"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1136 E., 2023/1004 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/160 E., 2021/902 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, ortak bir çocuklarının bulunduğunu, tarafların aile apartmanında ikamet ettiklerini, ortak evin alt katında davacının annesi ve kız kardeşinin oturduğunu, davalının psikolojik sorunları olduğunu, tüm çabalarına rağmen tarafların asla sağlıklı bir iletişim kuramadıklarını, davalının hiçbir şekilde haksızlığını kabul etmediğini, bağırdığını ve davacıya hakaretler ettiğini, ortak çocuğun ne zaman davacının, davacının annesi ve kız kardeşinin yanına gitse davalının her seferinde ortak çocuğa şiddet uyguladığını, davalının ortak çocuğu davacıdan uzaklaştırdığını, sonrasında davacıyı ortak çocukla ilgilenmemekle suçladığını, davacının ortak çocuğun hem maddî hem de manevî ihtiyaçları ile en iyi şekilde ilgilendiğini, aynı evde yaşamalarına rağmen davalının davacının hiçbir ihtiyacı ile ilgilenmemesine rağmen davacının yine de mağdur olmaması için sürekli olarak aylık maddî yardımda bulunmayı ihmal etmediğini, taraflar arasında meydana gelen son olayda davalının banyoda bulunan peteği kapatan davacıya bağırdığını, " insan ile insan gibi, hayvan ile hayvan gibi konuşulur " diyerek mutfağa geçtiğini, mutfakta bulunan eşyaları birer birer davacıya fırlatıp saldırmaya başladığını, davacının uyarılarına rağmen dinlemeyen davalının hem hakaret edip hem de davacıyı gözünü çizmek sureti ile yaralayınca davacının da kendisini ittirdiğini, bunun sonucunda davalının da burnundan yaralandığını, davacının davalıyı darp etme kastıyla hareket etmediğini, davacının davalıya ikamet ettikleri evden başka bir eve taşınma teklifinde bulunduğunu, hatta ev bile bakmış olmalarına rağmen davalının bu durumu da kabul etmediğini, davalının ayak direterek sorunların daha da büyümesine neden olduğunu, bütün bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacıya verilmesine, davacı lehine 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, kabul etmediğini, hiçbir kusurunun bulunmadığını, tüm kusurun davacıda olduğunu, davacının babasının küçük yaşta vefat ettiğinden ve davacının da ailenin tek erkek çocuğu olduğundan annesinin ve kız kardeşlerinin davacıya olan ilişkisinin bağımlılık niteliğinde olduğunu, davacının da onlara aşırı düşkün olduğunu, davacının annesinin ve kardeşlerinin davacının kendisinin eşi olduğunu kabul etmek istemediklerini, davacıyı kendisinden uzaklaştırmaya çalıştıklarını, davacının annesinin ve kız kardeşlerinin kendisine sürekli hakaret edip huzur vermediklerini, davacıdan boşanıp baba evine gitmesini istediklerini, bu isteklerini de davacıya söylediklerini, davacının da annesinin ve kız kardeşlerinin sözlerine bakıp kendisine sürekli hakaret ettiğini, tehdit ettiğini ve fiili şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiği için çocuğun babasından korktuğunu ve çekindiğini, davacının ailesinin de aynı hareketlerde bulunduğu için çocuğun onlardan da korkup çekindiğini, davacının oğlunu bir kez olsun doktora götürmediğini, dersleri ile ilgilenmediğini, davacının 11.01.2020 tarihinde kendisine hakaret ve tehditler edip fiili saldırı da bulunup burnunun kırdıktan sonra gerek ortak çocuğa gerekse ortak eve hiçbir maddî yardımda bulunmadığını, o tarihten bu yana kendi babasının ortak çocuğun ve evin ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını, evlendiğinden bu yana tüm kıyafetlerini babasının aldığını, harçlığını babasının verdiğini, davacının kendisine evlendikten bir çorap dahi almadığını, bütün bu nedenlerle davanın reddine, aksi takdirde kendi lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsiline, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine, kendisi lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının şiddet, hakaret, çocuğu ile görüştürmeme, ailesini istememe yönlerinden kusurlu olduğu, erkeğin ise şiddet, hakaret, davacının annesinin ve kız kardeşinin hakareti ve eve bakmama yönlerinden kusurlu olduğu, olayların akışı karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu, toplumun evlilik birliğinden beklediği herhangi bir menfaatin kalmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 450,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.200,00 TL TL'ye yükseltilmesine ve iştirak nafakası olarak devamına, davalı lehine aylık 550,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.000,00 TL olarak yükseltilmesine, yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının ağır kusurlu olup tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olup davasının reddi gerektiğini, aksi kanaatte tazminat ve nafaka taleplerinin tam kabulünü talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı kadın tarafından dinletilen tanıkların tarafsız olmadığını, görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını, müvekkili davalıya iddiaları kanıtlaması konusunda delil bildirmek için süre verilmediğini, eşi ile barışma ihtimali konusunda bir celselik süre talebinin kabul edilmediğini ileri sürerek tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı ve fer'îler noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 175 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
3.Davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.