"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/870 E., 2023/1052 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nallıhan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/957 E., 2021/300 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının her fırsatta tartışma çıkartarak hakaret edip erkeği evden kovduğunu, erkeğin kişisel giyim eşyalarını dışarıya ya da kömürlüğe koyduğunu, sevmediğini, nefret ettiğini ve boşanmak istediğini her fırsatta tekrarladığını, 08.05.2017 tarihinde erkeğin kadına bıçak çektiğini iddia ederek erkek aleyhine şikayette bulunduğunu, takipsizlik kararı verildiğini, tarafların bunun sonunda barışıp tekrar bir arada yaşadığını ancak benzer olaylar nedeniyle kadının tekrar erkeği evden kovduğunu ve eşyalarını attığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin başka bir kadın veya kadınlarla gönül ilişkisinin bulunduğunu, erkeğin eşyalarında kadın parfümü, ruj lekesi ve hatta sperm izi görmesi nedeniyle tepki olarak pantolon ve gömleğini poşet içerisinde dışarıya veya kömürlüğe koyduğunu, erkeğin evi ve çocukları ile maddi olarak ilgilenmediğini, 08.05.2017 tarihinden önce bir hafta erkeğin eve gelmediğini, kadının ve çocukların telefonunu engellediğinden erkeğe ulaşamadıklarını, belirtilen tarihte de tarafların tartışması sonucu kadına bıçak çektiğini, 30 gün uzaklaştırma kararı verildiğini, uzaklaştırma kararı kalkmasına rağmen eve 10.09.2017 tarihinde döndüğünü, 01.11.2017 tarihinde ise herhangi bir sebep olmadan erkeğin evi terk ettiğini, kendisine ayrı bir ev açtığını, evlilik süresince evine ve eşine bağlı olmadığını, çocukları ile maddi ve manevi ilgilenmediğini, aşırı alkol kullandığını, alkollü olarak eve geldiğini, kadına hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, evin ihtiyaçları ile maddi olarak ilgilenmediğini, kadına harçlık bırakmadığını, evi terk ettikten sonra da evin faturalarını ve kirasını ödemediğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelinin erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğe hakaret ettiği, tartıştıktan sonra evden kovduğu ve eşyalarını bazen kömürlüğe bıraktığı; erkeğin ise evin ve ortak çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, bu sebeple kadının tanıklardan maddi yardım aldığı, ayrıca telefon görüşme kayıtları dikkate alındığında erkeğin başka bir kadınla çok sayıda ve gece vakti telefon ile görüşerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu; mevcut kusur durumuna göre erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, kadının çalışıyor olması nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, anne ile aralarında şah ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yönünden iştirak nafakası talebinin reddine, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, 8.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata, yoksulluk nafakası talebinin reddine, ziynet eşyası alacağı davasının tefrikine karar verilmiş olup hükmün tamamlanması yolu ile de tazminatlara yasal faiz uygulanmıştır.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kanıtlanmış bir kusurunun bulunmadığını, karşı davanın reddi gerektiğini, tazminatların haksız olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin davasının reddi gerektiğini, erkeğin tam kusurlu olduğunu, asıl davanın kabulü ile aleyhe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin haksız olduğunu, kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin kusurlu davranışlarına tepki olarak yapılan davranışların kusur kabul edilmemesi gerektiğini, hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu, tazminatlara yasal faiz uygulanmadığını, hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğunu ve yoksulluk nafakasının kabulü gerektiğini, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, velâyet, vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik kararın yerinde olduğu, ortak çocuk Ahmet'in ergin olması nedeniyle velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu, kadının sürekli ve düzenli bir çalışmasının ve gelirinin olmadığı, üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığının da bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğu, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu, kadının istinaf talebinde tazminatlara faiz hükmedilmediği belirtilmiş ise de hükmün tamamlanması suretiyle tazminatlara faize hükmedildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle kadının ortak çocuk Ahmet'in velâyeti, velâyete bağlı kişisel ilişki, iştirak nafakası, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk Ahmet ergin olduğundan velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak kadının çalıştığını, bu nedenle yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin haksız olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.