Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7591 E. 2024/8151 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında yoksulluk nafakası miktarının azlığına ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, nafakanın niteliği ve günün ekonomik koşulları gözetilerek yoksulluk nafakası miktarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesine uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2843 E., 2023/1102 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/694 E., 2022/305 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından ziynet alacağına ilişkin karar, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının toptan verilmesi ile miktarı, iştirak nafaka miktarı ile maddî tazminat talebinin reddi ile manevî tazminat miktarı yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Davacı-davalı kadın vekili ziynet ve maddî tazminata ilişkin verilen tefrik kararı yönünden de temyize başvurmuştur. 6100 sayılı Kanun'un 168 nci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesinin tefrik kararları hakkında temyiz yoluna ancak hükümle birlikte gidilebileceği düzenlenmiş olup; yine gönderme kararlarıda 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesi uyarınca kesin nitelikte olup bu kararlara karşı da temyiz yoluna başvurulamaz. Bu itibarla, davacı-davalı kadın vekilinin ziynet ve maddî tazminata ilişkin talebi yönünden verilen tefrik kararına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, ilk evliliğinden olan çocuğunu görmesine izin vermediğini, kayın validesi ve eşi tarafından psikolojik şiddete maruz kaldığını, sürekli hizmetçi gibi kullandıklarını, hakaret ettiklerini, ters ilişkiye zorladığını, hamile olan eşini darp ettiğini, tehditl ettiğini, çocuğu aldırmak için de eşini tehdit ettiğini iddia ederek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili 22.04.2021 tarihli dilekçesi ile 05.04.2021 tarihinde doğan ortak çocuk Aybüke yararına aylık 1.000.00.TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli yalan söylediğini, kendisine olan güveninin sarsıldığını, sürekli kendisini aşağıladığını, hakaret ettiğini, erkeklik onurunu ayaklar altına aldığını, güler yüz göstermediğini, ailesi diye başka tanımadığı kişilerle tanıştırdığını, bir çay istese getirmediğini, kafasına göre bir yerlere gittiğini, kendisine sürekli beddua ettiğini, annesine kötü muameleler yaptığını, kredi kartını alıp abartılı harcamalar yaptığını, kartta para bitince de karta para yükle diyerek kendisine ekonomik şiddet uyguladığını, bir şey söylediğinde de almasaydın oğlum beni, ben zaten seninle evlenmek istemedim, annem zorla evlendirdi dediğini, aynı odada ayrı yattıklarını, evin, yemek temizlik bulaşık gibi işlerini yapmadığını, gününün büyük bölümünü sosyal medyada geçirdiğini, gece geç saatlere kadar buralarda vakit geçirdiğini, birileriyle gizli gizli yazıştığını, gündüzleri de çok geç saatlere kadar uyuduğunu, gizli gizli cebinden para aldığını, ortak konutu terk ederken bu parayı da yanında götürdüğünü ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kadının davasının reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına aylık 1.000,00 TL nafaka ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının ve 38.500.00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının hakaret ettiği, birlikte yaşayacaklarını bildiği halde ayrı eve çıkmak için erkeğe baskı yaptığı, yükümlülüklerini yerine getirmediği, erkeğinde tehdit ettiği, başkaları ile görüştüğüne dair ithamda bulunduğu, karşılıklı olarak birbirlerine karşı hakaret ettikleri, tehdit ettikleri, ailelerine saygılı davranmadıkları, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel

ilişki kurulmasına, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına, tarafların tazminat ve ziynet alacağı talepleri ile erkeğin nafaka ve para alacağı talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat şartlarının oluştuğunu, nafaka miktarlarının az olduğunu, kişisel ilişki süresinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, nafakaların miktarı, kişisel ilişki, ziynet alacağı yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ile kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile para ve ziynet alacağı yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının maddî tazminat talebi ile erkeğin 38.500.00.TL para alacağı ile ziynet alacağına yönelik davasının bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine ve istinaf itirazlarının tefrik edilen dosya üzerinden yapılmasına karar verilmesinin gerektiği; Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kadının hakaret ettiği, birlikte yaşayacaklarını bildiği halde ayrı eve çıkmak için erkeğe baskı yaptığı, yükümlülüklerini yerine getirmediği, erkeğinde tehdit ettiği, başkaları ile görüştüğüne dair ithamda bulunduğu vakıalarının yanında erkeğin kadına şiddet uyguladığının sabit olduğu, kadının ise çok kısa süren evlilikte sık sık annesinin evine gittiği, en sonunda da evi terk ettiği, belirlenen ve gerçekleşen kusurla göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu; kadının, 2023/4. ayında işten ayrıldığı, ayrılmadan önce bu işten elde ettiği gelirin aylık 1.668.00 TL olduğu, davalı-davacı erkeğin ise UYAP’ta yapılan incelemede Merkez Bankasında memur olarak çalıştığı, sürekli gelirinin bulunduğu, beş adet hisseli bağ, tarla niteliğinde taşınmazının bulunduğu ayrıca yoksulluk nafakasının irat biçiminde ya da toplu ödenmesi hususunda tarafların tercihinin aranmasının gerekmediği, evlilikte geçen süre, kadının yaşı, yeniden evlenme ihtimalinin bulunması nazara alındığında toplu nafaka tercihi hakkaniyete uygun olacağı; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, günün ekonomik şartlarına, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesi gereğince kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerektiği; çocuğun henüz 2 yaşında olduğu gözetilmeksizin anneninde velâyet görevini yerine getirmesini engelleyecek şekilde her hafta sonu kişisel ilişki kurulması, yine değişen yaş ve zamana göre infazda tereddüt oluşturacak şekilde kademeli kişisel ilişki düzenlenmesi, değişen koşullar önceden öngürülemeyeceği, ileride değişen koşullara göre kişisel ilişkinin değiştirilmesi dava konusu yapılabileceği dikkate alındığında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin gerektiği; boşanmaya sebep olan olaylarda erkek ağır kusurlu olduğu, bu kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, manevî tazminata dair koşulların kadın yararına oluştuğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına toptan 30.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 17.500,00 TL manevî tazminata, çocuk ile baba arasında her ayın 1 ve 3. pazar günü saat 13.00'dan saat 16.00'a, dini bayramların ikinci günü saat 13.00'dan saat 16.00' a, babalar gününde saat 13.00'dan saat 16.00' a kadar kişisel ilişki kurulmasına; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine; 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a ) bendi uyarınca kadının ziynet alacağı yönünden kesin olarak karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesi, kadın yararına meddi tazminat ile ziynet alacağının reddi, manevî tazminat miktarı, yoksulluk nafakasının ödenme şekli ile miktarı, iştirak nafaka miktarının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, manevî tazminat ile iştirak nafaka miktarının düşük olup olmadığı, yoksulluk nafakasının ödenme şekli ile miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 330 uncu maddesi ile 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki (2) numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili dördüncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı-davalı kadın vekilinin ziynet ve maddî tazminat talebinin tefrikine yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafaka miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.