"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/501 E., 2023/941 K.
DAVA TARİHİ : 15.02.2021
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 20. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/36 E., 2023/103 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında evliliğin ilk yıllarından itibaren fikir ayrılıkları, tartışmalar olduğunu, erkeğin her zaman kendisini haklı gören, kibirli, aşırı kontrolcü bir kişiliğe sahip olduğunu, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, ortak çocuğun günlük ihtiyaçlarına dahi müdahale ettiğini, sürekli baskı oluşturduğunu,kadının aldığı maaşları erkeğe verdiğini, davacının ücretsiz izine ayrılacağı zaman maaşı veremeyeceğini söyleyince "kredi kartı borcu ödenecek, bunu şimdi mi söylüyorsun, eşşek gibi ödeyeceksin" dediğini beyan ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, ortak çocuk yararına aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, davacı lehine 100.000,00 TL manevî ve 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;kadının psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını,eşine psikiyatra gitmesini dayattığını, hakaret ettiğini, hor gördüğünü, eşini hiçbir şekilde memnun edemediğini beyan ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, lehine 100.000,00 TL maddî , 100.000,00 TLmanevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin15.09.2022 tarihli 2021/191 Esas, 2022/615 Karar sayılı ilk kararında tarafların birbirlerine psikolojik şiddet uyguladığı, davalı erkeğin davacı kadına aşırı tepkiler verdiği, aşırı kontrolcü davrandığı, davacı kadının ekonomik baskı hissetmesine sebep olduğu, davacı-karşı davalı kadının az kusurlu, davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk Nisa'nın velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, 35.000,00 TL maddî 30.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, ortak çocuk Nisa için mahkemece takdir edilen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 2.500,00 TL'ye çıkartılmasına, bu miktar nafakanın erkekten alınarak kadına verilmesine, karar kesinleşinceye kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, şartları oluşmadığından davalı-karşı davacı erkek vekilinin iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı-karşı davalı kadın vekili kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, nafaka ve tazminat miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, müvekkilinin tazminat taleplerinin reddi ve nafaka miktarı yönünden, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/1593 Esas, 2022/2004 Karar sayılı kararıyla davalı-karşı davacı erkek tarafından karşı boşanma davası açıldığı, dava açılırken karşılık dava harcı adı altında peşin harç ve başvuru harcının hiç yatırılmadığı, karşı davadaki harca ilişkin usulü işlemlerin tamamlanması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların birbirlerine psikolojik şiddet uyguladığı, davalı erkeğin davacı kadına aşırı tepkiler verdiği, aşırı kontrolcü davrandığı, davacı kadının ekonomik baskı hissetmesine sebep olduğu, davacı-karşı davalı kadının az kusurlu, davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğuna gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, ortak çocuk Nisa'nın velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti kendisine verilmeyen davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, 60.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, ortak çocuk Nisa için mahkemece takdir edilen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 3.000,00 TL'ye çıkartılmasına, bu miktar nafakanın erkekten alınarak kadına verilmesine, karar kesinleşinceye kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, şartları oluşmadığından davalı-karşı davacı erkek vekilinin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, ÜFE talebi konusunda karar verilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, çocuk lehine takdir edilen nafaka miktarı, kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği ancak kadına yüklenen "psikolojik şiddet" vakıasının ispatlanamadığı, kadının ispatlanmış başkaca bir kusurlu davranışının da bulunmadığı bu halde boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu bu durumda açıklanan nedenle davalı-karşı davacının boşanma davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesinin 15.09.2022 tarihli ilk kararında kadın lehine 35.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminat takdir edildiği, 02.02.2023 tarihli kararda ise 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminat takdir edildiği her ne kadar tazminat miktarları yönünden erkek lehine usulü kazanılmış hak oluşmamış ise de; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat fazla olduğu, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı çok olduğu, nafakanın gelecek yıllarda artırım talebi hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu, nafakanın gelecek yıllarda her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini istemiş ise de; nafaka yükümlüsünün memur olduğu, gelirinde ÜFE değil TÜFE oranları esas alınarak artırım yapıldığı, ÜFE ile TÜFE arasındaki oransal farklılık 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında taraflanın ekonomik ve sosyal durumuna göre artırım oranı konusunda hakime takdir hakkı verildiği gözetildiğinde, nafakanın gelecek yıllarda TÜFE oranında artırılmasının hakkaniyete uygun olacağı gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadının kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, iştirak nafakasının gelecek yıllarda artırımı talebi hakkında karar verilmemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne, diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise esastan reddine, davalı-karşı davacı erkeğin çocuk lehine hükmedilen aylık 3.000,00 TL olarak hükmedilen nafaka miktarı ile kadın lehine hükmedilen tazminat miktarına ilişkin istinaf isteminin kabulüne, sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise esastan reddine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddine, davalı-karşı davacı erkeğin koşulları oluşmayan maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, ortak çocuk 2018 doğumlu Nisa lehine İlk Derece Mahkemesince takdir edilen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibari ile (02.02.2023) aylık 2.500,00 TL'e çıkartılmasına, boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar devamına, boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren ise aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak, ortak çocuğa velâyeten davacı-karşı davalı anneye verilmesine, takdir edilen nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranında artırılmasına, 50.000,00 TL maddî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıyaverilmesine, 40.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; maddî ve maddî tazminat miktarı, iştirak nafakası miktarı ve ÜFE yerine karar verilen TÜFE artırım oranının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; bu yönlerden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, maddî manevî tazminat,iştirak nafakasının miktarı usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; bu yönlerden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü, erkeğin boşanma davasının reddi kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı,iştirak nafakası miktarı ile TÜFE artırımının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı, 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ıncı maddeleri, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince nafakalara ilişkin hükmündeki "ortak çocuk 2018 doğumlu Nisa lehine ilk derece mahkemesince takdir edilen aylık 1.500 TL tedbir nafakasının ilk derece mahkemesi karar tarihi itibari ile (02.02.2023) aylık 2500 TL'e çıkartılmasına, boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar devamına, boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren ise aylık 2.500 TL iştirak nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak, ortak çocuğa velâyeten davacı-karşı davalı anneye verilmesine, takdir edilen nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, tedbir nafakasının ilk derece mankemesince takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde tahsiline," ifadesi talebe uygun olmadığından hükmün bozulmasını gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakasına uygulanan artış oranı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı-karşı davalı kadın vekilinin iştirak nafakasına uygulanan artış oranına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B-3) numaralı bendindeki "her yıl TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranında artırılmasına" ifadesinin çıkarılarak yerine " "her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına" ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek halinde temyiz giderinin yatıran Arzu'ya geri verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Hakan'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,