Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7648 E. 2024/5518 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirlemesi, velayet, kişisel ilişki düzeni ve nafaka miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/739 E., 2023/825 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malkara 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2018/166 E., 2021/52 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurularının kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; erkeğin kadın ve ailesi tarafından ölümle tehdit edildiğini, hakaretlere maruz kaldığını, kadının evlilik süresince maddiyata önem verdiğini ve bu konuda huzursuzluk çıkardığını, erkeğin kadına bir ev almasını eğer alamayacaksa evi terk etmesini istediğini, kadının erkeği evden uzaklaştırmak amacıyla 26.03.2018 tarihinde şikayetçi olduğunu, bunun yanında kadının erkeğe ve çocuğa karşı görevlerini yerine getirmediğini, maddi ve manevi destek olmadığını, kazandığı parayı erkekten kaçırdığını, evin tüm yükünü erkeğe yüklediğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin kadın ve ailesi hakkında hakaretlerde bulunduğunu, evlilik öncesinde maddî durumunun iyi olduğu yönünde yalan söylediğini, evlilik sırasında gelirinin düşük olduğunu, bu geliri de düşüncesizce kullandığını, sorumluluk almadığını, faturaları ödemediği halde ödediğini söylediğini, eve ihtarnamelerin geldiğini, evlilik süresince kadına hakaretler edip birden çok kez şiddet uyguladığını, kadının ailesini düşman olarak gördüğünü, evlilik süresince ortak çocuğa ilgisiz davrandığını, kararlarını babasına danıştığını, kadının fikirlerini önemsemediğini, anlayışsız ve memnuniyetsiz davrandığını, öz bakımına dikkat etmediğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına,ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına,75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının kusurunun ispatlanamadığı, erkeğin ise kadına çeşitli zamanlarda hakaret ve şiddet uyguladığı, ortak konutun maddî ihtiyaçlarını karşılamadığı, ortak giderlere katılmadığı, kusurlu ve ihmali davranışlarıyla aile ekonomisini zor durumda bıraktığı, eş ve çocuğa karşı manevî ilgiyi göstermediği, evlilik birliğinin eşlere yüklemiş olduğu yükümlülükleri ihlal ettiği, böylelikle tarafların boşanmalarına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, alınan uzman raporu ve ortak çocuğun beyanı dikkate alındığında velâyetin anneye verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 3.000,00 TL maddî ve 2.000,00 TL manevî tazminata, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında 15 günde bir hafta sonu cumartesi günü sabah saat 10.00'dan pazar günü akşamı saat 19.00 kadar, dini bayramların birinci günü saat 10.00 dan ikinci günü saat 19.00'a kadar, her sene birinci ara tatilinin ilk cumartesi günü saat 09.00'dan çarşamba günü saat 18.00'e kadar, sömestır tatilinin ilk cumartesi günü saat 09.00 dan bir sonraki pazar günü saat 18.00'a kadar, ikinci ara tatilinin ilk cumartesi günü saat 09.00'dan çarşamba günü saat 18.00'e kadar, her yıl yaz tatillerinde Temmuz ayının birinci günü saat 10.00'dan otuzuncu günü saat 19.00'e kadar, babalar gününde saat 09.00'dan 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının kusurlu olduğunu, kadının tanıklarının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki sürelerinin az olduğunu, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaya itiraz ettiklerini, karşı davanın reddine ve asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın reddi gerektiğini, hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarının az olduğunu, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin 15 günde bir olarak düzenlenmesinin infazda sorun yaratacağını, bu nedenle kişisel ilişkinin tarih, hafta ve gün belirtilerek yeniden düzenlenmesi gerektiğini, kadının kusurunun bulunmadığını, Mahkemece de erkeğin tam kusurlu kabul edildiğini ancak buna rağmen erkeğin davasının kabulü ile aleyhe vekâlet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı, kusur belirlemesi, vekâlet ücreti, kişisel ilişki süreleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tam kusurlu olmasına rağmen asıl davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, asıl davanın reddi gerektiği, maddî hata sonucu boşanma hükmünde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası yerine üçüncü fıkrasının yazıldığı, ortak çocuk ile baba arasında "15 günde bir hafta sonu.." şeklinde infazda tereddüt yaratacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının doğru görülmediği, kadının kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin kabulü ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerektiği, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarının az olduğu, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının az olduğu, erkeğin nafaka ve tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle erkeğin nafaka ve tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadının asıl davanın kabulü, kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakası ile tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, boşanma hükmünün 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası olacak şekilde düzeltilmesine, erkeğin nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, erkeğin asıl davasının reddine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 18.00'e kadar, Ramazan ve Kurban Bayramlarının ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 18.00'e kadar, her yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen okul birinci ara tatilinin ilk cumartesi günü saat 10.00'dan çarşamba günü saat 18.00'e kadar, ikinci ara tatilin çarşamba günü saat 10.00'dan pazar günü saat: 18.00'e kadar, yarıyıl tatilinin başladığı hafta pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden pazar günü saat 18.00'e kadar, her yıl 1 Ağustos günü saat 10.00'dan 30 Ağustos günü saat 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun bulunmadığını, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, hükmedilen nafakanın erkeği maddî açıdan zorladığını, yeniden düzenlenen kişisel ilişki sürelerinin önceki düzenlemeye göre az olduğunu, kişisel ilişki süresinin yeniden düzenlenmesi ile azaltılmasının haksız olduğunu, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, kişisel ilişki süreleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki süreleri, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.