"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/692 E., 2023/1061 K.
...
...
...
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/28 E., 2022/158 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin asıl ve birleşen davası ile kadının karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına ve yerine yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... erkek vekili dava dilekçesinde; kadının eşine ve çocuğuna özen ve yardım yükümlülüğünü ihlal ettiğini, erkeği toplum içinde rencide ettiğini, hakaret ettiğini, kendi zevklerini her şeyin üzerinde tuttuğunu, sinirli ve kırıcı davrandığını, intihar etmekle tehdit ettiğini, mahrem konuları anneannesi ve komşuları ile paylaştığını, erkeğin ailesine cephe aldığını, onlara karşı sinkaflı küfürler ettiğini ve onları evden kovduğunu, tarafların ortak çocuğu bir haftalıkken ve taraflar hakim lojmanlarında oturuyorken buraya polis çağırarak eşinin kendisini alıkoyduğunu söylediğini, bu olaydan sonra kadının erkeğin ailesine beddua ve hakaret içeren sözler söylediğini, kadının erkeğin meslektaşlarına erkeği rencide edici şekilde konuştuğunu, erkeğin kendi anne ve babası ile görüşmesini yasakladığını, evde muska bulduğunu belirterek bunu erkeğin annesinin koyduğunu iddia ettiğini ancak sonradan kadın tarafından muskanın hazırlandığının anlaşıldığını, kadının müsrif olduğunu belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.... erkek vekil birleşen dava dilekçesinde; ortak çocuk ile kişisel ilişki kararı uyarınca görüşmeye gidildiğinde çocuğu teslim etmediği gibi rahatsız edildiğinden bahisle erkek aleyhine şikayette bulunduğunu, açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini, daha sonra yine çocuğu görmeye gidildiğinde kapıyı açmadığını, bu şekilde kişisel ilişkiyi engellemeye çalıştığı, çocuğun babasına tepki geliştirmesine neden olduğunu, ayrıca kadının erkeğin tanığını tehdit ettiğini, diğer tanıklara da telefonla ulaşarak erkek aleyhine beyanlarda bulunduğunu, kadının başka kişilerle gönül ilişkisi yaşadığına dair sosyal medyada paylaşımlarda bulunduğunu, mesajlarında sürekli olarak yeniden evleneceğinden bahsettiğini, asıl dava açıldıktan sonra erkeğe ve ailesine hakaret ve aşağılamalarda bulunduğunu, erkeğin bulunduğu mevkiyi tehdit unsuru haline getirdiğini ve defalarca Adalet Bakanlığına, Teftiş Kuruluna dilekçe ve mektup yazıp karalayıcı beyanlarda bulunacağı yönünde tehdit ettiğini belirterek birleşen davanın kabulü ile , 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin ve annesinin kadına ve kadının annesine hakaret ederek evden kovduğunu, erkeğin defalarca fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, öfke kontrolü nedeniyle tedavi olacağını belirttiğini ancak her defasında şiddet eylemlerine devam ettiğini, kadının anneannesini de evden kovduğunu, kadının ailesine ve kadına ağır hakaretler ettiğini, tartışmalar sonrası evi terk ederek günlerce eve gelmediğini, kadının çocuk ile vede parasız kaldığını, hapse attırmakla tehdit ettiğini belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 3.000,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl TEFE artış oranının uygulanmasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası bedelinin erketen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin birleşen davada sunduğu delillerin hukuka aykırı şekilde bir ajan kullanarak kadının sosyal medya hesaplarından elde ettiğini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl ÜFE artış oranının uygulanmasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası bedelinin erketen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğe "benim ailem, senin ailenin hizmetçisi değil, pis kürtler defolup gidin evimden" diyerek erkeğe ve ailesine hakaret ettiği,erkeğin ailesinin bu kovulma sonrası tarafların evine gelemediği,kadının muska üzerine yazı yazdığı ve bunu erkeğin annesi yapmış gibi göstermeye çalıştığı, ilk boşanma davası açıldıktan sonra "sen sinir hastasısın, çamursun, yalancısın, sen erkek misin, erkek değilsin ki" şeklinde mesajlar gönderdiği ve bu mesajlarda hakaret nedeniyle ceza yargılaması sonucunda ceza aldığı; erkeğin ise ufak meselelerden dahi tartışma çıkardığı, tartışma sonrası sinir krizi geçirmişcesine davranışlar sergilediği, kadın hamileyken bebeğinin kıyafeti için verdiği siparişi duyunca "neden benden habersiz sipariş verdin, seni boşayayım mı" diyerek kadını kollarından tutarak silkelediği, doğumdan iki gün sonra da aynı şekilde kadını kollarından tutarak sarstığı ve silkelediği bu olayı kadının annesinin görmesi üzerine evin diğer odasında sinirlenerek "çağırın başsavcıyı bunların hepsini nezarethaneye atsın, evden defolup gidin" diyerek bağırdığı, kadının anneannesinin kollarından tutarak "defolun gidin" dediği, öfkesine hakim olamayarak balkondan kendisini atmaya kalkıştığı, çamaşır suyu içmeye çalıştığı, çocuğa ve kadına bıçak çektiği, kadının ailesine "annen ... çingenesi, anneannen yüzyılın dulu, baban Yunan gavuru" diyerek hakaret ettiği, doktor kontrolü sonrası taraflar evlerine döndüğü sırada erkeğin hızlı hareket etmesi nedeniyle bebeğin yere düştüğü, aralarında tartışma olduğu ve eve döndüklerinde erkeğin kadına şiddet uyguladığı, kadına başka zamanlarda "ben müfettişim, sen hakim olamayacaksın, şerefsizsin, namussuzsun" şeklinde hakaret ettiği, 19.08.2018 tarihinde yaşanan son olayda tarafların yanında kimse olmadığı ancak kadının babasını arayarak "enkazınızı gelin alın" dediği, kadının alt komşularının evine sığındığı, tarafların komşusunun kadını yüzü morarmış halde gördüğü, erkeğin ise evden ayrıldığı, kadının babasının uçak biletini aldığı ve kadının sonraki gün İzmir'e döndüğü, İzmir'e gittiğinde vücudundaki yaraların ve morlukların kadının annesi, babası, anneannesi ve arkadaşı tarafından da görüldüğü, kadın İzmir'e döndükten sonra erkeğin kadına ve ortak çocuğa maddî yardımda bulunmadığı, kadının özel hayatına müdahale ederek delil toplamaya çalıştığı, gerçekleşen bu kusurlu davranışlara göre erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, ceza yargılamasında kadının "seni tüm Adalet Bakanlığına şikayet edeceğim" şeklindeki beyanı ceza mahkemesince tehdit olarak kabul edilip yine cezalandırılmasına karar verilmişse de yasal hakkın kullanılmasından söz edildiğinden bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmediği, alınan sosyal inceleme raporunda kadının velâyet hakkını ihlal eden bir davranışının bulunmadığının anlaşıldığını, kadının duruşma tanıkları ile görüşmesinin de kadına kusur olarak değerlendirilmediği gerekçesi ile erkeğin asıl ve birleşen davası ile kadının kadının karşı davalarının ayrı ayrı kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına takdir edilen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 3.000,00 TL ye yükseltilmesine ve iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 35.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ara karar ile kadının ziynet eşyası alacağına ilişkin talebinin tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, karşı davaların tüm ferilerle birlikte reddi gerektiğini, velâyetin babaya verilmesi ve hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğini belirterek öncelikle istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılması, karşı davaların kabulü, kusur belirlemesi,velâyet, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarlarının düşük olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakasının reddinin hatalı olduğunu belirterek erkeğin asıl ve birleşen davalarının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarları, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen kusurların sabit olduğu, ayrıca kadının erkeğe ve ailesine beddua ettiği, mesajlarında erkeği tehdit ettiğinin de sabit olduğu ve bu kusurların da kadına yüklenmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarı ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük olduğu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kadının çalışmaya başlaması ile 27.04.2021 tarihinde kaldırıldığı ancak hükümde kadının tedbir nafakasının reddine karar verilerek infazda tereddüt yaratıldığı, bu nedenle kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin yeniden karar verilmesi gerektiği belirtilerek öncelikle erkeğin istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması talebinin reddine, erkeğin kusur belirlemesi ve kadının ise iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı ve tedbir nafakasına ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, ilgili bentlerin hükümden kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 4.000,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına dava tarihinden 27.04.2021 tarihine kadar aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkek tarafından dinletilen tanıklar ve gösterilen delillerin hüküm kurulurken hiç dikkate alınmadığını, sadece kadının sunduğu delillere göre hüküm kurulduğunu, kadının tam kusurlu olduğunu, kadının müsrif olduğu ispatlandığı halde erkeğin maddî ihtiyaçları karşılamadığına ilişkin tespitin hatalı olduğunu, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının ispatlandığını, erkeğin fiziksel şiddet uygulamadığını, kadının davalarını ispatlayamadığını, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların haksız olduğunu, kadının sosyal medya paylaşımlarının kadının bir arkadaşı tarafından erkeğe gönderildiğini ve bu arkadaşı aleyhine özel hayatın gizliliğini ihlal suçlamasıyla açılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını, mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, hükmedilen iştirak nafakasının usul ve kanuna aykırı olduğu, lehe maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirterek kadının karşı davalarının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadının kusurunun bulunmadığınık, erkeğin asıl ve birleşen davasının reddi gerektiğini, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının düşük olduğunu, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının düşük olduğunu, erkeğin gelirinin yüksek olduğunu, kadının düzenli gelirinin bulunmadığını, kadının daha yeni avukat olarak ofisini açtığını, ofisi açarken de borçlandığını, düzenli gelir getiren bir işi olmadığından kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek erkeğin asıl ve birleşen davalarının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı ile iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, tedbir nafakasının miktarı ve devam etmemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların açtıkları davaların kabulü kararının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk yararına iştirak nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, velâyetin anneye verilmesi kararının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası verilme şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının devam etme şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci maddesi, 330 uncu, 335 inci vd. maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...
...