"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/245 E., 2023/1358 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bandırma Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/704 E., 2020/631 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava ve vekilinin cevaba cevap dilekçelerinde; müvekkilinin işi gereği Bandırma'da yaşadığını, davalının ise İstanbul'da yaşadığını, dokuz yıldır bu şekilde ayrı yaşadıklarını, ancak davalının, işi nedeniyle zorunluluğu bulunmasına rağmen yanına, Bandırma'ya hiç gelmediğini, bu durumun evliliklerinde maddi ve manevi problemlere yol açtığını, davalının yanına İstanbul'a gittiğinde ise davalının yanında ailesi olduğu için yalnız kalamadıklarını, sürekli kendi ailesi ile birlikte yaşadığını, müvekkili ile ilgilenmediğini, davalının son üç yıldır kadınlık ve birlik görevlerini ihmal ettiğini, yatağını ayırdığını, toplum içinde hakaret ettiğini, aşağıladığını ve rencide ettiğini, müvekkilini ekonomik gelir kaynağı olarak gördüğünü, davalının iddialarının ise gerçek olmadığını ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının, sosyal medya üzerinden tanıştığı ... isimli bir kadınla ilişkisi olduğunu ve boşanmak istediğini müvekkiline söyleyerek eşyalarını da almak suretiyle evden ayrıldığını, davacının güven sarsıcı davranışta bulunduğunu, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve müvekkilini aldattığını beyanla davanın reddine, boşanma halinde müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminat ile 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların fiili birlikteliği boyunca davacının Kütahya ve sonrasında Bandırma'da çalışmasına rağmen davalının İstanbul'dan ayrılmadığı, bu hususta geçerli bir nedeninin bulunmadığı, davalının davacının yanına yerleşmemesinin davacıyı maddi ve manevi olarak yıprattığı, davalının bir arada yaşamaktan kaçındığı ve birlik görevlerini ihmal ettiği, tanık ....'nin davacının başka bir kadın ile gönül ilişkisi yaşadığını davacıdan bizzat duyduğunu beyan ettiği, buna istinaden davalının güven sarsıcı hareketinin bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının ağır, davacının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere, kararın kesinleşmesine kadar davalı lehine aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, davalının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının ispatlanıp ispatlanmadığı ve davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarının uygun olup olmadığı, davalı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6908 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin, davalı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davacı erkeğin az, davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, davacı erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4. Boşanma yönünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Toplanan delillerden; davalı kadının düzenli bir işi ve düzenli bir gelirinin olmadığı, kirada oturduğu, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı kadın lehine, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki "hakkaniyet ilkesi" de dikkate alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden davalı kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.