Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7516 E. 2023/4888 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonucunda hükmedilen maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası miktarları ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin uygunluğu hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarlarının düşük olduğu, boşanmanın kesinleşmesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilmesinin usule aykırı olduğu, kesinleşen vekalet ücreti yönünden tekrar hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçeleriyle hüküm kısmen bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/272 E., 2023/262 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma ve nafaka davasında Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı karşı davacı kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile velâyeti anneye verilen ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları yüzünden temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğunu, erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, boşanma kararı verilecek olursa müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili, 20.12.2018 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, yoksulluk ve iştirak nafakası haklarının saklı tutulmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

3. Davalı-karşı davacı kadın vekili, 19.09.2022 tarihli birleşen dava dilekçesi ile müvekkili için aylık 10.000,00 TL yoksulluk, ortak çocuk için aylık 5.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış yapılmasını talep ve dava etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.03.2016 tarihli, 2014/28 Esas, 2016/178 Karar sayılı kararı ile; erkeğin yurtdışında gemilerde çalıştığı, senede bir defa Trabzon'a eşinin ve çocuklarının yanına geldiği ve bir ay kadar kaldığı, eşine karşı ilgisiz davrandığı bu nedenle erkeğin eşine ve çocuklarına karşı duygusal şiddet uyguladığı, evlilik birlikteliğinde eşlerin senede sadece bir ay ortak evde birlikte zaman geçirmelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kaldı ki bu şekilde devam eden bir evlilik birlikteliğinin sürdürülmesinin duygusal şiddete maruz kalan eşten beklenemeyeceği, erkeğin eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, buna karşın kadının eşine hakaret ettiği, eşi ve ortak çocuklarına karşı sert ve kırıcı davrandığı, eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, ailevi sorumluluklarını yerine getirmediği, bu itibarla boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın kusurlu olduğu, ancak erkeğin kusurunun daha ağır olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına 45.000,00 maddî, 25.000,00 manevî tazminata hükmedilmişitir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 10.03.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairemiz 21.05.2018 tarihli, 2016/18173 Esas, 2018/6429 Karar sayılı ilamıyla; davalı-karşı davacı kadının dava dilekçesinde; "davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddini, erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi halinde ise lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata (TMK m. 174/1-2) karar verilmesini" talep ve dava ettiği, davalı-karşı davacı kadın tarafından boşanmaya ilişkin açılmış bir karşı dava olmadığı halde, karşılık boşanma davası var kabul edilerek boşanmaya karar verilmesinin kanuna açık aykırılık teşkil ettiği, bu husus gözetilmeden "davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına" yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı, davalı-karşı davacı kadının, erkeğin boşanma davasına karşı maktu harç yatırarak açtığı karşı davasındaki talebinin münhasıran 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci maddelerine dayalı maddî ve manevî tazminat isteğine yönelik olduğu, aleyhinde boşanma davası açılmış olan eşin, bu dava içinde maddî ve manevî tazminat isteyebilecekken, bu isteklerini bağımsız bir dava ile ileri sürmesi halinde nispi harç yatırmak zorunda olduğu, Mahkemece, davalı-karşı davacı kadına karşı dava ile talep edilen maddî ve manevî tazminat miktarları üzerinden nispi peşin harcı tamamlaması için süre verilmesi ve harç eksikliği tamamlandığı takdirde işin esasının incelenmesi, tamamlanmadığı takdirde ise Harçlar Kanunu 30 uncu maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, Mahkemece, davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda kusurunun daha ağır olduğu belirtilerek davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerle; davacı-karşı davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının ise eşine hakaret ettiği ve fiziksel şiddete yönelik davranışta bulunduğu, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı erkeğin dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece 06.07.2021 tarih ve 2020/247 Esas, 2021/347 Karar sayılı kararıyla; erkeğin eşi ve çocuğu ile ilgilenmemesi ve eşine fiziksel şiddet uygulaması ile kusurlu olduğu, kadının ise eşine başkalarının yanında hakaret etmesi, "bakkalla mı yatayım" diyerek onurunu zedelemesi ve eşine fiziksel şiddet uygulaması nedeniyle kusurlu olduğu, bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının ve kadının birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının karşı davasının verilen kesin sürede harcı ikmal edilmediği için usulden reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve nafakalar yönünden; davalı-davacı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası, reddedilen tazminat talepleri ile lehine hükmedilen nafaka miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 27.12.2021 tarih ve 2022/9365 Esas, 2021/10090 Karar sayılı kararıyla, davalı- karşı davacı kadının erkeğin davasına verdiği cevap dilekçesinde ve birleşen boşanma davasında yoksulluk ve iştirak nafakası talep etmediği gibi bu haklarını saklı tuttuğunu açıkça belirttiği, bu nedenle davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası ve ortak çocuk lehine iştirak nafakası talebi bulunmadığı halde yazılı şekilde kadın lehine yoksulluk nafakasına ve ortak çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmadığı, davacı-karşı davalı erkeğin kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-karşı davacı kadının da erkeğe hakaret ettiği ve fiziksel şiddete yönelik davranışta bulunduğu, mevcut delil durumuna göre gerçekleşen bu kusurlar nazara alındığında boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının oluştuğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddinin doğru olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

1.Bozmaya uyan Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; boşanma nedeniyle kadının en azından, erkeğin maddî desteğini yitirdiği, boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı, bu kapsamda tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur oranları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, ortak çocuğun velâyetinin daha önce anneye verildiği ve karar kesinleştiği, babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorunda olduğu gerekçesi ile davalı-karşı davacı kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, davacı-karşı davalı erkek kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin kadından alınarak, erkeğe verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile kadının tedbir nafakası talebinin kabulü ile birleşen dava tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak, kadına verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, velâyeti daha önce anneye verilen ortak çocuk 22.09.2006 doğumlu ... için birleşen dava tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak, anneye verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir.

2.Mahkemenin 20.07.2023 tarihli ek kararı ile davalı-karşı davacı kadın vekilinin tavzih talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305/A maddesi uyarınca kabulü ile yoksulluk nafakası ile iştirak nafakalarına ÜFE oranında artış uygulanması şeklinde hükmün tavzihine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının da kusurunun olduğunu, tarafların ekonomik durumu, kusur durumları, emekli olan müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatların fahiş olduğunu, mahkemece yargılama her bir dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, verdiği karar ile hangi davanın kabul edildiğini, hangi davanın reddedildiğini belirtmediğini, yargılama giderleri yönünden de ayrım yapılmadığını, müvekkilinin kusurunun neye göre daha ağır olduğunun açıklanmadığını, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, birleşen nafaka davasında da fahiş miktarda nafakaya hükmedildiğini belirtilerek, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, yargılama harç ve giderleri ile birleşen davada hüküm altına alınana nafakalar yönünden Mahkeme kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun bulunmadığını, erkeğin aylık 3.000 euro ücret aldığını, tazminatların son derece düşük belirlendiğini, bu kapsamda nafakaların da düşük belirlendiğini, Mahkemece, tazminat taleplerinin kabul edildiğine göre lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatın miktarı, vekâlet ücretine hükmedilmemesi, birleşen davada hüküm altına alınan nafakaların miktarı yönünden Mahkeme kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sair hususlar kesinleşmiş olmakla, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının miktarları ile vekâlet ücreti ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları ile 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Mahkemece, 06.07.2021 tarihli ilamda verilen tarafların boşanmalarına dair hüküm Dairemizin 27.12.2021 tarih ve 2021/9365 Esas, 2021/10090 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası ancak boşanma ve ayrılık davasının devamı süresince hüküm altına alınabilir. Bu husus gözetilmeden boşanma kararının kesinleşme tarihinden sonrayı kapsayacak şekilde kadın ve çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

5.Dairemizin 27.12.2021 tarih ve 2021/9365 esas, 2021/10090 karar sayılı ilamı ile asıl davada hüküm altına alınan vekâlet ücreti temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Mahkemece, bu durum gözetilmeden erkeğin davasında mükerrer olacak şekilde vekâlet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Mahkeme kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı, yoksulluk nafakasının miktarı, kadın ve çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakaları ile erkek lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.