Logo

2. Hukuk Dairesi2023/756 E. 2023/3232 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının azlığı nedeniyle yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile nafakanın niteliği ve günün ekonomik koşulları dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde, kadına hükmedilen yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1037 E., 2022/1266 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/530 E., 2022/189 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 15.09.2015 tarihli boşanma davası açtığını, Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/766 Esas, 2016/694 Karar sayılı ilamı ile boşanma davasının reddine karar verildiğini, iş bu davanın 02.05.2016 tarihinde kesinleştiğini, müvekkili ile davalı-davacı kadının bir araya gelmediklerini, davalı kadının, geçimsiz bir kişiliği bulunduğunu, küçük sorunları büyüttüğünü, kavga ve tartışma ortamı yarattığını, ağza alınmayacak küfür ve hakaretler ettiğini, toplum içerisinde de hakaret ve küfürlerle müvekkilini küçük düşürdüğünü, bu tutumunu müvekkillinin akrabalarına karşı da sürdürmekte olduğunu, müvekkil ile davalı kadının cinsel paylaşımının bulunmadığını iddia ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukları müvekkiline karşı sürekli doldurduğunu, kendisini seçmeleri adına düzenli ve sistematik psikolojik baskı uygulandığını beyan ederek ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili karşı davaya cevap dilekçesinde, davalı-davacı kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu ve kabul etmediklerini davalı kadının kendisine ve çocuklara zarar verebilecek ruh hali içinde olduğunu, daha önce açılan ve boşanma davasının reddine dair verilen kararın kesinleşmesinden itibaren dört yıl üç ay on iki gündür evlilik birliğini kurmamaları ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini ve müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacının Muş 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2015/766 Esas sayılı dosyası ile müvekkiline boşanma davası açtığını, 02.05.2016 tarihli karar ile davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı erkeğin açtığı boşanma davasının reddine karar verildiği, tarafların fiili olarak evlilik birlikteliklerini devam ettirdiklerini ancak müvekkiline karşı fiziksel, psikolojik şiddetini da arttırarak müvekkilini bıktırıp kaçırmaya çalıştığını, davalının evlilik birlikteliğinin yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davacı erkeğin müvekkili ve çocukların yanında Hamide isimli kadınla telefonda konuşarak, müvekkiline ve çocuklara psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkiline "ne onursuz kadınsın kapıyı çekip çıkmadın, senin gibi çirkin ve kılıksız kadın istemiyorum, hayatımdan çıkın" diyerek hakaretlerde bulunduğunu, 2017 yılının yılbaşı gecesinde, davacı erkeğin uygulamış olduğu şiddet nedeniyle kolunun kırıldığını, ameliyat olmak zorunda kaldığını ve koluna platin takıldığını, rahim ağzı kanseri olduğunu öğrendiğini, bu hastalığın davacıdan kendisine bulaştığını iddia ederek ... erkeğin asılsız ve gerçek dışı iddialarla açmış olduğu davasının reddine, evlilik birlikteliğinin ... erkeğin çekilmez davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını bu nedenle karşı davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuklar ... ve Nisanın velâyetlerinin davalı- davacı anneye verilmesine, müvekkili lehine 2.000,00 TL tedbir -yoksulluk nafakasına, çocuklar için 750,00 TL tedbir -iştirak nafakasına, müvekkilin uğradığı manevî eziyetler nedeni ile 100.000,00 TL manevî ve 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine, ziynet eşyası alacağı bedeli olarak 10.000,00 TL 'nin yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde özetle; ... erkeğin cevap dilekçesinde müvekkili alenen aşağıladığını, müvekkilinin ailesini de aşağıladığını zorba insanlar olduğunu söylediğini müvekkilinin eş olarak tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini beyan ederek, asıl davanın reddi ile, karşı davalarının tüm talepleri ile birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı-davacı kadın vekili 09.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, ziynet alacağı davasının değerini 102.900,00 TL'ye çıkardığını beyan ederek talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin Hamide isimli bir bayanla ilişki yaşaması nedeniyle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşini aşağıladığı ve cinsel yolla hastalık bulaştırdığı, davalı-karşı davacı kadının ise; tanık Sultan'ın beyanıyla sabit olduğu üzere eşinin diğer kadınla olan fotoğrafını 3 kişilere gönderdiği, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde davacı- davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına,uzman bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, uyuşmazlığın çözümünde gerekli teknik bilgi ve verileri içerdiği, müşterek çocukların beyanıyla da uyumlu olduğundan, rapor ve müşterek çocukların beyanı doğrultusunda ortak çocukların velâyetinin anneye verilerek baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar için aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakası ile kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. Davalı- davacı kadının ziynet eşyası alacağı talebine yönelik olarak; düğünde takılan 19 adet 22 ayar 14'er gramdan oluşan bileziklerin, 4 adet yüzüğün ve 1 adet altın zincirin düğünden sonra bozdurularak araba alındığını, davalı erkeğin ise geri alınmamak üzere bu ziynetlerin eşi tarafından kendisine verildiğini ispat edemediği gerekli ise ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle toplam değeri olan 102.900,00 TL ziynet alacağının dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı yanın Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olduğunu, gelirinin 10.000,00 TL'nin üzerinde olduğunu, yargılama sonunda hükmedilen nafaka miktarlarının geçim şartları da dikkate alındığında çok düşük kaldığını, mahkeme kararına karşı tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası yönünden arttırılmasına karar verilmesi için istinaf yoluna başvurmuştur.

2.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle;kararın boşanma yönünden kesinleştirilmesi taleplerinin bulunduğunu, karşı davanın nafaka, ziynet alacağı, maddî ve manevî tazminat yönünden kabulüne karar verilmesinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kusuruyla evlilik birliğinin sona ermesine neden olan taraf lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, hükmedilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, dosya kapsamında sundukları beyanlarla sabit olduğu üzere davalı karşı davacının ziynet alacağının varlığını ispat edemediğini, bu haliyle ziynet alacağının kabulüne verilen kararın isabetli olmadığını, davalı karşı davacın yanın iddia ettiği hiçbir vakıayı ispat edemediğini, karşı yanın iddialarına yönelik beyanlarına başvurduğu tanıkların beyanların hükme esas alınamayacağının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortada olduğunu, bu nedenle davalı tanıklarının tüm beyanlarının reddi ile asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerekirken karşı davanın kabulü yönünde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğunu, davalı karşı davacının ağır kusurlu olduğunu, müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, beyanlarını destekler nitelikte Yargıtay kararının bulunduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemiyle, kadının b.oşanma davası ve fer'îleri ile ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, dolayısıyla kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; boşanma, velâyet ve maddî-manevî tazminat, ziynet eşyası alacağı yönünden temyiz etmediklerini sadece tedbir iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı yönünden temyiz yoluna başvurduklarını beyan etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın ve çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu,175 inci maddesi, 182 inci, 330 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı- davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı- davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.