Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7436 E. 2024/2736 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka, kişisel ilişki ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuğun üstün yararı ilkesi gereği, baba hakkında çocuğa şiddet uyguladığı iddiasıyla ceza yargılaması başlatılmış olması ve bu iddianın velayet ve kişisel ilişki tesisi kararını etkileyebileceği gözetilerek, kişisel ilişkinin yeniden değerlendirilmesi amacıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/8 E., 2023/888 K.

KARAR : Kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/99 E., 2020/552 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının aşırı derecede baskıcı, sinirli, aceleci, titiz, kıskanç ve öfke kontrolünü sağlayamayan bir kişiliğe sahip olduğunu, 18.07.2018 tarihinde kadının sinkaflı hakareti sonucu çocuğa ve kendisine uyguladığı baskı ve psikolojik şiddete dayanamayarak evden ayrıldığını, sürekli anne, babası ve kardeşleri ile kendisine hakaret ettiğini, kalp operasyonu sonucu vefat eden babasını kendisinin öldürdüğünü söylediğini, ortak çocuğun deha seviyesinde üstün bir müzikal yetenek ve zekaya sahip olduğunu, kadının çocuğun eğitimine önem vermediğini, çok fazla gereksiz oyuncak aldığını, evlilik programları izleterek çocuğun psikolojisini bozduğunu, yeteneğini körelttiğini, bağırarak, azarlayarak ve sert davranarak zarar verdiğini, birçok defa çocuğu uzun süreli il dışına götürerek görüşmelerini engellediğini, doğumdan itibaren çocuğu ile uyumasını çeşitli paranoyak ve cinsiyetçi nedenlerle engellediğini, çocuğu ailesine göstermeyeceğini söyleyerek tehdit ettiğini, çocuğa orantısız baskı uyguladığını, bazen tehdit ettiğini, çocuğa nasıl davranıp konuşacağını kendisinin belirlemek istediğini belirterek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine, aksi halde ortak velâyet tesis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin hassas ve alıngan bir yapıya sahip olduğunu, sıradan bir ifadeyi dahi hakaret olarak algıladığını, evi terk ettikten sonra eşinin ve çocuğunun giderlerine katılmak konusunda büyük sıkıntı yarattığını, çocuk için bir kısım ödemeler yaptığında dahi belgelerle tevsih edilmesini talep ettiğini, davacının maddî konulardaki takıntılı tavırları yüzünden büyük sıkıntılar yaşadığını, çocuğa yönelik müzik eğitimi isteğinin adeta bir takıntı halini aldığını, çocuk ile iletişiminin zamanla yalnızca müzik eğitim ile sınırlı kaldığını, çocuğa adeta bir öğrenci gibi yaklaştığını, okul eğitimini, sosyal ilişkilerini hatta sağlık durumunu dahi hiçe saydığını, erkeğin asosyal denilebilecek boyuttaki davranışları olduğunu, arkadaşları ile buluşmak istediğinde engellemeye çalıştığını, sebepsiz bir biçimde kavga çıkarıp psikolojik baskı uyguladığını, eve dinleme cihazı koyarak gizlice ses kaydı yaptığını, evi terk ettikten sonra da bu davranışlarını devam ettirdiğini, öfke kontrolünü sağlayamadığını, müşterek evi sık sık terk ettiğini, en son 18.07.2018 tarihinde evi terk edip kendisine yeni bir düzen kurduğunu, öfkesini kontrol edemeyip eşyalara zarar verdiğini, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, yaşadığı problemleri çocuğa yansıttığını, öz bakım ve hijyen konusunda yetersiz olduğunu belirterek belirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına aylık 3.500,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 3.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların aslen evlendikleri günden beri aralarında uyuşmazlık ve anlaşmazlık bulunduğu ancak dinlenen tanıklarca tarafların boşanmasını gerektirir ağır bir kusur isnat edilmediği, taraflar arasındaki çekişmenin ortak çocuğun eğitim ve bakımı hususunda yaşandığı, bu haliyle davaların reddi gerektiği ancak gelinen aşama itibariyle tarafların bir araya gelerek yeniden aile hayatı kurmaları beklenemeyeceği, tarafların evlilik birliğinden doğan "Evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlama","Birbirine yardımcı olma" yükümlülüklerini ihlal etmeleri ve evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında her iki tarafın da kusurlu oldukları yönünde kanaat oluştuğu belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, gerekçesi ile her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocuğun yaşı, alıştığı ortam, anne şefkatine muhtaç yaşta oluşu ve uzman raporu değerlendirilerek ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekilinin 18.02.2021 tarihli talebi üzerine Mahkemece tavzih kararı ile; "Mahkememizin 24.12.2019 tarih ve 2019/99Esas sayılı ara kararının 3.maddesinin 3. Bendinde sehven yazılan ortak çocuk için dava tarihinden itibaren başlamak üzere, 26.09.2019 tarihli ara kararıyla takdir edilen aylık 1.000,00 TL.tedbir nafakasının, bugünden itibaren 750,00 TL'ye düşülerek davacıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, şeklindeki hükmünün" dava tarihinden başlama üzere ibaresinin iptali ile HMK.nın 306.maddesi gereğince, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren başlamak üzere, 26.09.2019 tarihli ara kararıyla takdir edilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının, 24.12.2019 tarihinden itibaren 750,00 TL'ye düşülerek davacıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, şeklinde düzeltilmesine yapılan düzeltmenin taraflara tebliğine..." karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, karşı davanın kabulü, kusur tespiti, ses kayıtlarının dinlenmemesi ve bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmaması, velâyet, kişisel ilişki süresi, tedbir-iştirak nafakası, erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, asıl davanın kabulü, reddedilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen tedbir-yoksulluk nafakası, tedbir-iştirak nafakası miktarı, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılması ve tavzih kararı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin agresif tavırlarda bulunduğu, ortak çocuğun müzik alanındaki yeteneğini geliştirmek adına çocuk üzerinde baskı yaptığı, öncesinde birkaç kez ortak konutu terk ettiği, eşinin arkadaşı ile görüşmesine tavır koyduğu, evine ve ailesine yeterli maddîkatkıda bulunmadığı, en son birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davranarak konutu temelli terk ettiği, kadının ise; ortak çocuk ile baba arasına mesafe koymaya çalıştığı gibi eşinin ailesi ile de çocuk arasına mesafe koyduğu, sürekli kendi isteklerini dayatmak suretiyle eşine psikolojik baskı yaptığı, eşinin ailesi ile haklı bir neden olmaksızın görüşmek istemediği belirterek evlilik birliğini sona erdiren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu ve erkeğin delil olarak dayandığı ses kayıtlarının kadının rızası ile elde edildiğine yönelik delil bulunmadığından hukuka aykırı delil niteliğindeki bu kayıtların hükme esas alınamayacağı gerekçesi ile tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine; ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğu, yine erkeğin tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmadığı görülmekle erkeğin maddî ve manevî tazminata yönelik hüküm kurulmaması ile kişisel ilişki tesisine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin tazminat taleplerinin reddine; her ayın 1.v 3. haftaları Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar günü saat 18.00'e kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan 3. günü saat 18.00'e kadar, her yıl okulların yarıyıl tatilinin 1. Pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden Pazar günü saat 18.00'e kadar, her yıl babalar gününde saat 10.00'dan 18.00'a kadar, her yıl okulların ara tatili (Kasım ve Nisan ara tatili) 1.günü Pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden Çarşamba günü saat 18.00'e kadar, her yıl 1 Ağustos günü saat 10.00'dan 31 Ağustos günü saat 18.00'e kadar ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ara kararlarında tavzih yapılamayacağından bahisle tavzihe ilişkin hükmün kaldırılmasına, kadının tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, infazda yaşanacak tereddütlerin önlenmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının 5 nolu bendinin kaldırılmasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının 06.02.2019 tarihinden itibaren İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 23.09.2020 tarihine kadar, 23.09.2020 tarihinden itibaren aylık 1.250,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar her ay erkekten tahsil edilerek kadına verilmesine, karar kesinleştiğinde 1.250,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, ses kayıtlarının dinlenmemesi ve bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmaması, velâyet, kişisel ilişki süresi, tedbir-iştirak nafakası, erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, asıl davanın kabulü, reddedilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen tedbir-yoksulluk nafakası, tedbir-iştirak nafakası miktarı, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü ile tarafların tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı, nafakalar ile miktarları, velâyet ve kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 331 inci, 335 inci ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin tüm; davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocukları 2014 doğumlu Arya'nın velâyetinin davalı-davacı anneye verilmesine hükmedilmiş, baba ve çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Velâyet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararıdır" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; 4721 sayılı Kanun md. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b). İdrak çağına gelmiş çocuğun kendisini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve bu görüşe üstün yararına uygun olduğu ölçüde gereken önemin verilmesi esastır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Dosyanın incelenmesinde; davalı-davacı kadın vekilince verilen 06.02.2024 tarihli dilekçede davacı-davalı babanın ortak çocuğa şiddet uyguladığı iddia edilerek bu sebeple baba hakkında ceza yargılaması başlatıldığından bahisle baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için hükmün bozulması talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı annenin iddiaları karşısında çocuk ve baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden değerlendirilmesi, ilgili ceza dosyaları da getirtilerek sosyal inceleme raporu alınması ve çocuğun görüşü de dikkate alınarak çocuğun baba ile kişisel ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi zarureti bulunmakla hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişkinin düzenlenmesi yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıdaki temyiz giderinin ...'ya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'a iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.