Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7434 E. 2024/3729 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı, kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygunluğu hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz incelemesinde isabetsizlik bulunmadığından, onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/662 E., 2023/977 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/771 E., 2022/686 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2012 yılında evlendiklerini, bir çocuklarının bulunduğunu, davalı kadının evlendikten sonra değiştiğini, davalının cafe işletmesine rağmen ortak harcamalara katılmadığını, eşinin fikrini almadan gezmeye gittiğini, davalının kredi kartını kullanan davacıya bunu öde yoksa boşanırım diyerek Didime'e gittiğini, para ödenene kadar gelmediğini, kocasını aşağıladığını, evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, esas yaşamını Didim'deki ailesinin yanında geçirdiğini, yarı zamanla eşinin yanına geldiğini, davacının annesini evden kovduğunu, ailesinin eve gelmesini istemediğini, ailesinden uzak ev tutmasını aksi taktirde çocuğu da kendisini de bir daha göstermeyeceğini söyleyerek tehdit ettiğini, tartışma sırasında davacının boğazını sıkmak suretiyle şiddet uyguladığı, yeni eve taşınmalarından sonra tüm eşyalarını, ziynetlerini de alarak Didim'e gittiğini, daha sonra boşanmak istediğini, protokol hazırlattığını söylediğini, davacının çocuğu görmek için Didim'e gittiğini, ailesinden yardım alarak davalıya maddî destek sağladığını, davalı kadının anlaşarak boşanma konusunda maddî taleplerine karşılık, davacı tarafından karşılayacak durumu olmadığını ifade etmesi üzerine ”annen baban apartman alıyor da bunu mu alamıyor? Ben istediklerimi s..ke s..ke alırım” şeklinde argo ifadelerle karşılık verdiğini, davalının ağır kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacıya verilmesine, 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının doğru olmadığını, geçimsizliğin davacının annesinin etkisi ve baskısından kaynaklandığını, ailesinin evliliğin başlangıcından beri davacının yeni bir ailesi olduğunu kabul etmediğini, evliliği kendi kurallarına göre yönetmek istediğini, evlilikten sonra davalının Didim'deki kafeyi bir süre daha işletmesinin ortak kararları olduğunu, davalının eşinden habersiz geziye gitmesinin söz konusu olmadığını, evlilikten önce planlanan bir gezi olduğunu, davacının da aynı tarihte Kıbrıs'a tatile gittiğini, davalının maddî yönden de davacıya destek olduğunu, davacının tek çocuk olması, annesinin davacının egosunu sürekli yüksek tutması yolundaki desteğiyle davacının aile ile ilgili kararları tek başına alıdğını, davalının birlik görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının annesinin ise kendi arzusuna göre istediği zaman tarafların evine gittiğini, tarafların yaşamına, kendi kuralları doğrultusunda müdahale ettiğini, bu durumdan rahatsız olan davacının annesine karşı gereken direnci gösteremediğini, davalının ortak çocuk ile davacının annesinin görüşmesine engel olmadığını, davacının halen başka bir kadınla birlikte olduğunu gösterir sosyal medyada fotoğrafları bulunduğunu, davacının boşanmak isteiğini bildirdiği tarihte davalının ayrılmak istemediğini söylemesi üzerine "seni geberteceğim" diyerek üzerine yürüdüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, 24.12.2017 tarihli dilekçede ise; ortak çocuk için 2.000,00 TL, davalı için 3.500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, 24.05.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile de 250.000,00'er TL maddî ve manevî tazminat talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2019 tarih ve 2017/928 Esas 2019/115 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamına, her iki tarafın tanıklarının beyanına nazaran taraflar arasında davacının annesinin tarafların yaşadıkları konut, ilişkileri, çocuğun ismi konusunda müdahaleci tavırları nedeniyle sorun yaşandığı, davacının, davalı ve davalı yakınları yanında annesinin tutumunu hoş görmediğini hissettirecek beyan ve davranışlarda bulunmasına rağmen annesiyle bu sorunu giderme konusunda gereken özeni göstermediği, fiili ayrılık döneminde güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, davalının ise davacı eşinin annesinin bir takım davranışlarını tasvip etmediğini bilmesine bu konuda çözem üretmekte sorun yaşamasına karşın davacının annesiyle kendi arasındaki sorunu davacıya birebir yansıttığı, üçüncü kişilerin yanında davacının annesini kastederek "k.ç....da dolaşacaklar" şeklinde sözler sarf ettiği bu durumun davacı açısından çekilmez hal aldığı, toplanan delillere göre davacının daha ağır kusurlu olduğu kabul edilmekle birlikte evlilik birliği temelinden sarsıldığından tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, davalı ve çocuk için tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile davacının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek kusur belirlemesi, velâyet ve tazminat taleplerinin reddi ve nafakalar yönünden, davalı kadın ise hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 25.11.2021 tarih ve 2019/941 Esas 2021/2084 Karar sayılı kararı ile; Tefhim edilen kısa kararda, davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında herhangi bir hüküm kurulmazken, gerekçeli kararda erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine verildiğini belirmek suretiyle kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması; kabule göre de; yargılama sırasında tarafların talepleri yönünden iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı çerçevesinde değerlendirilmemesi ile ortak çocuk ile davacı baba arasında bir kısmı icraca infazı mümkün olmayacak şekilde kişisel ilişki tesisi doğru olmadığı gibi , davacı erkeğin yargılama sırasında işyerini devrettiğinin belirtmesine rağmen bu husus araştırılmadan eksik incelemeyle hüküm tesisi hususlarının doğru bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda ilk karardaki kusur gerekçesi aynen kabul edilerek davacının ağır kusurlu, davalının ise hafif kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, evliliğin devamında taraflar ve toplum açısından kamu yararı kalmadığı; TMK 166/1.maddesinde düzenlenen yasal şartların oluştuğu gerekçesiyle eşlerin boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin sosyal inceleme raporu da göz önünde bulundurularak davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, yargılama safhasında ortak çocuk için bağlanan 1.500,00 TL tedbir nafakasının 2.000,00 TL iştirak nafakası olarak devamına yine yargılama safhasında davalı kadın için bağlanan 2.000,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren 2.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, yasanan olaylarda davacı ağır kusurlu kabul edildiğinden davacının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, davalının ise boşanmakla eşinin maddî desteğinden mahrum kalacağı muhakkak olduğundan 50.000,00 TL maddî tazminatın ve eşinin davranışlarının davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu anlaşıldığından 45.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, velâyet, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı kadın vekil; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, ortak çocuğun yaşı, anne ilgi ve sevgisine ihtiyacının olması, velâyet hususundaki beyanları, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporu dikkate alındığında, çocuğun üstün yararına uygun olduğu anlaşılan velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ve çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarında, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi, hakimin bu husustaki takdir hakkı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, velâyeti anneye verilen ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafaka miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, T maddî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1, Davacı erkek vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile davalı kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı; velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı ile çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci maddesi, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.