kesinleştiği, ayrıca erkeğin boşanma davası açarak haksız yere boşanma nedeni oluşturma kusurunu da işlediği, kadın yararına takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat miktarlarının düşük olduğu, kadının manevî tazminat talebinin reddedilmesinin isabetli olduğu, erkeğin birleşen tedbir nafakası davasında verilen karar hakkında yapılan incelemede ise mahkemece önlem nafakası davasında kadın yararına bağlanan nafakanın indirilmesine karar verildiği, indirilen tutarın yıllık bazda hesaplanması neticesinde kararın miktar itibariyle kesin olduğu ancak bağımsız açılan tedbir nafakası dosyasında kadın yararına hükmedilen nafakaya ÜFE oranında artış tatbik edildiği, böylece mahkemece ÜFE oranında artışa yönelik hükmün kaldırılmasının isabetsiz olduğu gerekçesi ile kadının asıl davanın kabulü ve manevî tazminat talebinin reddine ilişkin istinaf itirazlarının esastan reddine, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazının kısmen kabulüne, kadın yararına istinaf karar tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ise aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası ödenmesine, yine kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine, kadının önlem nafakasının azaltılmasına ilişkin istinaf talebinin kesinlikten reddine, yıllık ÜFE oranında artış hükmünün kaldırılmış olmasına yönelik talebin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının birleşen davada verilen "ÜFE oranında artış uygulanmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına" ibaresinin çıkarılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin boşanmaya neden olaylarda kusurunun bulunmadığını, birlik görevlerini yerine getirdiğini ailenin ekonomik ihtiyaçlarını karşıladığını, ekonomik durumunun yerinde olmadığını ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarları, önlem nafakasına ÜFE oranında artış uygulanması yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin evlilik birliği boyunca kadına onur kırıcı ve kötü muamelesi olduğunu, kadını sürekli hor gördüğünü, sevgisiz hareketleri olduğunu, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını bu sebeple manevî tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu, erkeğin 2019 yılında dükkanı devrettiğini, boşanma davası açıldıktan sonra aracını sattığını ileri sürerek erkeğin kabul edilen asıl davası, kusur belirlemesi ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında fiili ayrılık şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda manevî tazminat gerektirecek nitelikte bir kusurunun bulunup bulunmadığı, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ile nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun belirlenip belirlenmediği, asıl davanın kabulünün doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.