"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3146 E., 2022/3316 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/296 E., 2022/571 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve gerekçede belirtilen şekilde inceleme yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili 08.07.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların anlaştıklarını beyan ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun (4721 sayılı kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
2. Davacı-karşı davalı erkek vekili davanın anlaşmalı boşanmadan çekişmeli boşanmaya dönüşmesi sebebi ile sunduğu 03.11.2020 tarihli dilekçesinde; müvekkiline, tarafların ortak tanıdıkları Dilek'in eşinin müvekkilini aldattığı yönünde mesajlaşma ekran görüntülerini, ses kayıtları göstererek ve dinleterek kadının müvekkilini birden fazla kez aldattığını söylediğini, müvekkilinin, derhal boşanma kararı aldığını, çocukların boşanma sebebinden haberdar olmamaları için anlaşmalı boşanma davası açtığını, kadının duruşmaya katılmaması nedeniyle davanın çekişmeli boşanma davasına dönüştüğünü, bahsi geçen aldatma eylemlerini gerçekleştiren kadının kusurlu olduğunu iddia ederek evlilik birlikteliğinin kadının sadakatsizliği nedeni ile çekilmez hale geldiğinden boşanmalarına karar verilmesinie ortak çocuk ...'ın velâyetinin müvekkiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların evlendikten sonra davacı- karşı davalı erkeğin ailesiyle yaşamaya başladıklarını, bir seneden fazla erkeğin ailesi ile birlikte devam eden ortak yaşam içinde müvekkilinin erkeğin annesi tarafından kötü muamelelere maruz kaldığını, davacı- karşı davalı erkeğin evlilik birliği boyunca aralıksız olarak müvekkiline fiziksel ve duygusal şiddet uyguladığını, ağır hakaretler ve küfürlü ifadeler kullandığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini ortak konutun, giderleri konusunda ilgisiz davrandığını, defalarca müvekkilini aldattığını, müvekkilinin cinsel birliktelik taleplerini cevapsız bıraktığını, birlikte sosyalleşme taleplerine karşı hakaretlerle olumsuz karşılık verdiğini, evliliklerinin henüz ikinci yılında müvekkilden habersiz bir şekilde davacı- karşı davalı erkeğin kız kardeşinin kalıcı olarak ortak konuta yerleştiğini, bu konu hakkında müvekkilinin fikri dahi sorulmadığını, davacı- karşı davalı erkeğin müvekkili ve kendilerine ait olan yatak odasını kız kardeşine verdiğini, müvekkilinin dört yıl boyunca oturma odasında uyumak zorunda kaldığını, müvekkilinin, düğünde takılan takıların ve davacı- karşı davalı erkeğin aylık maaşının nereye gittiği veya nasıl harcandığı konusunda bilgilendirilmediğini, sorduğunda sürekli kaçamak tavırlarının bulunduğunu, kumar alışkanlığının (Iddia adı verilen bahis oyunları) olduğunu ve ortak konutun ihtiyaçlarını gidermediğini, davacı-karşı davalı erkeğin müvekkiline "kelaynak" şeklinde hitap ettiğini, davacı-karşı davalı erkeğin tehdit ve baskı altında anlaşmalı boşanma protokolü imzalattığını, müvekkilinin içeriğini asla kabul etmeyeceği bir anlaşmalı boşanmaya yanaşmak istemediğini beyan ederek müvekkili yararına 50.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte karar verilmesini, ortak çocukların velayetinin müvekkiline verilmesini, müvekkil yararına 1000,00 TL yoksulluk nafakası, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1000,00 TL iştirak nafakasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 20.10.2021 tarih ve 2020/339 Esas, 2021/698 Karar sayılı kararı ile, davacı- karşı davalı erkeğin kadına hakaret ettiği, davalı-karşı davacı kadının ise sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı- karşı davalı erkeğin az, davalı-karşı davacı kadının ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile , asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci, karşı davanın ise aynı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına 400,00 TL tedbir 600,00 TL iştirak nafakasına , kadın yararına hükmedilen 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olması nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Mahkemece davacı kocanın davasının zina nedeni ile kabulüne karar verilmiş ise de 4721 sayılı kanunun 166 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına dayalı olarak açılan davada anlaşmalı boşanma şartlarının oluşmaması durumunda davaya 4721 sayılı kanunun 166 ıncı maddesinin birinci, ikinci fıkrası ve son maddesine göre evlilik birliğinin sarsılması gerekçesiyle devam edilebileceğini, çekişmeli hale dönen dava, ''evlilik birliğinin sarsılması'' nedenine dayalı boşanma davası olup, ıslah olmadıkça, özel boşanma nedenlerine dayalı olarak sürdürülemeyeceğini, ... kocanın, çekişmeli hale dönen davasını ıslahla zina hukuki sebebine dayandırmadığından bahisle, ''çekişmeli boşanma'' olarak görülmesi gerektiği, mahkemece bu kapsamda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olduğu gerekçesiyle delillerin açıklamalar doğrultusunda değerlendirilerek gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi için kararın kaldırılmasına ve yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça her ne kadar zina nedenine dayalı dava açıldığı belirtilmiş ise de istinaf bozma ilamı dikkate alınarak yargılamaya 4721 sayılı kanunun 166 ncı maddesi uyarınca devam edildiğini, davalı-davacı kadının evlilik birliği devam ederken bir başka erkekle cinsel birliktelik yaşadığı görgüye dayalı tanık anlatımı ile sabit olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin ise kadına hakaret ettiği, gerçekleşen ve kabul edilen iddialar doğrultusunda evlilik birliği temelinden sarsılmasında, boşanmaya neden olan olaylarda davacı- davalı erkeğin az davalı-karşı davacı kadının ise ağır kusurlu olduğu, ortak çocuğun üstün yararı gereğince velâyetinin annesine verilmesi gerektiği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı- davacı kadının ağır kusurlu olması nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu, kadının davasının ve ferilerinin kabulünün usul ve kanuna aykırı olduğunu, ortak çocuğun üstün yararı gereği velayetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının bozulması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... erkeğin davasının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerini gerektiği reddedilmesinin hatalı olduğunu, nafakaların miktarı ve ... olan çocuk için nafakaya karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, dava tarihi itibariyle ... olan ortak çocuk Doğukan yönünden velâyet ve nafaka hususunda hüküm kurulmamasında herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı, tarafların ortak çocuğu Birkan Galip yararına hükmedilen nafaka ve velâyet kararının ortak çocuğun 18 yaşını ikmal edeceği tarihe kadar geçerli olacağı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; duyuma dayalı tanık beyanları hükme esas alınarak karşı davanın kabulüne karar verildiğini, kadının davasını ispat edemediğini, ortak çocuğun velâyetinin, davalı-karşı davacı kadının davranışları da gözönünde bulundurularak müvekkiline verilmesi gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; çelişkili tanık beyanlarına itibar edilerek erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, asli kusurlu olan tarafın davacı-karşı davalı erkek olduğunu, tazminat ve yoksulluk nafakası kabulü gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki tarafın boşanma davalarının kabulü ve kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı, temyiz incelemesi sırasında ... olan ortak çocuk hakkında verilen velâyet kararının temyizen incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, 02.11.2004 doğumlu ortak çocuk Doğukan’ın temyiz incelemesi sırasında ... olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.