"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/167 E., 2023/369 K.
KARAR : Direnme
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına karşı direnme kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında geçimsizlik olduğunu, davalı kadının evlilik birliğinin yüklemiş olduğu sorumluluklardan kaçındığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle davacı erkeğin dava açıldıktan kısa bir süre sonra öldüğünü, dava dilekçesinde davalı kadına bir kusur izafesi olmadığını, davacı erkeğin önceki evliliğinden olan çocuklarının boşanma konusunda babalarına baskı yaptıklarını, en son davalı kadını ve kızını eve almadıklarını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.03.2020 tarihli ve 2017/428 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararıyla; davacının dava devam ederken 09.05.2017 tarihinde vefat ettiği, davacı erkeğin ölümü ile evliliğin kendiliğinden son bulduğu, boşanma yönünden davanın konusunun kalmadığı, müteveffa davacı mirasçılarının 4721 sayılı Kanun`un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur tespitine yönelik olarak davaya devam ettikleri, davacı tanıklarının birbirini doğrulayan ve tamamlayan yer, zaman bildirmek sureti ile verdikleri anlatımlara göre, davalının müşterek konutu sık sık terk ettiği, ayrı tesis ettiği, konutta ikamet ettiği, müşterek konuta gelmediği, müteveffa davacının bu nedenle boşanma davası açtığı, davacının geçirdiği ameliyat ve sonrasındaki tedavi sürecinde davalı kadının eşinin yanına gelmediği, onunla ilgilenmediği, bu şekilde evlilik birliğinin birlikte yaşamak, kederde, tasada, hastalıkta birlikte olmak, birbirine yardımcı ve destek olmak yükümlülüklerini getirmediğini, müteveffa davacının evlilik birliğinin sorumluluklarını yerine getirmeme sebebine dayalı boşanmaya yönelik kusur atfının ispatlanmış olduğu, davalı kadının evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamak ve birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal ederek, boşanmaya sebebiyet verecek şekilde ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma davasının konusu kalmadığından boşanma yönünden karar ittihazına yer olmadığına, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2022 tarihli ve 2020/732 Esas, 2022/1014 Karar sayılı kararıyla; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usulü işlemlerin yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacı tarafın vefat etmesi nedeniyle konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararda ve davalı kadının boşanmaya karar verilebilecek nitelikte kusurlu olduğunun tespitine dair yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı tarafın istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.12.2022 tarihli 2022/8651 Esas 2022/10449 Karar sayılı ilamı ile; davacı müteveffanın dava dilekçesi ile sadece “terk” vakıasına dayandığı başka vakıa’ya dayanmadığı, terk hukuki sebebine dayalı boşanma davası da bulunmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında, davalı kadına, ortak konutu terk ederek birlik görevlerini yerine getirmediği kusuru yüklenmişse de ortada terk hukuki nedenine dayalı bir dava bulunmadığı, davalı kadına yüklenebilecek başka bir kusurun varlığının da ispatlanamadığı nazara alındığında davalı kadının kusurlu olmadığının tespiti gerekirken, sağ kalan eşin kusurlu olduğunun tespitine yönelik kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava devam ederken 09.05.2017 tarihinde vefat ettiği, davacı erkeğin ölümü ile evliliğin kendiliğinden son bulduğu, boşanma yönünden davanın konusunun kalmadığı, müteveffa davacı mirasçılarının kusur tespitine yönelik olarak davaya devam ettikleri, davacı tanıklarının birbirini doğrulayan ve tamamlayan yer, zaman bildirmek sureti ile verdikleri anlatımlara göre, davalının müşterek konutu sık sık terk ettiği, ayrı konut tesis ettiği, ayrı konutta ikamet ettiği, müşterek konuta gelmediği, müteveffa davacının bu nedenle boşanma davası açtığı, davacının geçirdiği ameliyat ve sonrasındaki tedavi sürecinde davalı kadının eşinin yanına gelmediği, onunla ilgilenmediği, bu şekilde evlilik birliğinin birlikte yaşamak, kederde, tasada, hastalıkta birlikte olmak, birbirine yardımcı ve destek olmak yükümlülüklerini getirmediği, müşterek konutu terk sadece terke dayalı boşanma sebebi olmayıp, evlilik birliğinin gereklerinden olan birlikte yaşama yükümlülüğüne de aykırı 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında boşanmaya sebep olan davranışlardan biri olmakla, müteveffa davacının evlilik birliğinin sorumluluklarını yerine getirmeme sebebine dayalı boşanmaya yönelik kusur atfının ispatlanmış olduğu, davalı kadının evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamak ve birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal ederek, boşanmaya sebebiyet verecek şekilde ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile kararda direnilmesine, boşanma davasının konusu kalmadığından boşanma yönünden karar ittihazına yer olmadığına, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili; dava dilekçesinde doğrudan müvekkiline yöneltilmiş bir kusur olmadığını, davacı müteveffa ile davalı kadın arasında geçimsizlik olmadığını, davalı tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadığını, müteveffanın çocuklarının baskısı ile bu davayı açtığını, Yargıtay bozma ilamının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava dilekçesinde sadece terk vakıasına dayanıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı kadının boşanmaya sebep olacak nitelikte kusurlu olduğu tespiti ile verilen direnme kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası. 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 181 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun' un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.