Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7657 E. 2024/1916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İsviçre'de alınmış bir boşanma kararının Türkiye'de tanınıp tenfiz edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkeme kararının usulüne uygun tebliğ edildiği, davalının savunma hakkının ihlal edilmediği, yabancı mahkeme ilamında Türk kamu düzenine aykırılık bulunmadığı ve tanıma-tenfiz şartlarının gerçekleştiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1163 E., 2023/1246 K.

DAVA TARİHİ : 01.11.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/513 E., 2021/659 K.

Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı müvekkil ile davalının 16.08.1999 tarihinde evlendiklerini, davacı müvekkil ile davalının Basel-Landschaft West İlçe Hukuk Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli kararıyla boşandıklarını, Basel-Landschaft ilçe mahkemesi tarafından verilen kararın 19.04.2018 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen mahkememe kararına apostil şerhinin de eklendiğini, söz konusu yabancı mahkeme kararı yeminli tercüme vasıtasıyla tercüme ettirildiğini, davalı ve davalının mahkeme kararında yazıldığı üzere boşanmanın sonuçları üzerinde Basel-Landschaft West ilçe mahkemesi tarafından verilen ilamda yazılı olan boşanmanın sonuçları hakkında anlaşma kabul edilmiş olup söz konusu ilamda tarafların boşanmalarına, ortak çocukların Fatma Zehra Sarı, Eslem Meliha Sarı ve Hümeyra Hafsa Sarı'nın velâyetinin davacı müvekkile verilmiş olduğunu, belirtilen nafaka miktarının davacının gelirinden bağımsız ve enflasyona göre ayarlanacağı hüküm altına alındığını, boşanmanın diğer sonuçları hakkında karar verildiği ve kararın 19.04.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı müvekkil tarafından Basel-Landschaft ilçe mahkemesi tarafından verilen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen boşanma kararının Türkiye Cumhuriyeti makamlarınca da geçerli kılınması için tanınmasını ve tenfiz edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacının 1999 yılında evlendiklerini, daha sonra birlikte 2007 yılında İsviçre'ye taşındıklarını, 2011 yılında müvekkilin süreli oturma izninin İsviçre makamlarınca iptal edilmesi üzerine müvekkilin Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını, davacı eşinin İsviçre'ye gelme imkanının olmadığını gözeterek salt İsviçre de yaşamaya devam edebilmek amacıyla, yuvasının bozulmasını asla önemsemediğini, bu hevesle müvekkilin gıyabında düzmece bir anlaşmalı boşanma belgesi oluşturmak suretiyle güya bir anlaşma varmış gibi anlaşmalı boşanma davası açtığını, İsviçre de geçici oturma izni iptal edilen bu nedenle de Türkiye'ye kesin dönüş yapan ve sonraki vize talepleri de kabul edilmeyen müvekkilin ülkeye giriş imkanının bulunmadığı göz önünde bulundurulmak suretiyle davacı tarafından kötü niyetle bu durum istismar edilmiş ve İsviçre Mahkemesince de müvekkilin kendini ifade etme dava hakkında duruşmada bir görüş beyan etme hakkından mahrum kalmış olduğu dikkate alınmaksızın gıyabında tarafların boşanmasına karar verildiğini, davanın her aşamasının müvekkilin gıyabında yürütüldüğünü, müvekkil yargılama süreci dışında kaldığını, müvekkil gıyabında yürütülen dava da, dava dosyasına erişme imkanından yoksun bırakıldığını, müvekkilin kendisine tebliğ edilen davaya karşı savunmasını kısıtlı imkanlar ile yapmaya çalışsa da kendisi tarafından asla imzalanmadığı halde anlaşmalı boşanmaya dayanak teşkil eden sahte bir belge düzenlenerek bu belgenin mahkemeye sunulmuş olduğunu ve bu sahte belge göz önünde bulundurularak bir karar verilmiş olduğunu, ancak anılan mahkeme kararının tebliği üzerine öğrendiğini, orta da anlaşmalı bir boşanma mal paylaşımı olmadığını, çocukları velâyeti ve geçici tedbir konusunda da varılmış olan bir anlaşma da mutabakat da olmadığını, kararın gerekçesi taraflarına tebliğ edilmemiş olduğundan eşlerin her ikisi de Türk olduğu halde boşanma davasında ortak hukukları olan Türk Medeni Kanunu'nun hükümlerinin uygulanmamış olunduğunu hususun resen tarafınızca kamu düzeni gereği incelenip araştırılarak karar verileceğine olan inançlarının tam olduğunu, diğer taraftan anlaşmalı boşanmada, evlilik birliğinin sona erdiği konusunda bir kanaat oluşması bakımından eşlerin duruşmada dinlenmesi gerekli olduğu halde bu konudaki usul hukuku yargılamada ihlal edildiğini, müvekkilin oturma izninin iptalinden ve vize alma zorluğu nedeniyle İsviçre'ye gelme imkanından yoksun olması dikkate alınmaksızın salt davacının beyanlarına itibar edilerek müvekkilin kendi durumunu ifade etme ve izah etme konu hakkında savunma yapabilme ve gerçeğe aykırı sahte belgeler konusunda açıklama yapma imkanından yoksun bırakılarak savunma hakkı dolayısıyla silahların eşitliği ilkesinin ihlal adil yargılama ilkesine aykırı bir karar verildiği, müvekkilin savunma hakkının ihlal edilmesi suretiyle verilmiş olan hukuka aykırı Türk Medeni Usul Hukuku kuralları uyarınca hukuken muteber kabul edilmeye imkan bulunmaması karşısında kamu düzeni gereği anılan kararın tanınmasına ve tenfizine karar verilmesine imkan ve ihtimal bulunmadığını, kamu düzenine aykırılık nedeniyle de maddî hukuk bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 120 17 595 III nolu dosya, 21.03.2018 tarihli kararı ile boşanmalarına karar verildiği, davacının dilekçesine yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilamın kesinleştiğini gösteren ve yabancı ülke makamlarınca usulen onanmış yazıyla birlikte onanmış tercümesini eklediği, anılan kararın 19.04.2018 tarihinde kesinleştiği, yabancı mahkeme ilamında Türk kamu düzenine açıkça aykırı bir yönün bulunmadığı, yabancı mahkemedeki davanın davalısına savunma hakkının tanındığı, gerekli tebligatların tarafına yapıldığı, savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülerek yabancı mahkeme önünde istinaf yahut temyiz yoluna da başvurulmadığı, tanınma ve tenfiz koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle söz konusu yabancı mahkeme kararının boşanma, velâyet ve nafakaya dair hükmün Türkiye'de tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 2011 yılında müvekkilinin süreli oturma izninin İsviçre makamlarınca iptal edilmesi üzerine müvekkilinin Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını, müvekkilinin vize taleplerinin de kabul edilmediğini, davacının bunu fırsat bilerek müvekkili aleyhine İsviçre'de boşanma davası açtığını, boşanma davasında müvekkiline kendisini ifade etme hakkı tanınmadan gıyabında karar verildiğini, mahkemece verilen tanıma ve tenfiz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından sunulmuş gerekçeli karar bulunmadığını, davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, her iki tarafta Türk vatandaşı olmasına rağmen, Türk Hukuku uygulanması gerekirken, İsviçre Hukukunun uygulandığını, müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, müvekkilinin kendi imkanları ile gönderdiği cevap dilekçesinin mahkemeye ulaşmadığının anlaşıldığını, İsviçre Mahkemesince müvekkilinin davaya cevap vermediği, bu suretle ileri sürülen iddiaları kabul ettiği değerlendirilerek karar verildiğini, Türk hukukuna göre müvekkilinin cevap vermediğinin düşünülmesi durumunda davacının iddialarını inkar etmiş sayılması gerektiğini, müvekkilinin daha sonra yaşadığı sağlık problemleri nedeniyle sürecin tamamen dışında kaldığını, müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekili tarafından yabancı mahkeme ilamının ülke makamlarınca usulen onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile kesinleşme şerhinin sunulduğu, her ne kadar davalı vekili, davacı tarafça gerekçeli kararının sunulmadığını beyan etmiş ise de, yabancı mahkeme ilamı tercümesinden, gerekçeli kararının, kısa kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde talep edilmesi gerektiği, talep edilmediği takdirde hukuki yollardan vazgeçilmiş sayılacağının belirtildiği, taraflarca gerekçeli kararın Mahkemeden talep edilmediği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, Basel-Landschaft West Sivil Bölge Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli 120 17 595 III sayılı kararıyla tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocuklarının velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı babanın çocuklar reşit oluncaya kadar aylık ve peşin her çocuk için 200 İsviçre Frangı nafaka ödemesine, nafakanın davalının gelirinden bağımsız, fiyat artışına göre ayarlanmasına karar verildiği ve kararın 19.04.2018 tarihinde kesinleştiği, yabancı mahkemece dava dilekçesi ve mahkeme kararının davalıya tebliğ edildiği, davalının savunma hakkının ihlal edilmediği, Yabancı mahkeme ilamında Türk kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı, tanıma ve tenfiz şartlarının gerçekleştiği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun 50 ilâ 57 nci maddeleri, 58 ile 59 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.